Gözler eğitimde

Minikler dün okullarına ilk adımlarını attılar. 4+4+4 Eğitim yasasının dayatmalarıyla eğitim sürecine başlayan miniklerimiz gelecekleri açısından son derece önemli bir sürecin başlangıcını yaptılar. Ne yazık ki son derece şanssız bir başlangıç oldu onlar için.

525
Bilimsel gerçeklerin göz ardı edildiği, dindar ve kindar nesil yetiştirmek için her türlü girişimi mubah sayan bir eğitim anlayışı içersinde geleceklerinin ipotek altına alındığını söylersek yanlış bir tespit yapmış olmayız.
 
Bu bir süreç; bu dayatmalara karşı çıkacak, bilimsel gerçeklikler ile hareket edilmesi konusunda mücadele edecek ülkemizin aydın, çağdaş insanları da var.
 
İlk durak 15 Eylül Ankara, 4 koldan yürüyüş başlıyor.
 
Çocuklarımızın geleceği için kaygı duyanlar;
5 yaşındaki çocuklarımızın zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan hazır olmadıkları ilkokula zorla gönderilmesine,
Eğitimin her kademesinin paralı hale getirilmesine
Okullarımızın dağıtılıp dönüştürülerek öğretmen ve öğrencilerimizin sürgün edilmesine,
Velilerimizin okul servislerine mahkûm edilmesine,
Irkçı, gerici, piyasacı eğitime,
Zorunlu seçmeli din dersleriyle eğitimin her kademesinin imam hatipleştirilmesine,
Örgün eğitim dışına ve mesleğe erken yönlendirme ile çocuk emeği sömürüsüne,
Örgün eğitim dışı eğitim uygulaması ile kız çocuklarının eve kapatılmasına,
Norm fazlalığına, özür grubu atamalarında yaşanan haksızlıklara,
4+4+4`ün yarattığı tüm sorunlara karşı,
Türkiye‘nin 4 bir yanından başlıyoruz yürüyüşümüze diyorlar.
 
Konumuz eğitim olunca bir üniversite kenti olarak ÇOMÜ’den bahsetmeden de geçemeyiz.
Yakında ÇOMÜ’de de eğitim yılı başlayacak.
 
Bu eğitim yılında Çanakkalelilerin beklentisi geçmiş yılda yaşanan olumsuzlukların yaşanmaması, yani kent halkı ile üniversite ilişkilerinin siyasal bir zeminde olmasından çok, bilim kurumu ile kent ilişkileri bazında gelişmesi noktasında.
 
Aynı zamanda üniversitenin de kendi iç işleyişinde demokratik özgür bir ortamın yaratılması; kimsenin düşüncelerinden dolayı cezalandırılmadığı özlük haklarının engellenmediği bir ortamın oluşması.
Geçen yıl üniversite kent ilişkileri açısından kayıp bir yıl olmuştur.
 
Bu yıl, yaşananlardan ders alınıp ilişkilerin odak noktası siyasal olmaktan ve buna uygun geliştirilen bazı uygulamalardan vazgeçilerek yapılacak bir başlangıç, “üniversite kenti” imajına katkı sunabilir.
Şimdilik buna uygun bir gelişim için bir işaret göremiyorum.
 
Bizzat yerel seçimlerin yaklaşmasına bağlı olarak üniversite, daha çok siyasal bir misyon üstlenir hale gelmiştir.
Eğitim yılının başlamasıyla, belki bu tavır içersinde olanlar kendi asli görevlerine dönerek bir gelişme sağlanabilir diye de düşünmek istiyorum açıkçası.
 
Üniversite yönetimine de bu konuda önemi sorumluluklar düşmektedir.
İsterse bu gelişmelere doğru yönde müdahale edebilir.
 
Bu müdahalenin kendileri tarafından dile getirildiği gibi bilim insanların ifade özgürlüğü ile hiç bir ilgisi yoktur. Bilim insanlarının ifade özgürlüğü kesinlik ile engellenemez.
 
Ama bilim insanlarının da kendi asli işleri dışında ,siyasi parti yöneticileri gibi siyasal hayatın aktörü olmak üzere rol almaları kabul edilebilir bir davranış değildir.
 
Bu durum kenti her zaman gerer.
 
