Gökhan "Tek vurgumuz daima barış ve özgürlük oldu"

442
Çanakkale Belediyesi`nin düzenlediği kentin en önemli kültür ve sanat etkinliklerinden biri olan 59`uncu Uluslararası Troia Festivali`nin resmi açılış töreni Troya Antik Kenti`nde gerçekleştirildi. Festivalin en önemli simgelerinden biri olan Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü`ü ise bu yıl, Çanakkale- Tübingen Troia Vakfı`na verildi. Açılış törenine Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, eşi Hale Gökhan, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Çanakkale Avustralya Konsolosu Lucas Robson, Kepez Belediye Başkanı Birol Arslan, Gelibolu Belediye Başkanı M. Mustafa Özacar, Umurbey Belediye Başkanı Erdal Doğan, Çanakkale Baro Başkanı Avukat Soner Aydın, CHP Merkez İlçe Başkanı Süleyman Erte, İyi Parti İl Başkanı Selahattin Yıldızlar, İyi Parti Merkez İlçe Başkanı Necati Gapran, Çanakkale-Tübingen Troia Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Enver Sadık Yılmaz, Belediye Başkan Yardımcıları Rebiye Turan Ünüvar ve M. İrfan Mutluay, Belediye Meclis Üyeleri, Kardeş Kentler heyetleri ve çok sayıda kentli katıldı. Açılış töreninde ilk olarak söz alan Troia Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Troia Antik Kenti`nin tarihi ve kazı çalışmaları hakkında katılımcılara bilgilendirmede bulundu.
"Selam olsun özgürlük için direnen kahramanlara"
Burada konuşan Belediye Başkanı Gökhan, Troia Festivali`nin açılış töreninde kentliler ve kardeş kentlerden gelen heyetler ile bir arada olmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek; "Selam olsun, bu topraklarda, özgürlükleri için mücadele eden kahraman Priamosa, Hektor`a, Paris`e ve Anadolu`nun yiğit evlatları Troialılara. Selam olsun, yine bugünkü gibi bir 10 Ağustos`ta; tarihi yarımadada, özgürlük için direnen kahramanlara, "Ya İstiklal Ya Ölüm" diyenlere, selam olsun Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk`e" ifadelerine yer verdi. 
"Halkın sanatçıları var olsun"
Başkan Gökhan konuşmasını şöyle sürdürdü; "59 yıldır festival gelişini, afişlerle duyurdu. Afişlerde değişmez tek vurgumuz, tek derdimiz daima barış ve özgürlük oldu. Bu seneyse sloganımız "sanat, uygarlığın imzasıdır"Çünkü tüm gücümüzle haykırarak diyoruz ki; yaşasın sanat, yaşasın sanatçılar! Sanat da insanlığı karanlıktan, aydınlığa çıkaran yoldur. Pandemide; sokaklarımız insansız, insanlarımız sanatsız, sanatçılarımız aşsız, işsiz ve umutsuz kaldı. Sanatın sadece salgınla değil, siyasetle de sınavı büyüktü. Enstrümanını satanlar oldu, tünelin ucunda sanatına dair hiçbir ışık göremeyip canına kıyanlar oldu. Çünkü lebalep parti toplantılarına uğramayan virüs, konserlerde, sinemalarda, tiyatrolarda aranır oldu. Siyaset gerçek sanatçılardan nasibini almadı. Ama pandemi sürecinde "sözde sanatçılar" siyasetten çokça nasiplendi. Onun için muktedirlerin sanatçıları değil, halkın sanatçıları var olsun, sanat daim olsun diyoruz." 
"Sanat özgürlükle büyür"
"Sanat; güçten, güçlüden beslendikçe değil, özgürlük tarafından emzirildikçe büyür. Biz Çanakkaleliler bunu çok iyi biliriz" sözlerine vurgu yapan Gökhan, "Bu kadim topraklar, bu Çanakkale, pek çok hakikatli sanatçıyı bağrına basmış, zenginlikleriyle beslemiş bir kenttir. Sanata değer verdiğimiz için Çanakkaleliyiz. Çanakkaleli olduğumuz için, sanata değer veririz" diye belirtti. 
