Başkan Gökhan konuşmasında yönetim felsefesinin temellerine ilişkin önemli mesajlar verdi.
Öncelikle kaynakların doğru kullanımının siyasal bir duruşun yansıması olduğunu belirten Gökhan, sosyal demokrat halkçı belediyecilik ilkeleriyle halktan yana çözümler üretmenin altını çizdi.
Bu kapsamda AKP adayı siyasal nitelik itibarıyla ;vaatleriyle boşa düşen bir algıya dönüştü.
Özelleştirme adı altında yapılan peşkeşlere karşı, Çanakkale Belediyesinin bire bir uygulamaları çok şeyi anlatıyordu.
Bir yanda tekel şarap kanyak fabrikasını yok pahasına özeleştiren bir siyasal irade karşısında, aynı fabrikanın 12 bin metrekaresini Çanakkale halkına kazandıran bir yerel yönetim anlayışı
Buradan hareket ile temel felsefe olarak farklı duruşun, hizmetlere nasıl yansıyacağını görmek hiç de zor değil.
Yine Çanakkale halkına kazandırılan Altın Yıllar Yaşam Merkezi , spor salonu, yüzme havuzu gibi kazanımlarında devletin satışa çıkardığı arazilerin satın alınarak gerçekleştirildiğini anlatan Gökhan bu konuya ilişkin duruşunun hangi boyuta olduğunu net olarak ortaya koyuyordu.
Gökhan’ın kamu menfaatlerini öncelikli ele alan yaklaşımı; 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında ortaya çıkan gerçekler bağlamında çok daha değerli hale geldi.
AKP adayının siyasal duruşunu belirleyecek olan bu siyasal hattın kirliliği üzerinden Gökhan’ın değerlendirmeleri; kendisine duyulan güveni pekiştiren bir gerçeklik olarak açılışa damgasını vurdu.
Vatandaşların temel argümanı da bu gerçeklik üzerinden şekillenecek bundan böyle.
Gökhan’ın demokrasi ve özgürlük konusundaki yaklaşımı yerel yönetim anlayışının diğer bir önemli ilkesel gerçeğini ortaya koyuyordu.
Kent insanının özgürce yaşaması,bu değerlerin korunması, konusundaki samimiyeti özellikle gezi mücadelesi üzerinden yapmış olduğu değerlendirmeler ile pekişti.
Gezi mücadelesinde polisin destek yazdığını belirten bir anlayış ile Gökhan’ın yaklaşımı arasındaki fark özgürlük ve demokrasi tercihi açısından önemli bir kriter olacaktır.
Kendileri olmak isteyen, yaşam değerlerine yapılan müdahaleyi kabul etmeyen yüz binlerce insana uygulanan baskı ve şiddet sonrasında 7 kişinin yaşamını yitirmesi ve onların anısına Gökhan’ın saygısı özgürlükler konusundaki ayırt edici bir yaklaşımdır.
Bir yanda yok faiz lobisiydi, şimdilerde paralel devlet komplosuydu gibi bir anlayışa sahip olanların Çanakkale’nin özgürlük havasına vereceği bir şeyin olmadığını Gökhan net bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda yönetim anlayışının temel mantığını da ortaya koymuş oldu.
Günlük devam eden ,süreklilik arz eden işlere ve hizmetlere ilişkin geçmişin deneyimleri ve gerçekleşmeler ortada iken, spekülasyondan öte gitmeyen eleştiriler karşısında AKP adayının acemiliğini, kenti tanımadığını ortaya koyan Gökhan,AKP adayının söylediği bir çok şeyi hali hazırda yaptıklarını ifade ederek böylesi çalışmalar üzerinden propaganda yapmak gibi bir ilkellik içinde olmayacaklarını belirterek bir yandan da rakiplerine ahlak dersi veriyordu.
Böylesi konuların “birlikte yönetim” ilkeleriyle çözümü, karar süreçlerine katılımın esas yaklaşım olduğunun altını çizen Gökhan, bence çok önemli bir gerçeği ortaya koymaktaydı.
Yerel yöneticiler halkın karşısına ‘projem şudur, budur’ diye çıkacaklarına, ben ‘projelerimi halkla birlikte şu şekilde üreteceğim bunun için mekanizmalarım şunlar olacak’ yaklaşımını esas olmalıdır.
Katılımcı yönetim anlayışının temeli budur,bunun özü de siyasal yaklaşım sorunudur.
Belediyecilik faaliyeti sadece hizmet olarak ele alınamaz.
Kentliyi yönetime katıp, birlikte yönetim mekanizmalarını yaratmaktır aynı zamanda belediyecilik.
“Çok laf yalansız olmaz” misali Çanakkale Belediyesinin her türlü uygulamasını bilip bilmeden, araştırmadan eleştirmek mantığıyla bu yarışın içinde olanlara Gökhan’ın 30 Mart sabahı yapacağı jesti de çok beğendim doğrusu.
Ankara yolcularını uğurlama töreni bence çok iyi olur…