İfade özgürlüğü farklı, siyasal misyon üstlenerek kendileri gibi düşünmeyenlere karşı geliştirecekleri ötekileştirici ,yaftalayıcı hatta nefret söylemine varan bir üslup ile müdahil olma durumları farklı şeylerdir.
 
Şu anda ÇOMÜ’de bazı akademisyenler siyasal aktör rolü ile tanınmaktadırlar.
 
Böylede olunca halkın nabzını tutan basın kurumlarına her gün çeşitli konularda müracaatlar olmaktadır.
 
Bunları da görmezlikten gelemeyiz.
 
Son olarak üniversite bünyesinde tartışılan bazı öğretim üyelerinin hukuksuz uygulamalara maruz kaldığı noktasındaki görüşler karşısında geliştirilen “eskiden biz neler ile karşılaştık” şeklinde yapılan mağduriyet edebiyatı için bir okuyucumuzun mektubu önemli bilgileri içerdiği için sizler ile paylaşma gereğini hissettim.
 
İşte o Mektup:
“Daha Ne Kadar Mağduriyet Edebiyatı?
 
Prof. Dr. Sedat LAÇİNER göreve geldikten sonra Üniversite, ÇOMÜ yönetiminde yer alan kişilerle Çanakkaleliler arasındaki polemikler ile görevden uzaklaştırmalar, işe son vermeler ve sürgünlerle gündeme geldi. Yargının her defasında ÇOMÜ aleyhine karar vermesiyle yapılanların tamamen hukuksuz olduğunun belgelenmesine karşın bu olumsuzlukların sürdüğü görüldü. Yeni yönetim 1,5 yıl gibi kısa bir sürede sayısız mağdur yarattı.
 
ÇOMÜ`nün yeni yönetimi işbaşına geldikten sonra kurulan, yeni yönetimi övgülere boğan ancak Üniversite ve yönetimini eleştirenleri karalamaya çalışan bir WEB sitesinde özellikle ÇOMÜ`nün eski yönetimler zamanında bir çok mağduriyet yaşandığı savından hareketle eski yönetimleri de karalayan bir çok yazı kaleme alındı. Bu savların ne denli doğru (!) olduklarını ortaya koymak üzere eski dönem mağdurlarının (!) özgeçmişlerinden yaptığım bir derlemeyi sizlere sunuyorum.
 
Prof. Dr. Sedat LAÇİNER (Rektör): Eski rektör Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından ÇOMÜ`ye yardımcı doçent kadrosuna atandı. Doçentlik kadrosuna, yine Prof. Dr. Ramazan AYDIN zamanında, onun imzasıyla atandı. Doçentlikte bekleme süresini doldurduktan çok kısa bir süre sonra da eski Rektör Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından profesörlüğe atandı.
 
Prof. Dr. Yücel ACER (Yeni yönetimin eski rektör yardımcısı): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından yardımcı doçent kadrosuna atandı. Doçent olur olmaz Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından kadroya, doçentlikte beş yıllık bekleme süresini doldurur doldurmaz da Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından profesörlüğe atandı. Prof. Dr. Ali AKDEMİR zamanında Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü olarak görev yaptı.
 
Prof. Dr. İbrahim KAYA (Yeni yönetimin eski rektör yardımcısı): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından yardımcı doçent kadrosuna atandı. Doçent olur olmaz Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından kadroya atandı. Prof. Dr. Ali AKDEMİR zamanında Çanakkale Meslek Yüksekokulu Müdürü olarak görev yaptı.
 
Prof. Dr. Cengiz ATAŞOĞLU (Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı): Eski rektör Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından dr. araştırma görevlisi olarak atandı. Kısa bir süre sonra aynı rektör tarafından yardımcı doçent kadrosuna atandı. Doçent olur olmaz Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından kadroya, doçentlikte beş yıllık bekleme süresini doldurur doldurmaz da Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından profesörlüğe atandı.
 
Prof. Dr. Hamit PALABIYIK (Yeni yönetimin eski rektör yardımcısı, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Vekili): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından yardımcı doçent kadrosuna atandı. Doçent olur olmaz Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından kadroya atandı. Prof. Dr. Ali AKDEMİR zamanında dekan yardımcılığı ve bölüm başkanlığı görevlerinde bulundu.
 
