Hakları için iş bıraktılar

Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale’de de Türk Büro-Sen ile Büro Emekçileri Sendikası`na bağlı üye memurlar bir gün iş bıraktı. Çanakkale’de iş bırakma eylemi yapan Büro Emekçileri Sendikası`na bağlı memurların buluşma noktası İskele Meydanı olurken, Türk Büro-Sen’e bağlı memurlar ise adliye önünde eylem yaptı. AKP hükümetine karşı sloganlar atan memurlar; “Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeyiz” dedi.

962
Çanakkale’de ilk olarak Adliye önünde bir araya gelen Türk Büro-Sen’e bağlı memurlar bir gün iş bırakarak hakları için haykırdı. Eylemde konuşan Türk Büro Sen Çanakkale İl Sözcüsü Recep Suluova, gerçekleştirdikleri iş bırakma eyleminin AKP hükümetine karşı bir uyarı niteliği taşıdığını söyledi. Suluova; “Siyasi irade kamu çalışanına gözlerini kapatmış kulaklarını tıkamıştır. Bize de iş bırakmaktan başka yol kalmamıştır” dedi.
 
“Haklarımız için grevdeyiz"
Çanakkale’de iş bırakma eyleminin ikinci adresi ise İskele Meydanı oldu. İskele Meydanı’nda buluşan Büro Emekçileri Sendikası üyeleri burada AKP hükümetine karşı sloganlar atarak haklarına sahip çıktı. 2002 yılından bu yana AKP’nin memurların en temel haklarını gasp ettiğini iddia eden Büro Emekçileri Sendikası Çanakkale Şubesi Başkanı Güngör Yılmaz; “AKP`nin tek başına iktidara geldiği 2002 yılından bu yana güvencelerimizi adım adım elimizden almayı hedeflemiştir. Hükümetin ‘Kaşık ile verdiklerini kepçe ile aldığı’ bir sistemde, adaletten ve eşitlikten bahsedilemez. Bu adaletsizliğe derhal son verilmesini, maaşlarımızın vergi dilimi artışlarından etkilenmeden net olarak ödenmesini istiyoruz” dedi.
 
 
 
Çanakkale’de iş bırakma eylemi yapan Büro Emekçileri Sendikası`na bağlı memurların buluşma noktası İskele Meydanı olurken, Türk Büro-Sen’e bağlı memurlar ise adliye önünde eylem yaptı. Çanakkale’de ilk olarak Adliye önünde bir araya gelen Türk Büro-Sen’e bağlı memurlar bir gün iş bırakarak hakları için haykırdı. Eylemde konuşan Türk Büro Sen Çanakkale İl Sözcüsü Recep Suluova, gerçekleştirdikleri iş bırakma eyleminin AKP hükümetine karşı bir uyarı niteliği taşıdığını söyledi. Suluova; “Bugün bu meydanda olduğu gibi, bugün ülkemizin her yerinde kamu çalışanları meydanlara indiler. Uluslararası Hukuk ve Yasalardan kaynaklanan meşru hakkımızı kullanarak bugün üretimden gelen gücümüzü kullandık ve buradayız. Bugün ülke genelinde bir günlük iş bırakma grevi gerçekleştirmektedirler. Bu gün gerçekleştirdiğimiz iş bırakma bir uyarıdır. Taleplerimiz karşılanmaması halinde bu günkü eylemin genel grevin ayak sesleri olduğunu siyasi iradeye hatırlatmak isteriz” dedi.
 
“Mücadelemiz sürecek”
Haklarını alıncaya kadar mücadelenin süreceğini ifade eden Suluova; “Türk Büro-Sen olarak bugüne kadar kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini korumak, geliştirmek, kamu çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarında iyileştirme yapılmasını sağlamak için tüm gayretimizle, samimi olarak her türlü platformda mücadelemizi sürdürdük. Toplu Sözleşme masalarında, Hakem Kurulunda sizler adına, sizlerden aldığımız güçle mücadelemizi sürdürdük. O masalarda, kamu çalışanlarının temsilcisiyim diyerek sizleri pazarlayanlar Hükümete yandaş, sözde sendikalara şahit olsak da bizler Türk Büro-Sen ve konfederasyonumuz Türkiye Kamu-Sen olarak hep direndik, direnmeye devam ettik. Sizler için direnenler bugün alanlarda, siyasi iradeye teslim olanlar ise, rahat koltuklarında oturmaya devam etmektedirler” diye konuştu.
 
 
“Kazanılmış haklarımız elimizden alınıyor”
Memurların kazanılmış haklarının AKP hükümeti tarafından gasp edildiğini ileri süren Suluova; “Son 10 yıllık AKP iktidarları dönemi ve özellikle 12 Eylül Referandumuyla başlayan süreçte, 2 Kasım 2011 TBMM kaçırırcasına bir gecede çıkartılarak uygulamaya konulan 666 sayılı KHK ile kamu çalışanları arasında kabul edilemez ücret farklılıkları oluşturdular. Bazı kazanılmış haklarımızda gasp ettiler. İş yoğunluğu ve personel eksikliği nedeniyle özellikle Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Nüfus Vatandaşlık işleri Genel Müdürlüğü personelinin fiilen fazla mesai yapmalarına rağmen 666 Sayılı KHK ile fazla mesai ücretleri gasp edilmiştir. Kamu çalışanları 01 Ocak 2013 tarihi itibariyle her ay 200 TL ile 700 TL arasında gelir kaybına uğratılmışlardır. Huzurunuzda buradan soruyoruz. Çalışanın alın terinin karşılığını vermeyenlere, gasp edenlere inancımıza göre ne denir? Biz alanların yabancısı değiliz. Gerekirse bundan sonra da genel grev için alanları doldurmaktan geri durmayacağız” şeklinde konuştu.
 
“İş bırakmaktan başka yol kalmadı”
Siyasi iradenin kamu çalışanına gözlerini kapattığını ve kulaklarını tıkadığını dile getiren Suluova şu şekilde konuştu: “Tüm bu sorunlar karşısında sorumlu sendikacılık gereği hak arayışımız hep sürdü. Bilindiği gibi iş yavaşlatma, iş bırakma eylemleri dünyada ve ülkemizde sıkça başvurulan bir yöntem değildir, Sendikamız bu kararı almadan önce hükümet yetkilileri ile gerçekleştirdiği görüşmelerde kamu çalışanlarının sorunlarına çare üretilmesini defalarca talep etmiş ve yetkilileri eylem ve söylemleriyle uyarmıştır. Ancak, siyasi irade kamu çalışanına gözlerini kapatmış kulaklarını tıkamıştır. Bize de iş bırakmaktan başka yol kalmamıştır. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor, siyasi iradenin kamu çalışanlarının bu haklı taleplerini karşılayacağını, 666 Sayılı KHK`nin yarattığı hak kayıplarını bir an önce telafi edeceği umuduyla hepinize saygılar sunuyorum.”
 
Türk Büro-Sen üyeleri yapılan açıklamanın ardından çeşitli sloganlar atarak AKP hükümetine tepki gösterdi.
 
Yılmaz; “Haklarımız için grevdeyiz”
Çanakkale’de iş bırakma eyleminin ikinci adresi ise İskele Meydanı oldu. İskele Meydanı’nda buluşan Büro Emekçileri Sendikası üyeleri burada AKP hükümetine karşı sloganlar atıp “Haklarımız, iş güvencemiz ve geleceğimiz için grevdeyiz” dediler. Eylemde konuşan Büro Emekçileri Sendikası Çanakkale Şubesi Başkanı Güngör Yılmaz, 2002 yılından bu yana AKP’nin memurların en temel haklarını gasp ettiğini söyledi. Yılmaz; “AKP`nin tek başına iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, çalışma yaşamında hayata geçirdiği bütün uygulamalar, en temel haklarımızı gasp etmeyi, güvencelerimizi adım adım elimizden almayı hedeflemiştir. Kamu emekçilerinin iş güvencelerinin tartışılmaya başlandığı, esnek çalışma, performans değerlendirme ve arya çalışma uygulamalarının dayatıldığı, rotasyon ya da sürgün tehditleriyle karşı karşıya olduğumuz bir süreçte grevimizi gerçekleştiriyoruz” dedi.
 
