Gökhan; "Yeni bir mücadelenin başındayız"

1404

 Çanakkale’nin tek içme ve sulama havzası olan Atikhisar’da  Alamos Gold Şirketi’nin yerli ortağı Doğu Biga Madencilik tarafından yapılmak istenen siyanürlü altın madeni işletmesine Çanakkale Valiliği tarafından Gayri Sıhhi İşletme Ruhsatı (GSMR) verildi. Çanakkaleliler, Çanakkale Valiliği tarafından ruhsat verilmesinin ardından Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yaptılar. Çanakkale Belediyesi ve STK’lar tarafından düzenlenen basın açıklamasında GSMR verilmesine tepki gösterildi. Programa, CHP YDK Üyesi Serdar Soydan, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, İyi Parti İl Başkanı Eşref Bener Varol, CHP Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar ile çok sayıda STK ve dernek temsilcisi katıldı. Program kapsamında açılış konuşmasını yapan İda Dayanışma Derneği Dönem Başkanı Ekrem Akgül, Çanakkale’nin orman, kültür ve turistik bir değere sahip olduğunu söyledi. Çanakkale Valiliği tarafından GSMR onayı verilmesine tepki gösteren Akgül, maden işletmesinin işine kaldığı yerden pervasızca devam etmesine de izin verildiğini söyledi. 

 
“Hukuk yok sayılarak engeller idarece kaldırılmıştır”
GSMR’nın Çanakkale Valiliği tarafından verildiğini söyleyen Ekrem Akgül; “Hepimiz biliyoruz ki, Çanakkale önemli bir tarım, orman, kültür kentidir ve başarılı turizm kenti olma yolundadır. Kaz Dağı ve yöresinin sağlık ve eko turizmi potansiyeli oldukça yüksektir. Gerçekte sahip olduğu değerlerin henüz çok azını bildiğimiz, akıllıca kullanamadığımız Kaz Dağı ve yöresinin özel bir ilgiye ihtiyacı vardır. Bu yıl Troya Yılı ve Troya’nın en önemli mekanı da Bin Pınarlı İda, yani Kaz Dağı’dır. Ne yazık ki en büyük tahribata uğruyor, mitolojinin doğduğu yeri yıkarken, hangi tarihsel değeri yaşatabilirsiniz ki? Bizler, bugün çok mutsuz bir durumla karşı karşıyayız. Çanakkale Atikhisar Barajı su toplama havzasında yer alan ve ÇED süreci henüz mahkeme aşamasında olan Kirazlı Altın Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme projesinin Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatı, Çanakkale Valiliği tarafından imzalanmış bulunuyor. Bu kararla birlikte bölgede aylar öncesinden ruhsatsız olarak başlamış olan ve Danıştay’ın bozma kararına rağmen de hız kesmeyen orman katliamına onay verilirken, maden işletmesinin işine kaldığı yerden pervasızca devam etmesine de izin verilmiştir. Yıllardır hukuk mücadelesi verdiğimiz altın madenciliğinin önünde halen sonuçlanmamış bir mahkeme süreci işlerken, hukuk yok sayılarak önündeki engel idarece kaldırılmıştır” dedi. 
 
“Bu karar, Çanakkale’nin geleceğin karartan bir karardır”
Bu kararın, geri çekilmemesi halinde Çanakkale’nin tek içme ve su kaynağı havzasının başta siyanür olmak üzere çok sayıda ağır metal ile zehirlenmesinin öngörülebilir sonuçlarınının önemsenmemiş ya da yok sayılmış olacağını söyleyen Akgül; “Eğer geri çekilmez ise Çanakkale’nin tek içme ve su kaynağı havzasının başta siyanür olmak üzere çok sayıda ağır metal ile zehirlenmesinin öngörülebilir sonuçlarını önemsenmemiş ya da yok sayılmıştır. İşletme sonrası kirletici etkisi onlarca yıl sürecek zehirli atıkların doğaya ve insan sağlığına vereceği zarar maalesef görmezden gelinmiştir. Atikhisar Barajımız, bundan böyle bizler ve yörede yaşayanlar için su kaynağı değil endişe kaynağı olacaktır. Çeşmelerimizden akan suyu asla güvenle içemeyecek, kullanamayacak, hayvanlarımıza içiremeyeceğiz. Çanakkale, yıllardır giderek artan bir çevre baskısı altındadır. Üretimde olan ve planlanan binlerce megavatlık kömürlü termik santral, kabusumuz olurken Şahinli ile başlayan ve daha bir çoğu da sırada bekleyen vahşi madencilik işletmelerinin yöreyi nasıl yaşanmaz kılacağını öngörmek hiç zor değil. Temiz bir çevrede yaşamak bizim anayasal hakkımızıdır. O çevreyi korumak da her vatandaşın bir görevdir. Bu karar, Çanakkale’nin geleceğin karartan bir karardır. Bu karar, idam fermanıdır belki ama henüz her şey bitmiş değildir. Mücadelemiz, hukuk içinde, yasal ve meşru bir zeminde sürecektir” dedi. 
 
