Gezi Direnişinin sembol isimlerinden biri olan ve 269 günlük yaşam mücadelesini kaybederek tüm yurtta üzüntü yaratan 15 yaşındaki Berkin Elvan için düzenlenen yürüyüşün ardından İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü`nün verdiği “Trafik cezası” mahkemelik olmuştu. Ceza verilen çok sayıda vatandaş hakkını hukuk yolu ile ararken, açılan davalarda da söz konusu ceza iptal edildi. Ancak, Çanakkale 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Dr. Halil Güner, öyle bir karar verdi ki, deyim yerindeyse, hukuku öğretti. Dikkat çeken konu, Hakim Güner`in kararından çok, verdiği kararın gerekçeleriydi. Çanakkale Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü`nün verdiği trafik cezası ile ilgili karar veren Hakim Dr. Halil Güner, “İtiraz edenin dilekçesi ve ekleri incelendi gereği düşünüldü” dedi, ve ekledi; “itiraz eden dilekçesinde; Uygulanan idari para cezasının idari işlemlerin denetlenebilirliği ilkesi gereği cezanın delillerle kanıtlanması gerektiği, suç maddesi ile isnat edilen fiil arasında bağlantı olmaması, tebligatın yönetmelik hükümlerine göre on iş günü içinde yapılmaması ve Berkin Elvan ile ilgili protesto yürüyüşüne katılmasının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi sebepleriyle bu şekilde cezalandırılmayacağı göz önüne alınarak uygulanan idari para cezasının kaldırılmasını talep etmiştir” ifadelerini kullandı. Dr. Hakim Güner, emniyetin gerekçesi ile ilgili olarak da “Çanakkale Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü`nün cevap yazısında 16/06/2013 tarihide `Gezi Parkı` protesto eylemleri esnasında yaralanan ve tedavisi sürmekte iken vefat eden Berkin Elvan isimli vatandaşın ölümü ile ilgili 3 bin 500 kişilik bir grubun kordon boyunda yürüşe geçmiş olmaları ve yolu trafiğe kapamaları nedeniyle 11/03/2014 Salı günü saat 18:00-20:00 tarihleri arasında yolu trafiğe kapattıkları, düzenlenen yürüyüşün 2911 sayılı kanunun hükümlerine muhalefet oluşturduğu gösteri yürüyüşünün derhal sonlandırılması, aksi takdirde katılımcılar hakkında adli işlem yapılacağının ihtarının yapıldığını ancak bu hükme uyulmayarak devam ettikleri ve idari para cezasının uygulandığını bildirilerek, tebligat işlemlerinin yapıldığını belirtmişlerdir. İtiraz eden hakkında öldürülen Berkin Elvan için yapılan gösteri sırasında karayolunu işgal ettikleri ve trafiği aksattıkları iddiasıyla idari para cezası işlemi yapılmıştır. Cevapta izinsiz gösteri yapıldığı ve dağılmaları uyarısına rağmen dağılmadıkları, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kanununa muhalefet edildiği ve trafiği aksattıkları nedeniyle ceza işleminin yapıldığı belirtilmiştir” bilgilerine yer verdi.
Anayasa ne diyor?
Hakim Dr. Halil Güner, Anayasa`nın 34`üncü maddesini referans alarak, “Öncelikle bazı kavramların açıklanması ve tespitlerin yapılması gerekir; Gerek ulusal ve uluslararası hukuksal mevzuatta gerekse AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarında toplanma ve gösteri özgürlüğünün kapsamı ile sınırları belirlenmiştir. Buna göre; ulusal mevzuat yönünden ise öncelikle Anayasa`da düzenlenmiştir. Anayasa`nın `Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı` başlıklı 34`üncü maddesi, `Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir` hükmünü içerir” bilgilerini verdi.
AİHM`e göre “ifade özgürlüğü temel hak ve özgürlüklerden biridir”
“Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi`nin (AİHS) `Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü` başlıklı 11`inci maddesi `Herkes barışçı amaçlarla toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve bunlara katılmak haklarına sahiptir” diyen Dr. Güner, “Bu haklarının kullanılması, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak ulusal güvenlik, kamu güvenliği, barış ve düzenin sağlanması ve suç işlemenin önlenmesi sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak kanunla sınırlanabilir` hükmüyle önce hakkı ortaya koymuş, sonra da sınırlamanın koşullarını belirtmiştir. Uluslararası tüm sözleşmelerde benzer hükümler bulunmakta, toplanma ve gösteri yapma hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerden sayılmaktadır” şeklinde belirtiyor.
“Yürüyüş suç değildir, emniyetin işi güvenliği sağlamaktır”
Güner, Anayasa ve AİHM`den aldığı referanslarla gösteri ve yürüyüş için izin gerekmediğini, izin gerektirmeyen bir faaliyetin de suç olamayacağını belirtirken, emniyet mensuplarının görevi konusunda da hatırlatmalarda bulunuyor. Güven`in, “Bunlara göre, `izinsiz gösteri yürüyüşü` diye bir suç yoktur. Gösteri veya yürüyüş için izin gerekmemektedir. İzin gerektirmeyen bir faaliyet için suç tanımlaması hukuka uygun değildir, izin gerekmediği konusunda gerek Anayasa Mahkemesinin ve Yargıtay’ın gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sayısız kararı vardır.