"Kötülüğe karşı, iyiliği örgütlemek lazım"
Gökhan sözlerini şu şekilde sürdürdü, " 5000 yıl önce buraya gelenler sözde Helen adına öfke kusuyordu. Bugün de pek çok ortak değer üzerinden öfke kusanlar yok mu? 77 yıl önce Hiroşima ve Nagazaki`de olan da aynıydı. Tam da bu günlerde yarım milyon insan ölüyordu. Yüzbinlerce çocuğun minik bedenleri toprağa düşüyordu. Ve onları öldüren atom bombasının üzerinde `Little Boy` yani "Küçük Çocuk" yazıyordu. Bugün de hala savaşın, şiddetin, açlığın kanattığı pek çok coğrafyada hala çocuklar ölmüyor mu? ÖSYM`nin sloganında da, dağıttığı kalemlerin üstünde de "Emeğiniz Emanetimiz" yazar. KPSS`de gençlerin umutlarını öldürenler de aynı acımasız ruh değil mi? Bu yaşananlar emanete ihanet değil mi? Biz 3 yıl önce tam da bugünlerde, Kirazlı`da Balaban`da altın uğruna derisi yüzülen toprağımıza, suyumuza, sincabın, karacanın yuvasına sahip çıkmak için "Su ve Vicdan Nöbeti" ile yeri göğü inletirken, bugünlerde yine, hem de en yetkin ağızlardan, Çanakkale`de altına hücum haberlerini gördükçe tüylerimiz ürperiyor, aklımız şaşıyor bu aymazlığa... Mecbur muyuz? Değiliz. Onun için öfkeye karşı, kötülüğe karşı, iyiliği örgütlemek lazım. İşte Troialılar bunu yaptı. Akha` lıların öfkesinin karşısında Troya`nın yanında Frigyalılar ve daha niceleri vardı. İşte Anafartalar`da da bu oldu. Emperyalizm karşısında o gün Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler ve daha niceleri vardı." 
"Gençler ülkeyi severken terk ediyor"
Gökhan gençlerin üzerindeki gelecek kaygısına dair, "Yeter artık aklımızla, ekmeğimizle, vicdanımızla, gururumuzla, gençlerimizin geleceğiyle oynamayın... Ve gençler akın akın yurtdışına gidiyorlar. Troialı Aeneas nasıl ki kalkıp gittiyse yakılıp yıkılan yuvası Troia`dan bir umutla Avrupa`ya, başka uzak ülkelere de gençler öyle gidiyor. Gençlerin yüzde 77`si, ne acıdır ki `torpilin yetenekten daha etkili olduğuna` inanıyor. Gençler adalet istiyor, demokrasi istiyor, liyakat istiyor. Ne ilginçtir ki; 10 bin dolara Suudi Arabistan`da değil, 5 bin dolara İsviçre`de çalışmayı tercih ediyor. Bir zamanlar `Ya sev ya terket` diye bir slogan vardı. Şimdiyse gençler severken terk ediyor. Ve gençlerle birlikte gelecek de gidiyor. Dünya Troia`nın hazinelerini çalan hırsız Schileman`ı nasıl kınıyorsa ben de gençlerin geleceğini çalanları, emeğini çalanları, mülakatlarda, KPSS`de umutlarını çalanları öyle kınıyorum" sözlerine yer verdi.
"9 kez yanıp, yıkılıp yeniden kurulan Troia gibi yeniden doğacağız"
Başkan Gökhan, "Biz ümidini yitirmişlerden olmayalım, bir yerde yaşam varsa, inanalım ki orada umut da vardır" sözlerine vurgu yaparak, "Ne acı ki; sağlığımız depresyonla, hayatımız enfeksiyonla, siyasetimiz ajitasyonla, toprağımızı erozyonla gidiyor. Ama enseyi çok da karartmayalım dostlar; unutmayalım ki gecenin en karanlık anı, güneşin doğmasına en yakın andır. Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar, her gecenin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır. Ümitsiz durumlar yoktur, ümitsiz insanlar vardır. 9 kez yanıp, yıkılıp yeniden kurulan Troia gibi, küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka gibi; gelecek için, gençlerimiz için, doğmamış çocuklar için her zorluğu aşıp, barış, kardeşlik ve özgürlükle örülmüş yeni bir yaşam kuracağı Troia`dan kaçarken, elinde küçük oğlu ve sırtında yaşlı babasını taşıyarak Avrupa medeniyetini kuran kahraman Aeneas gibi, bizler de tarihimizi sırtımızda, geleceğimizi elimizde tutarak özgürlük ve barışla yürüyeceğiz. Akılla, bilimle ve sanatla güzel günlere erişeceğiz. Bunu görüyoruz! Çok yakın! Bunu tüm benliğimizde hissediyoruz" dedi.
Ödüller takdim edildi
Başkan Gökhan konuşmasının ardında 59. Uluslararası Troia Festivali için düzenlenen afiş yarışmasında birincilik ödülünü alan Elif Berfu Genç ve yarışmada mansiyon ödüllerine layık görülen Şeyma Altın ve Seyit Harun Ergün`e ödüllerini takdim etti. Gökhan ardından bu yıl Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülünü alan Çanakkale- Tübingen Troia Vakfı adına ödülü Vakıf Başkanı Enver Sadık Yılmaz`a verdi. Troia Antik Kenti`nde düzenlenen resmi açılış töreni, ödül töreninin ardından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Devlet Konservatuarı sanatçılarından oluşan Çanakkale Quartete`nin sahnelediği müzik dinletisi ile sona erdi.
(Damla Yeltekin)
Paylaş