“GSMR’nin iptali için idari yargı süreçleri başlatılacaktır”
GSMR’nın verilmesiyle birlikte yeni bir mücadelenin içine girildiğini söyleyen Gökhan; “Termikçiler ve madenciler biz karşı çıktıkça üstümüze gelmeye devam ediyorlar. Hukuksuzluk diz boyu gidiyor. Biz mücadelemizi yapıyoruz. En son Kirazlı bölgesinde GSMR verilmesi tarifi edilmez bir hukuksuzluğu ortaya koymuştur. Elimizde bir Danıştay kararı var. Kararda ‘ÇED raporunu uzmanlardan oluşturup, onun verdiği rapor üzerine karar vereceksin’ diyor. Ancak, karara rağmen seçimler bittikten sonra ruhsat imzalanıp veriliyor. Şimdi yeni bir mücadelenin başındayız. Biz, doğamızı korumak zorundayız. Atikhisar Barajı ve tepesinde kurulmaya çalışılan altın işletmesi çok büyük bir tehlike. Bunun için ben mücadelenin en önünde yer alıyorum. İçme suyumuzu ve kent yaşamını tehdit diyor. GSMR’nin iptali için idari yargı süreçleri başlatılacaktır. Önümüzdeki hafta olağanüstü toplantı yaparak canlı olarak Türkiye dışındaki sınırları olan bir yayın kuruluşu ile konuyu paylaşacağız. Bu toplantıya, meclis üyeleri ile çevre ile ilgili STK’ları çağırmayı planlıyoruz. Orada herkes düşüncesini paylaşmalı. Bu kentin geleceğine bugün olduğu gibi sahip çıkmaya çalışıyorum. Ben mücadelede varım” dedi. 
 
“Bütün siyasi partileri bu sürece dahil olmaya çağırıyorum”
Bu durumun ülke içinde bulunan durumu da özetlediğini belirten Belediye Başkanı Gökhan; “Atikhisar Barajı suyumuz için Kirazlı’da ki siyanür altın işletme konusunu engellememiz gerekir diye düşünüyorum. Bunu her platformda Ankara’ya kadar götürüp bir kamuoyu oluşturmamız gerekecek. Bütün siyasi partileri bu sürece dahil olmaya çağırıyorum. Bu kentteki insanların ve hayvanların ve hatta tabiatın ve bitkilerin geleceği söz konusudur. Altın işletmelerinde su ihtiyacı vardır. O su kaynakları da barajlar kurulmak sureti ile elde edilecek. İhtiyaçlarını bizim barajımızdan karşılayacaklar ve barajımızda su potansiyelinin azalması tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız. Bu durum, bugün ülkemizin içinde bulunduğu durumu da özetliyor. Hukuk ve insanların hakları ikinci plana atılmış durumda. Yargı kararına ve insanların çevre hakkına rağmen, ruhsat verilmiş olması bizim içimizi acıtıyor. Yetkililerden bu kararı bir kez daha gözden geçirmelerini ve ellerini vicdanlarına koymalarını diliyorum. Bu mücadelede birlikte olacağız. Sonuna kadar gideceğiz. Biz, sonuna kadar giden şehitlerin topraklarındayız. Biz de sonuna kadar mücadeleyi bırakmayacağız” dedi.
(Baykal Sağlam)
Paylaş