Prof. Dr. Ramazan GÜLENDAM (Eğitim Fakültesi Dekan Vekili): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından yardımcı doçent kadrosuna atandı. Ancak kız öğrencilerle ilgili bazı iddialar nedeniyle Üniversite`den yine Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından uzaklaştırıldı.
 
Prof. Dr. Ahmet ERDEM (Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından doçentliğe atandı. Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından da, bekleme süresini doldurur doldurmaz profesörlüğe yükseltildi. Prof. Dr. Ali Akdemir ERDEM`i önce Fen Bilimleri Enstitü`sü Müdürlüğü`ne, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanının süresi dolunca da Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı`na atadı.
 
Prof. Dr. Abdullah KELKİT (Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından doçentliğe atandı. Eski rektör Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından profesörlüğe yükseltildi. Hem AYDIN hem de AKDEMİR zamanında başta bölüm başkanlığı olmak üzere bir çok idari görevde bulundu.
 
Prof. Dr. Cengiz CANER (Mühendislik Fakültesi Dekanı): Eski rektör Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından Dr. araştırma görevlisi olarak atandı. Kısa bir süre sonra aynı rektör tarafından yardımcı doçent kadrosuna atandı. Doçent olur olmaz Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından kadroya atandı. Prof. Dr. Ali AKDEMİR döneminde bölüm başkanlığı görevinde bulundu.
 
Prof. Dr. Feyzi UĞUR (Ziraat Fakültesi Dekanı): Rektör Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından, doçent olur olmaz tarafından kadroya atandı. Doçentlikte beş yıllık bekleme süresini doldurur doldurmaz Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından profesörlüğe atandı. Prof. Dr. Ramazan AYDIN döneminde bölüm başkanlığı yaptı. Prof. Dr. Ali Akdemir tarafından Ayvacık Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü`ne atandı.
 
Prof. Dr. İsmet KAYA (Fen Bilimler Enstitüsü Müdürü): Eski rektör Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından, doçent olur olmaz kadroya, doçentlikte beş yıllık bekleme süresini doldurur doldurmaz da Prof. Dr. Ali AKDEMİR tarafından profesörlüğe atandı. Hem AYDIN hem de AKDEMİR zamanında idari görevlerde bulundu. Bu görevlerden en önemlisi Prof. Dr. Ali AKDEMİR zamanındaki Döner Sermaye Müdürlüğü`dür.
 
Prof. Dr. Metehan UZUN (Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü): ÇOMÜ`ye Rektör Ali AKDEMİR zamanında geldi. Doçent olarak atanan UZUN akabinde, süresini doldurur doldurmaz yine AKDEMİR tarafından profesörlüğe yükseltildi. Ali AKDEMİR zamanında Sağlık Yüksekokulu Müdürlüğü yaptı.
 
Yrd. Doç. Dr. Necati CERRAHOĞLU (Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu): ÇOMÜ`ye eski rektör AYDIN tarafından alındı ve yine onun tarafından yardımcı doçentlik kadrosuna atandı. Eski Rektör AKDEMİR zamanında dekan yardımcılığı, yüksekokul müdür yardımcılığı yaptı. Son olarak Prof. Dr. Ali AKDEMİR`in sağ kolu olarak rektör danışmanlığını yürüttü.
 
Yrd. Doç. Dr. Ali KARABAYIR (Bayramiç Meslek Yüksekokulu Müdürü): Prof. Dr. Ramazan AYDIN tarafından, doktorasını bitirir bitirmez yardımcı doçentlik kadrosuna atandı. Prof. Dr. Ali AKDEMİR döneminde Döner Sermaye Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu.
 
Yukarıda sayılan ve sayılamayan, yeni ÇOMÜ yönetimine yakın daha pek çok kişinin özellikle Prof. Dr. Ali AKDEMİR`in sucuklu yumurta partilerinde yer aldığı bildirilmektedir. Bu nedenlerle yukarıdaki isimlerin bazılarının eski rektörler zamanına ilişkin mağduriyet edebiyatı yapmalarına anlam verilememektedir.
İlgili çevrelerce, eski rektörler döneminde mağduriyetler yaşansa dahi bunların münferit olduğu, şu dönemde yapılanların ise sistematik olduğu vurgulanmaktadır.”
Paylaş