Hacımusalar; "Kamu okullarıyla özel okullar arasında ciddi fark oluştu"

1156

 Eğitim Sen Şube Başkanı Yasin Hacımusalar, eğitim sistemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Uzaktan eğitimde eşitsizliğin derinleştiğini belirten Hacımusalar, “örneğin özel okullar saatlerce online ders yapıyorken, her türlü materyale ulaşabiliyorken kamu okullarıyla özel okullar arasında ciddi fark oluştu” dedi. Sınavların ön tarihe çekilmesiyle 1 milyon 800 binin üzerinde çocuğun sınava gireceğini ifade eden Hacımusalar, “ikinci dalga uyarıları yapılıyorken sırf turizm şirketleri istedi, sermaye grupları istedi diye bu kararlar alınamaz. Hiçbir şey bizim öğrencilerimizin yaşam hakkından ve geleceğinden önemli olamaz” dedi. 

Öğrencilerin sınava hazırlandığı koşulların eşit olmadığı, örgün eğitimin devam ettiği süreçteki eşitsizliğin salgın dönemindeki uzaktan eğitimde daha da arttığını ifade eden Hacımusalar; “Uzaktan eğitimde eşitsizliğin derinleştiğini gördük. Özellikle sınavlara hazırlanan öğrencilerimiz bu süreçten çok daha olumsuz etkilendiler. Örneğin özel okullar saatlerce online ders yapıyorken, her türlü materyale ulaşabiliyorken kamu okullarıyla özel okullar arasında ciddi fark oluştu. Millî Eğitim Bakanlığı da paylaştığı verilerle kamu okullarında da ciddi eşitsizliklerin yaşandığını açıklamıştı. Kırsal kesimdeki öğrenciler uzaktan eğitime neredeyse hiç ulaşamadı. Kentlerde yaşayanlarla kırsalda yaşayanlar arasında fark oluştu. İlk yapmaları gereken önlemleri almak ve bunu açıklamak olmalıydı. Fiziksel engelli, özel eğitim gereksinimi olan, anadili Türkçe olmayan çocuklara bu süreçte uzaktan eğitime erişemedi ve onlar için de büyük bir eşitsizlik söz konusu. Millî Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitimdeki eşitsizliği giderecek önlemler açıklamadan bir de üstüne YKS tarihini öne aldı” dedi.
 
“8 milyon insan aynı anda sokağa çıkacak’
4+4+4 eğitim sisteminin 8’inci yılı olması nedeniyle sınava girecek öğrenci sayısının artığını belirtenHacımusalar; “LGS’ye girecek öğrenci sayımız yüzde elli arttı. 1 milyon 800 binin üzerinde çocuk sınava girecek. Sadece LGS üzerinden düşündüğümüzde 2 milyona yakın çocuktan bahsediyoruz. Ebeveynleriyle düşündüğümüzde 6 milyonluk bir sayıya ulaşıyor. Görevlendirecek bilim emekçilerini de düşündüğümüzde 8 milyona yakın insan sokağa çıkacak ve bu risktir. Bu kadar insan aynı anda sokağa çıkacak, toplu taşıma kullanacak. Mesele sadece okullarla ilgili önlem alınması meselesi değil. Türkiye’nin her yerinde bu yaşanacak. Bilimsel olarak bu tehlike ortadan kalkmadığı sürece tedbirlerin azaltılması, insanların sokağa çıkması salgın riskini arttıracaktır. İkinci dalga uyarıları yapılıyorken sırf turizm şirketleri istedi, sermaye grupları istedi diye bu kararlar alınamaz. Hiçbir şey bizim öğrencilerimizin yaşam hakkından ve geleceğinden önemli olamaz” dedi.
 
“Bilim kurulu bilimsel verilerle açıklamak zorunda”
Hacımusalar; “Salgının ilk gününden itibaren eğitim konusunda bilim kurulu oluşturulmasını talep ettik fakat bu talebin gerçekleştirilmedi. “Okullarda yaşanabilecek tüm durumlar göz önünde bulundurularak bir planlama yapılması gerektiğini ilk günden itibaren söyledik. Tavsiye kararları veren Bilim Kurulu ayrıca bir açıklama yapmak zorunda. Dünyada bilim insanları tarafından salgın riskinin devam ettiği, aşının bulunmadığına yönelik net açıklamalar yapılıyor. Eğer Bilim Kurulu bu şekilde karar verdiyse bize bunu bilimsel verilerle açıklamak zorunda. Hangi bilimsel veriler ve tespitler üzerinden böyle bir görüş belirtiyor bunu tüm öğrenciler, velilere açıklamak zorundalar” dedi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş