Gökhan işçileri savundu

Konaklama sektöründe çalışma koşullarının iyileştirilmesinin konuşulduğu toplantıya çalışanlardan çok işverenler katıldı. Patronlar sektördeki çalışma koşullarını görüşürken turizm sektörünün emekçileri işinin başındaydı. Toplantıya Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın değerlendirmeleri damgasını vurdu.

577
Önemli bir toplantıda çalışanların olmamasını eleştiren Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Turizm sektörünü fabrika olarak göremeyiz. Burada hizmetin ne zaman ne şekilde hangi şartlarda talep edileceğini kestirmek mümkün değil. Bir işçinin oturuyor olduğunu varsaymakla bir yere varamayız. O zaman işçiye ‘oturma metre’ takmak lazım. Ne kadar oturdu, ne kadar çalıştı. Ona göre ücretlendirmeyi yapmak lazım. İşçilerin sosyal hakları ve iş güvenliği hakları önemli. İşçilerin haklarından ya da onları çalışmıyor diyerek ya da fazla mesailerini vermeyerek iş güvenliğini vermeyerek maliyetleri azaltmak bence uygun değildir. Bunun tam tersine daha çok istihdam sağlamak için çaba göstermeliyiz” dedi.
 
 
Patronlar sektördeki çalışma koşullarını görüşürken turizm sektörünün emekçileri işinin başındaydı.Toplantıya Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın değerlendirmeleri damgasını vurdu.  Belediye Başkanı Ülgür Gökhan toplantıda çalışanların olmamasını eleştirerek; “Turizm sektörünü fabrika olarak göremeyiz. Burada hizmetin ne zaman ne şekilde hangi şartlarda talep edileceğini kestirmek mümkün değil. Bir işçinin oturuyor olduğunu varsaymakla bir yere varamayız. O zaman işçiye ‘oturma metre’ takmak lazım. Ne kadar oturdu, ne kadar çalıştı. Ona göre ücretlendirmeyi yapmak lazım. İşçilerin sosyal hakları iş güvenliği hakları önemli. İşçilerin haklarından ya da onları çalışmıyor diyerek ya da fazla mesailerini vermeyerek iş güvenliğini vermeyerek maliyetleri azaltmak bence uygun değildir. Bunun tam tersine daha çok istihdam sağlamak için çaba göstermeliyiz” dedi.
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen, “Konaklama Sektöründe Çalışma Koşullarının İyileştirilmesine ve Sosyal Tarafların Bilinçlendirilmesine Yönelik Bilgilendirme Toplantısı” Akol Otel’de yapıldı. Toplantıya Vali Güngör Azim Tuna, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Bursa Grup Başkanı Yaşar Ata, ÇTSO Başkan Yardımcısı Kemal Karakaş, Çanakkale Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Hakkı Alacaoğlu, Çanakkale Turistik Otelciler Derneği Başkanı Ali Akol, bakanlık müfettişleri, turizm sektörünün yöneticileri katıldı.
 
Toplantıda konuşma yapan ÇATOD Başkanı Ali Akol, fabrika işçisi ile turizm sektöründe çalışanın farklı olduğunu ifade ederek; “Fabrikada bir makinenin başına geçer ve mola saatiniz gelene kadar bu makine başında, mesainizi geçirirsiniz, fakat otelcilikte önünüzde bir makine yoktur, insan vardır. Örneğin kat hizmetleri kişinin odasını temizler ve başka kirli oda olmadığı için belki genel mekanlarda tekrar bir temizlik yapar ve çıkış saatinin gelmesini, sadece oturarak bekler. Bizler, yorgun yüzlü, tatil yapmayan, dinlenememiş bir elemanın iyi hizmet veremeyeceği kanaatindeyiz, ancak aynı zamanda hem iznini yaptırıp hem de iş yokluğunda sadece oturarak mesai saati doldurmaya karşı da elbet biraz daha anlayış talep ediyoruz ki bu da sektör ile ilgili alınan kararların biraz daha esnetilmesi, diğer sektörlerden daha farklı bir kategoride değerlendirilmesi ile olabilecektir” dedi.
 
