Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Çanakkale’deki programına ilk olarak ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner’i makamında ziyaret ederek başladı. Terzioğlu Yerleşkesi’nde yaptırılan ‘Mehmet Akif Ersoy’ heykelinin açılışı ile aynı yerleşke içinde yapımı yeni tamamlanan Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim Fakültesi ve Mimarlık-Tasarım Fakültelerini de bünyesinde barındıran binanın açılışını da gerçekleştiren Günay daha sonra restorasyon çalışmalarının yapılacağı Hamidiye Tabyaları’nın bulunduğu bölgede bir dizi incelemelerde bulundu. Ardından Valiliği ziyaret eden Bakan Günay, Hektor heykeli ile ilgili düşüncesinden vazgeçmediğini belirterek, Hektor heykeli yapma konusundaki hazırlıkların sürdürüldüğünü ifade etti. Hektor heykelinin zeybek başlıklı, zeytin ve nar motifli olabileceğini belirten Günay kendini Likya’ya yakın hissettiğini belirtti.
“ÇOMÜ’nün bu kazıyı üstlenme talebi beni heyecanlandırdı”
Troia’nın kendi çağının İstanbul’u olduğunu kaydeden ve son 5 yılda aralarında Truva hazinelerinin bir kısmının bulunduğu Türkiye’ye ait bir çok eserin ülkeye geri getirildiğini söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: “ 100 yılı aşkın süredir devam eden bir Troia kazılarımız var. Ama itiraf etmek gerekiyor ki bazı yabancı kazılar ne yazık ki bizim beklediğimiz hızla ne bilimsel, ne de görsel olarak beklediğimiz hızla ilerlememiş. ÇOMÜ’nün bu kazıyı üstlenme talebi beni heyecanlandırdı. Bunu değerlendireceğiz” dedi.
Günay kazı yapılan yerlere daha çok zaman ve maddi olanak ayırmak istediklerini kaydederek: “ Çalıştığımız toprakları bize verilmiş olan bir rutin görev gibi kazmayalım, büyük bir aşk ve sevgiyle çalışalım. O yüzden biz birkaç yerde bölge üniversiteleriyle iş birliği yaptık. Şimdi zaman ve imkan açısından çok daha iyi bir yerdeyiz. Yerli yabancı kazı ayrımı yapmıyorum. Son yıllarda eski eserleri getirme konusundaki gayretimiz ve mücadelemiz bazı yabancı arkeoloji enstitülerini ve yabancı müzeler tarafından müthiş bir mukavemetle karşılanıyor. Çünkü bizim müzelerimizde hiçbir çalıntı eser yok, ama ne yazık ki başka bazı koleksiyonlarda ve müzelerde, dünyada var. Biz bu konuda haklı bir mücadele sürdürüyoruz. Ama inanılmaz bir karalama kampanyası ile karşı karşıyayız. O yüzden altını çizerek özenle söylüyorum. Biz kazılarımızda yerli, yabancı ayrımı yapmıyoruz. Ama kim bu toprağı severek çalışıyor, kim hakkını veriyor, kim kaynak veriyor, kim bulduğu eseri koruyor ve restorasyon konusunda gayret sarf ediyorsa onu şükranla selamlıyor ve baş tacı ediyoruz. Ama bizim topraklarımızda çalışıyormuş gibi yapan arkadaşlarımızın eskiden bu yana sarf ettiği emeklere teşekkür edip, şimdi daha çok çalışacak üniversiteler, akademisyenlerle iş birliği yapmaya çalışıyoruz” dedi.
“Troia’ya 10 bin metre kapalı alana bir müze yapma projemiz var”
Troia antik kentinde devam eden çalışmaların ÇOMÜ’ye devredilmesi düşüncesinde olduğunu söyleyen Bakan Günay, “Troia kazısında da bu aşamaya geldiğimizi düşünüyorum. Onsekiz Mart Üniversitesi`nin vasıflı bir tarih ve arkeoloji kürsüsü olduğunu öğrendim. Ayrıca bir öğretim üyesi arkadaşımız Troia’da 20 yıldan bu yana her konuyu yakından takip ediyor. Bu yüzden inanıyorum ki bundan sonra daha büyük bir maddi imkan ve heyecanla sürdüreceğiz. Troia’ya 10 bin metre kapalı alana bir müze yapma projemiz var. Bu ay sonu itibariyle projeler bitecek ve mevsim şartları izin verirse bu yıl içinde temelini atacağız. 2014’ün yazında müzeyi açalım. Hükümetimizin hayali 2015’ten önce Çanakkale’de bu büyük hatıraya saygı anlamında yapmamız gereken ne varsa hepsini yapalım ve bitirelim. O büyük destanın 100’üncü yılında Türkiye’ye gelen herkes, ‘Evet sadece burayı savunmakla kalmamışlar, buraya hak etmişler, çok güzel de yönetmişler, her taşına, her çiçeğine, her ağacına, uçan kuşuna, her şeyine sahip çıkmışlar` desin. Bunu Türkiye’nin her yerinde yapmaya çalışıyoruz. Çanakkale’ye gösterdiğimiz özeni biz Çankırı’ya da, Batman’a da, Van’a da, Antep’e de, Diyarbakır’a da, her yere ayrımsız göstermeye çalışıyoruz. Bütün Türkiye’nin taşına, toprağına, tarihine, geçmişine ve geleceğine sahip çıkmaya çalışıyoruz. Ama bunun idrakinde olmayan ya da bizim bu gayretimizi tökezletmeye çalışan birtakım ihanet odakları var. Son olmasını temenni ediyorum. Ama ne yazık ki galiba bir süre daha biz bu sorunla, bu sıkıntıyla uğraşacağız. Çünkü dünya konjonktürü de bir miktar öyle götürüyor. Ama biz hizmet vermeye, milletin toplam hayat kalitesini yukarıya çekmek konusundaki gayretimize herhangi bir duraksama katmamaya büyük bir inanç ve imanla çalışacağız” diye konuştu.