Güvenlik birimlerinin görevi de, gösteriyi engellemek değil, gösterinin düzenli ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır. İtiraz eden ve içinde bulunduğu topluluk, bir çocuğun öldürülmesine karşı düşüncelerinin ifade şekli olarak gösteri yapmışlardır. Bu eylem, bir hak ve özgürlüğün kullanımıdır; tepki gösterme, düşüncesini ifade biçiminin bir türüdür. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre özgürlükler asildir, sınırlama istisnadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü: a-) Bilgi ve fikir alma özgürlüğü b-) Kanaat sahibi olma özgürlüğü c-) Bilgi ve fikir açıklama özgürlüğünü içerir” ifadeleri dikkat çekiyor.
“Kamu düzeni bozulmadı”
Emniyetin kamu düzeninin bozulduğu gerekçesi ile “trafik cezası” verdiği dava ile ilgili kararında Dr. Güner, kamu düzeninin bozulmadığını ve “kamu düzeni bozulma” hallerinin de böyle olmayacağını ifade ederek, “Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin 10/2 maddesinde ise özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenlemiştir, buna göre sınırlamanın yasayla öngörülmesi, meşru bir amacının olması ve demokratik bir toplum gereklerine aykırı olmaması gerekir. Düşünceyi açıklama özgürlüğü demokratik bir toplumun kurucu unsurudur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin içtihatlarında görülebileceği gibi istisna olan sınırlamanın olabilmesi için açıklamanın şiddet içermesi, şiddeti teşvik ve tahrik etmesi gerektiği ile sınırlamanın yasayla öngörülmüş ve yasal çerçevede olması gerektiği belirtilmiştir. Toplantı ve gösterinin engellenmesi için gerek AIHS gerekse Anayasa’da belirtilen sınırlama nedenleri gerçekleşmemiştir. Bu toplantı ve gösteride suç işlemeye veya suça teşvik yoktur. Şiddet içermemekte, şiddeti teşvik etmemektedir. Milli güvenliği tehlikeye atacak bir durum söz konusu değildir. Kamu düzeni zarar görmemiştir. (Sınırlamalarda en çok başvurulan kamu düzeni bozulması kavramının idarece her olayda yani en basit olayların bile kamu düzenini bozduğu şeklinde yorumlandığı görülmektedir. Oysa kamu düzeninin bozulması, trafiğin aksaması veya birkaç taşınmazın veya aracın zarar görmesi gibi olaylarla, dar kapsamlı yorumlanamaz. Kamu düzeninin bozulması demek, devletin veya kentin büyük bir tehlikeyle karşılaşması ya da toplumun büyük kısmının geri dönüşü olmayan ve telafisi imkansız tehlike veya zararla karşılaşması halinde düşünülebilir). Genel ahlak veya genel sağlıkla ilgili bir durum söz konusu değildir. Başkalarının hak ve özgürlükleri zarar görmemiştir. Buna göre sınırlama nedenleri oluşmamıştır. Cevaba göre gösteri yeri cezai işleme neden olarak gösterilmiştir. AİHM İkinci Dairenin `DİSK ve KESK V. Türkiye` kararında vurguladığı gibi gösteri yerinin gösteriye katılanlar yönünden risk oluşturup oluşturmadığının önemli olduğunu, yer seçiminde idarenin değil gösteriye katılanların güvenliğinin önemli olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca anılan kararda `Kamuya açık bir alanda yapılan gösterinin trafiğin aksaması şeklinde günlük hayatın işleyişini bir miktar bozucu etkisi olsa da, kamu yetkililerinin Sözleşmenin 11. maddesinde teminat altına alınan barışçıl toplantı hakkının özünün zarar görmesini engellemek amacıyla, barışçıl toplantılara bir miktar hoşgörü ile yaklaşmaları gereklidir` diyerek özgürlüğün önemine vurgu yapmıştır” ifadelerini kullanıyor.
“Düşünceyi açıklama özgürlüğüne müdahaledir”
”Somut olayda bir diğer sorun da idarece, bir başka gerekçeyle eyleme katılanlara ceza işlemi yapılıp yapılamayacağıdır” diyen Dr. Güner, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sadece toplantı ve gösterilerine izin vermeme ya da müdahaleyi değil, toplantı ve gösterilere katılanların sonradan cezalandırılmasını da toplantı ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale olarak kabul edip, AİHS`nin 11. maddesinin ihlali saymaktadır. (EZELİN/FRANSA DAVASI). Somut olayda uygulanan ceza, başka gerekçe de kullanılsa, Karayolları Trafik Kanunu`nun 14. maddesi uygulanarak başvurana idari yaptırım kararı uygulanması, demokratik toplumda acil bir toplumsal ihtiyaca cevap veren gerekli bir müdahale değildir. Toplantı ve gösteri yapma özgürlüğüne, dolayısıyla düşünceyi açıklama özgürlüğüne de müdahale niteliği taşımaktadır” ifadeleri ile de dikkat çekti.
Ceza iptal edildi
Tüm bunlara göre cezanın iptal edildiğini ifade eden Hakim Dr. Güner`in ders niteliğindeki kararı, “Yukarıdaki anlatım çerçevesinde, bu haliyle AİHS`nin 11. maddesine ve Anayasanın 34. maddesine aykırıdır. Bu nedenlerle başvuranın itirazının kabulü ile idari para cezasının ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, İtiraz edenin itirazının kabulü ile Çanakkale Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü`nün 11/03/2014 tarihli idari para cezası işleminin kaldırılması ve idari para cezası idari para cezası makbuzunun iptaline, karardan birer suretin taraflara tebliğine, Yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına, kesin olarak karar verildi” ifadeleri ile son buluyor.