 
“Esas amacımız önlemektir”
Çalışma hayatında taraflar arasındaki uyuşmazlıkların önlenmesinde; işçi ve işverenlerin bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi ve eğitiminin büyük bir önem arz ettiğini ifade eden İş teftiş Bursa Grup Başkanı Yaşar Ata ; ”Önlemenin bedel ödemekten daha insani ve daha ekonomik olduğunu düşünmekteyiz. İş denetiminin esas amacı "cezalandırmak" değil "önlemek" tir” dedi.
 
Ata şunları söyledi; “Bu "pro-aktif denetim modeli" ile cezalandırıcı denetim sistemi yerine, insan ve risk odaklı, eğitici, bilgilendirici, yol gösterici bir denetim modeli benimsenmiş, sosyal taraflarla olan diyalogun geliştirilmesi ve tarafların denetim sistemi içinde aktif rol almaları amaçlanmıştır. İş Müfettişlerinin "önleyici denetim" hedefini en iyi şekilde gerçekleştirebilmesi için işçi ve işverenlerin birlikte hareket etmesine ihtiyaç 2012-Şubat ayından itibaren müfettiş arkadaşlarımız tarafından sahaya çıkılarak teftişlere başlanmış, programlı teftişlerin bir parçası olan eğitim çalışmaları kapsamında işçilere işyerlerinde eğitim verilmiş, 19 Haziran 2012 tarihinde yani bugün de siz değerli işveren ve işveren yetkililerine, teftişlerde tespit edilen ve müfettişlerimiz tarafından bilinçlendirme yapılması uygun görülen konularda bir eğitim faaliyeti yapılması planlanmıştır. Eğitim çalışmaları sonrasında ise müfettişler tarafından; ilk teftişlerde tespit edilen ve tamamlanması için süre verilen mevzuata aykırı hususların kontrolü yapılacak ve belirtilen noksanları tamamlamamakta ısrar eden, haksız rekabete sebep olan işverenler hakkında yasal işlem yapılacaktır.”
 
 
“Turizm farklı olarak değerlendirilmeli”
Turizm sektöründe biraz daha esneyen bir SGK uygulaması olması gerektiğini ifade eden ÇATDO Başkanı Ali Akol; “İşletme sahipleri de, sahip oldukları binaların sadece vergiden, primden, ödemelerden yana olmadığını, aynı zamanda pastanın beraberce hazırlanıp sunulmasından keyif almanın mümkün olduğunu hissedebilsin ki otelini satmak ya da devretmek yoluna gitmesin” dedi. Yetişmiş eleman gücü bulunamamasının işverenlerin en büyük sorunu olduğunu bildiren Akol; “Alınan her bir eleman, işe alındığı otelin prensipleri dahilinde sıfırdan yetiştirilmeye çalışılmakta, eski ve yanlış bilgilerinden arındırılmakta, bununla beraber var ise işletmeye katabileceği bilgileri de, kendisinden alınmaktadır. Ancak; maalesef yeterli iş gücü turizm sektöründe yoktur. Dolayısı ile bazı yoğun günlerde , mesai süreleri uzamakta, normal mesai saatine artı olarak eklenen bu çalışma saatleri de, çalışanlarımıza ödenmektedir. Aynı şekilde ilimizin kış turizminde yoğun olamaması nedeni ile, kış aylarında düşülen boşluk, genelde şehir merkezi dışındaki otellerimizde, mecburen eleman azaltımına gidilmesine neden olmakta ve kimi otellerimizde sezonluk personel bulundurulmaktadır. Turizm sektöründe 24 saat hizmet verilmektedir, fakat kabul edilmesi gereken bir gerçek vardır ki; 7,5 saat sınırlaması ile bir elemanın çalıştırılma hakkının, biz otelcileri zorladığı da kesindir. Sonuçta hiçbir elemanımız diyemez ki; "ben 7,5 saat hiç oturmadan çalışıyorum", yasal yemek ve çay molaları haricinde, iş gücünün hiçbir şekilde kullanılmadığı sürelerde mevcuttur. Her otel kapasitesi oranında iş yapmakta ,ancak hiçbir zaman bir fabrika vardiyası gibi de görülmemelidir. Fabrikada bir makinenin başına geçer ve mola saatiniz gelene kadar bu makine başında, mesainizi geçirirsiniz, fakat otelcilikte önünüzde bir makine yoktur, insan vardır. Örneğin kat hizmetleri kişinin odasını temizler ve başka kirli oda olmadığı için belki genel mekanlarda tekrar bir temizlik yapar ve çıkış saatinin gelmesini, sadece oturarak bekler. Özetle turizm ne zaman homojen bir dağılım gösterir ve yaz kış tüm otellerimiz, eş doluluk ve tüm departmanlarının kullanımı ile hayat bulursa ancak o zaman, hem çalışan hak ederek ücretini alır, hem de otel sahibi ya da işletmecisi, kazandığını paylaştığının bilincine varabilir. Bizler, yorgun yüzlü, tatil yapmayan , dinlenememiş bir elemanın iyi hizmet veremeyeceği kanaatindeyiz, ancak aynı zamanda hem iznini yaptırıp hem de iş yokluğunda sadece oturarak mesai saati doldurmaya karşı da elbet biraz daha anlayış talep ediyoruz ki bu da sektör ile ilgili alınan kararların biraz daha esnetilmesi, diğer sektörlerden daha farklı bir kategoride değerlendirilmesi ile olabilecektir” dedi.
 
 
“A’dan Z’ye değişim olacak”
Yeni Türk Ticaret kanunu ile Türkiye`deki işleyişin A`dan Z`ye değişeceğini ifade eden SMMMO Başkanı Hakkı Alacaoğlu; “Artık şirketler uluslararası standartlarda şeffaflık ve kurumsal yönetime kavuşacak, Güçlü sermaye yapısına kavuşacak, Daha hızlı kararlar alacak ve daha güvenli ticaret yapacaktır. Ulusal göstergelerimizin güvenirliği artacak, yabancı sermaye daha güvenle gelecek, Türkiye’yi küresel dünya ile daha da yakınlaştıracaktır” dedi.
 
Ticaret kanunun uygulamaya girmesi ile şirketlerin teknolojik imkanları kullanarak zaman ve gider tasarrufu sağlayacağını ifade eden Alacaoğlu; “Şirket kuruluşlarının, ticaret sicil kayıtlarının elektronik ortamda yapılabilecek olması, her yerden ulaşılabilecek olması, şirket genel kurulları, toplantıları elektronik ortamlarda yapılabilecek olması çok önemli yeniliklerdir. Elektronik altyapıyı yoğun olarak kullanan sınırlı ülkelerden biriyiz ve bu bilgilerin tamamına yakınını giren meslek grubuyuz. Yeni Türk Ticaret kanununda 55 maddelik bir yasa ile 102 maddesi değiştirilecek adli para cezası idariye dönüştürülecek, cezalar hafifletilecek, biraz daha esneklik tanınacak, şirket gibi şirketler kalacak, şirket gibi davranmayanlar tasfiye edilecek, Ticari hayatlarına şahıs işletmeleri olarak devam edecekler, 6322 sayılı kanunla iki yıl içinde iş hacmi düşük olanlara basit usule geçiş imkanı getirmektedir. Mantık olarak uluslararası standartlarda mali tablo, vergi için değil bilgi için mali tablo düzenlenmesidir. Tüm bu gelişmeler denetimin önemini artırmış ve yeni yeni denetim uygulamaları hayata geçirilmiş ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Artık denetimler internet ortamında yapılmakta ve bu denetimler sonucunda yapılan tespitlere ağır cezalar kesilmektedir” dedi.
 