 
“AKP hükümeti temel ücretleri arttırmalıdır”
“Son on yıl içinde toplumun diğer kesimleri gibi kamu emekçilerinin de maaşları sürekli olarak erimiş, satın alım gücü belirgin bir şekilde azalmıştır” diyen Yılmaz; “Her yıl yüzde 2-3 gibi sefalet zamlarına mahkum edilen kamu emekçileri, açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir yaşam sürmek zorunda bırakılmıştır. 2012 yılı başından itibaren doğalgaz, elektrik ve akaryakıtın yanı sıra temel tüketim maddelerine toplamda %30`u aşan oranlarda zam yapılırken, kamu emekçilerinin maaşları yüzdelik zamlarla artırılmıştır. Hükümet "Ekonomimiz büyüyor, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduk" diyerek övünmektedir. Bu büyümeden pay isteyen kamu emekçilerine gelince "kaynak yok" yalanının arkasına sığınılması ise kabul edilemez. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermek, yalanları allayıp pullayıp gerçekmiş gibi sunmak, AKP hükümetinin en büyük "meziyeti" olarak karşımıza çıkıyor. En acımasız saldırıları bile öncesinden müjdeleyerek hayata geçiriyorlar. Bu durumun son örneğini Hükümetin olağanüstü çabalarla çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile gördük. Bu seferki "müjde"nin adı "Kamuda eşit işe eşit ücret geliyor!" yalanı oldu. 666 KHK ile yapılan düzenleme "eşit işe eşit ücret" değil sadece "yukarıdakilerin" mali haklarını eşitleyen, fazla mesai ücretleri, ikramiye gibi emekçilerin kazanılmış haklarını gasp eden bir düzenleme olmuştur. AKP hükümeti gerçek anlamıyla "eşit işe eşit ücret" getirmek istiyorsa, ek ödemeleri değil, temel ücretleri arttırmalıdır” şeklinde konuştu.
 
“Adaletsizliğe derhal son verilmesini istiyoruz”
AKP hükümetinin uyguladığı ‘Kaşık ile verdiklerini kepçe ile aldığı’ bir sistemde, adaletten ve eşitlikten bahsedilemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, bu adaletsizliğe derhal son verilmesini, maaşların vergi dilimi artışlarından etkilenmeden net olarak ödenmesini istediklerini ifade ederek; “Kamu emekçileri yılbaşında aldığı maaşı ancak 3-4 aylık sürede alabilmekte, sonraki aylarda maaşları artan vergi dilimi oranları nedeniyle belirgin bir şekilde azalmaktadır. Hükümetin "kaşık ile verdiklerini kepçe ile aldığı" bir sistemde, adaletten ve eşitlikten bahsedilemez. Bu adaletsizliğe derhal son verilmesini, maaşlarımızın vergi dilimi artışlarından etkilenmeden net olarak ödenmesini istiyoruz. İnsanca yaşam ve çalışma koşullarından giderek uzaklaştırılan, işe giriş çıkışları turnikeler ve yüz okumalarla, çalışma ortamları kameralarla denetlenerek haksız ve hukuka aykırı muamelelere maruz bırakılan büro emekçileri olarak artık yeter diyoruz! İşyerlerimizde yaşanan hak kayıplarını, istihdam belirsizliğini, gelecek kaygılarını, personel yetersizliği nedeniyle yaşanan iş yoğunluğunu birçok kez ifade etmemize rağmen hükümet tarafından sorunlarımızın çözümü için bugüne kadar tek bir adım atılmadığı için bugün grevdeyiz. AKP hükümeti döneminde kamuda sözleşmeli, taşeron v.b. farklı statülerdeki güvencesiz çalıştırma uygulamaları hızla artmıştır. Devlet eliyle esnek, güvencesiz, kurasız ve sendikasız çalıştırma özendirilmektedir. Kamuda işçi ya da kamu emekçisi ayrımı yapılmadan bütün esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmesini ve tüm emekçilerin iş güvencesine sahip olarak çalıştırılmasını istiyoruz” dedi.
 
“Siyasi iktidarı son kez uyarıyoruz”
Açıklamasında AKP hükümetine uyarıda bulunan Yılmaz şu şekilde konuştu: “İş güvencemizi asla ve asla müzakere konusu yapmayacağız! İnsanca yaşam ve grevli toplu sözleşmeli sendika talebimiz gerçekleşene kadar mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kamuda yarattığı ücret adaletsizliğine karşı gerçek anlamda "eşit işe eşit ücret" ilkesi hayata geçirilmelidir. SGK emekçilerinin ikramiyeleri, yargı emekçilerinin ulaşım ödenekleri derhal ödenmeli, bugüne kadar bir nevi iyileştirme olarak ödenen fazla mesailer maaşlarımıza eklenmelidir. Kamu emekçilerinin emekli olduklarında yüzde 60 oramnda uğradıkları gelir kaybına karşı her türlü ek ödeme emekli aylıklarına dahil edilmeli, en düşük kamu emekçisi maaşı bugün için yoksulluk sının olan 3.481 TL`ye yükseltilmelidir. Toplusözleşme ve grev hakkının önündeki fiili engeller kaldırılmalıdır. Vergide adalet için! Her yıl hesaplanan açlık sınırı rakamından vergi v.b hiçbir kesinti yapılmamalıdır. Belirlenen yoksulluk sınırı rakamı en alt vergi diliminden vergilendirilmelidir. Temel tüketim maddeleri ve hizmetlerden alman dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır. Servet vergisi konulmalıdır. Toplanan vergiler savaşa, ranta değil, halkın yararına kamu hizmetlerinde kullanılmalıdır.”
 
“Sendikal örgütlülük üzerindeki baskıların son bulsun”
Sendikalara yönelik olarak uygulanan baskıların son bulmasını da talep eden Yılmaz; “Taleplerimiz için; mücadele eden yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz disiplin cezaları, sürgün, görevden el çektirme cezalarıyla sindirilmek isteniyor. Bütün bunlara ek olarak gözaltı ve tutuklamalarla sendikal faaliyetlerimiz engellenmek isteniyor. Son olarak 19 Şubat`ta, içerisinde KESK MYK üyemiz Akman Şimşek`in de bulunduğu 147 KESK üyesi gözaltına alınmış, içlerinde KESK MYK üyesi Akman Şimşek, KESK Denetleme Kurulu Üyesi Erdoğan Canpolat, eski MYK Üyemiz Abidin Sırma ve İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Dursun Doğan`ın bulunduğu 56 kişi tutuklanmıştır. Bu operasyonun tam da konfederasyonumuz KESK`in kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılmasına dönük hükümet tarafından çalışmaların başlatıldığı bir dönemde illerde örgütlenme çalışmaları başlattığı gün yapılması manidardır. Yine bu operasyonun bugün yaptığımız grev arifesine getirilmesi eylemlerimizin kimi çevreleri rahatsız ettiğini de göstermektedir. AKP hükümetinin yıllardır kesintisiz sürdürdüğü saldırılarına karşı tek tek işyerlerindeki tüm emekçileri mücadele içinde birleşmeye, tüm emekçileri baskılara karşı birlik olmaya, haklarımıza ve geleceğimize yönelik muhtemel saldırılara karşı ortak hareket etmeye çağırıyoruz” dedi.
 
Yapılan açıklamanın ardından çeşitli sloganlar atan Büro Emekçileri Sendikası üyeleri daha sonra alandan sessizce ayrıldı.
Paylaş