“Çalıntı eserler yurda dönecek”
Bakan Günay, Troia hazineleri ile ilgili bir soruya, “Bizim son 5 yıl içinde Türkiye’ye gelmesini sağladığımız eserler, sikkeler dahil olmak üzere 3 bin 300’ü geçti. Yakında Bulgaristan’dan beklentilerimiz var. Böylece 4 bine doğru yaklaşacağız. Bu rakam 2007’den önceki 4 yıl içinde sanıyorum 900 civarındaydı. 2003’den 2007’ye kadar binin altındaydı. Ondan önceki 1993’den 2003’e kadar geçen 10 yıl içinde yine binin altındaydı. Yani biz son 5 yılda, bizden önceki 15 yıldan daha fazla eseri arkadaşlarımızın gayretleriyle ülkemize getirmiş durumdayız. Ama bununla övünmeyelim. Daha yurt dışından getirmemiz gereken çok şey var. Biz şimdilik sadece herhangi tarihi bir belgeye dayanmayan, bir padişah fermanına, bir izne, bir anlaşmaya dayanmayan, doğrudan doğruya bir müze envanterinde veya bir koleksiyoncu envanterinde gördüğümüz zaman hiçbir belgeye dayanmadığı için çalıntı olduğunu düşündüğümüz ve hukuken çalıntı olduğunu kanıtladığımız eserleri geri istiyoruz. Sfenk de böyledir. Çalıntı değil, ama bir sözleşmenin ihlalidir Sfenk. Başbakanımızın uçağıyla getirdiği Herkül heykelinin üst yarısı çalıntıdır. Geçenlerde getirdiğimiz, 450 yıllık Yeni Şehir Camii`nden götürülen İznik çinileri çalıntıdır, Troia hazineleri çalıntıdır. Biz 24 set halinde getirdik. 300’den fazla minik parçadan oluşuyor. Ama daha bunun gibi nice eserimiz var yurt dışında. Bunun ötesinde, geçmişte padişah fermanına dayanarak götürülmüş olan eserler var ki, uluslararası mevzuat henüz onları istememize imkan ve izin vermiyor. Ben hep söylüyorum yabancı muhataplarımıza. Daha biz insanlığın başlarında bir yerdeyiz. Sadece batılıların değil, bütün insanların hukukunu koruyacak bir insanlık hukuku oluşacak 21. yüzyıl ortasından sonra veya 22. Yüzyılda da. O zaman her eser ait olduğu topraklara dönecek. Ama şu anda biz hiçbir belgeye dayanmayan eserleri getiriyoruz. Tabii Troia Müzesi hazineleri da şimdi aldıklarımız veya alacaklarımızla birlikte Çanakkale’de Troia Müzesi`nde sergilenecek” diye cevap verdi.
Hektor heykeli gündemde
Çanakkale’ye yaptırmayı düşündüğü Hektor heykeli fikrinden de vazgeçmediğini ifade eden Bakan Günay şunları söyledi: “O düşüncemden vazgeçmiş değilim. Çünkü Hektor, Anadolu savunmasının simgesidir. Binlerce yıl eskiye gidiyor. Bir anlamda bizim bu toprakları savunmak için verdiğimiz bütün o şehitlik destanının ilk başlangıç noktasıdır. Onu bir savaşçı olarak değil, Anadolu’yu savunan bir yurtsever olarak, bu toprakların bir fedaisi olarak, Çanakkale’nin Anadolu yakasını şekillendirmek, bir anıt olarak gerçekleştirmek konusunda ben hem fikrimi, hem de bu konudaki hazırlığımı sürdürüyorum. Ama Çanakkale İl Özel İdaresi’nden veya Çanakkale Belediyesi’nden bize Hektor anıtını yapabileceğimiz bir arazi verilmesi lazım. Ege Denizi’nden Çanakkale Boğazı’na girişte, Avrupa yakasında nasıl Şehitler Abidesi gözüküyorsa, bu yakada da böyle siperden eğilmiş bir Mustafa Kemal silüetinde ve bir Ege yerlisi kılığında, tarihle bugünü biraz sentez yaparak ve muhtemelen başında zeytin dalı, eli ise hançerinin kabzasında, ama katiyen çekilmiş değil, savunmaya hazır bir Hektor hayalim var. Arazi bulurlarsa kaynak sorunumuz yok. Görkemli, devasa, ışıklandırıldığında uzaktaki gemilerden bile görünsün. 2015 Anadolu savunmasına bence çok yakışır. Tarihten beri, biz 1071’den beri bu toprakları savunmuyoruz ve yurt edinmeye çalışmıyoruz. Anadolu toprağının bütün tarihi ile biz özdeşmişiz. Selçuklu’dan, Osmanlı’dan, beyliklerden, Roma’dan, ondan öncesinden ne varsa hepsi insanlığın bize emanetidir. Bütün bu tarih boyunca ki savunma kaygılarının hepsini içselleştiriyoruz ve paylaşıyoruz. Sonsuza kadar bu toprakları hak ederek, barış ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz. Kimseye saldırmadık, kimseye saldırmayacağız, ama bize de kimse saldırmasın. Destanın ilk halkasıdır. Bir simge, bir şehitlik tartışması başlatmak katiyen istemiyorum. Ama bu savunma serüveninin, Anadolu müdafaasının ilk büyük destansı isimlerinden birisidir” dedi.