 
“Kurvaziyer turizmini canlandırmalıyız”
Çanakkale TSO olarak turizm sektörüne katkı sunma çabasında olduklarını ifade eden ÇTSO Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı Kemal Karakaş; “ Çanakkale`de doğan her gencimizin, Çanakkale`de doymaya hakkı vardır. Bunu sağlamak için kentimiz turizm hareketinin belli günler ve kısa bir sezona bağlanmış prangalarının çözülmesi, gerek konaklama, gerek günü birlik turizm hareketlerinin ve sektörde çeşitliliğin artmasını sağlama zorunluluğumuz var. Bunlar nedir derseniz, sağlık, termal, şarap, kültür, kongre, yat, kurvaziyer gibi farklı ve birbirini geliştiren destinasyon kanallarını açmamız, gereken altyapıyı ve üstyapıyı oluşturarak Çanakkale Turizmini nitelik ve nicelik olarak geliştirmemiz gerekiyor” dedi.
 
Karakaş şunları söyledi; “Çanakkale turizmine, Yat turizmini, Kurvaziyer turizmini, Kongre turizmini katarak hem kentimize gelen turist sayısını, hem de kente sunacağı katkıyı geliştirmeyi hedefliyoruz. Bunları yaparken kentimizde alışveriş ve cazibe noktaları oluşturmak için Çarşı projesini gerçekleştirmek istiyoruz. Çanakkale`de 12 ay turizme ihtiyacımız var. Bunu sağlamak içinde turizm hareketlerinde çeşitliliği sağlamamız ve en çokta kurvaziyer turizmini zaman kaybetmeden Çanakkale`ye kazandırmamız gerektiği düşüncesindeyim. Bunu sağlamak; beklemek yerine her kurumun üzerine düşen projeyi zaman kaybetmeksizin yapmasıyla mümkün olacaktır. Birçok Ege kenti, hatta Anadolu kenti bu konuda göz kamaştıran başarılara tanıktır. Çanakkale turizm konusunda sahip olduğu büyük potansiyeli gerçeğe çevirmek için artık kararlı.Bu kente gelen her turist, talep ettiği hizmete göre sektörün gelişimine vesile olacaktır.Bu kent aynı gün içinde farklı destinasyonlarda binlerce turiste ev sahipliği yapmalıdır. Bunu sağladığımızda; kentimizde gerek konaklama tesisleri, gerekse hizmet sektörü çalışanları kentin en çok aranan, gelişimine en çok yatırım yapılan unsurları olacaktır.”
 
 
“Teşviklerden yeterli pay alamıyoruz” 
Konuşmasına toplantının Konaklama Sektöründe Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi olduğunu hatırlatarak başlayan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Benim görebildiğim kadarıyla çalışanlardan kimse yok. Halbuki bu toplantı sektöründe çalışma koşullarının iyileştirilmesi toplantısı, Çanakkale turizm kenti olsun diye söylüyoruz,  bununla ilgili çaba gösteriyoruz. Burada Çanakkale’nin gelişme planında bu sektörde yatırımlar olsun istiyoruz. Bunları teşvik ediyor ön ayak oluyoruz. Fakat bunun geldiği noktada istihdam sorunu var. Çünkü bu hizmet sektörü. Burada bir fabrika olarak göremeyiz. Burada hizmetin ne zaman ne şekilde hangi şartlarda talep edileceğini kestirmek mümkün değil. Bir işçinin oturuyor olduğunu varsaymakla bir yere varamayız. O zaman  işçiye oturma metre takmak lazım. Ne kadar oturdu, ne kadar çalıştı. Ona göre ücretlendirmeyi yapmak lazım” dedi.
 
Çanakkale’nin teşviklerden yeteri kadar yaralanamadığını bildiren başkan Gökhan şunları söyledi; “Maalesef son teşvikte de sadece adalarımız teşviklerden altıncı bölge olarak yararlanıyor. Halbuki Çanakkale’nin gelişmeye ihtiyacı var. Çanakkale her konuda gelişmeye çaba gösteren bir il. Özellikle turizm konusunda da gelişmeye çaba gösteriyor. Turizm sektörünün işverenlerini de maliyetlerini önemli bir bölümünü oluşturan çalışanlarının getirdiği yüklerin bir kısmının karşılanması gerekir devlet tarafından. Sayın Akol, Otelcilik sektöründe iş gücü bulmakta zorlandıklarını ifade etti. Haklıdır. Maliyetler arttığı için daha düşük ücretle işçi çalıştırmak zorunda. Fazla mesaileri yeteri kadar ödenememez durumunda. Potansiyel yeteri kadar gelişmediği için teşviğe ihtiyaç var. İşçilerin sosyal hakları iş güvenliği hakları önemli. Bunlar elbette müfettişler tarafından denetlenecektir. Ama aynı zamanda burada işverenlerinde maliyetlerini azaltıcı bir takım tedbirler hükümet tarafından alınmalıdır. Yoksa işçilerin haklarından ya da onları çalışmıyor diyerek ya da fazla mesailerini vermeyerek iş güvenliğini vermeyerek maliyetleri azaltmak bence uygun değildir. Bunun tam tersine daha çok istihdam sağlamak için çaba göstermeliyiz.”
 
 
“Turizm ekonominin göz bebeğidir”
Vali Güngör Azim Tuna da, iş güvenliği, iş barışı, sosyal hakların çok büyük önem arz ettiğini ifade ederek; “Ekonomik istikrarın  korunması ve dengeli gelir dağılımının sağlanması hükümetlerin en önemli hedefleri haline geldi” dedi.
 
Türkiye’nin ihracatının yarısını yapmış olduğu AB ülkelerinin ağır ve derin krizinin çok farklı dersler ortaya çıkardığını bildiren Vali Tuna şunları söyledi; “ Bir yanda işçi ücretlerinin ve sosyal hakların iyileştirilmesi planlanırken, Çin’le baş edemeyen AB ülkelerinden başta İspanya, Yunanistan ve İtalya’da ise işsizlik rakamları çok yüksek seviyelere ulaştılar. Bu yıl Yunanistan ve İspanyada işsizlik % 25’lere doğru yaklaşırken İtalya’da ilk defa % 10’ları geçen bir işsizlik oranı görülmeye başlandı. Bu nedenle bir taraftan Dünya turizm piyasalarına uygun fiyatlarla rekabet edebilmek ve kalifiye işgücünü elinde tutabilmek, yine turizme bağlı olarak çalışan ulaşım, taşımacılık, restoran ve tedarik piyasalarına da dengeli destekler vermek ve hassas ayar yapmak gerekiyor. Bu krizlerin en önemli yansımalarından biri de  Avrupa’da bir çok havayolu taşımacılığı firmasının iflasını talep etmesidir. Bir çok hava yolu firması da büyük sayılarda işçi çıkarmaya başladı. Ekonomik yapısında, istihdam politikalarında hem beyaz yakalılara hem de mavi yakalılara daha fazla ağırlık vermeye başlayan Türkiye son yıllarda özellikle sanayinin ihtiyacı olan ara insan gücü, usta ve teknik eleman yetiştirmeye daha çok önem vermeye başladı. Artan ihracatımız, büyüyen sanayimiz, ileri teknoloji gerektiren üretimlerimiz, yüksek katma değer üreten sektörlerimiz  bizlere  istihdam politikalarımızda yeni politikaları ve yeni teşvikleri gerekli hale getirdi. Turizm sektörü de bu anlamda hem yüksek katma değer üretmesi, hem işsizliğe büyük oranda çözümler üretmesi, hem de yüksek miktarda döviz girdisi sağlayarak cari açığımızın kapanmasına olumlu katkı sağlaması nedeniyle ekonomimizin gözbebeğidir. Özellikle bir alt sektör olarak konaklama ve ağırlama sektörleri turizmin ana sektörüdür. Lokomotifidir. Dinamosudur. İlimizin en büyük en önemli gelir ve istihdam kapısıdır.”
Paylaş