CHP ‘de rüzgar yelkenleri şişirmişken AKP cephesinde işler pek parlak gözükmüyor.
Bunun çeşitli nedenleri var.
Öncelikle sürecin başından itibaren AKP cephesi günü kurtarma politikasıyla hareket etti.
Milletvekili Mehmet Daniş’ın adaylığı bile böylesi bir havanın sonucuydu.
Daniş dışında arayış içersinde olan AKP, Ülgür Gökhan karşısında güçlü bir aday çıkaramayınca, 3 dönemdir milletvekilliği yapmış Mehmet Daniş’ı zorunlu olarak aday yaparak imaj açısından durumu kurtarma yolunu seçti.
Daniş, merkezi siyaset yapmanın deneyimlerini yerelleştirme konusunda milletvekilliği döneminde sürdürdüğü negatifliğini, aday olunca da aynen sürdürünce; heyecan yaratamadı.
Yanlış bir zemin ve taktik üzerinden propagandasını biçimlendirdi.
Birazda AKP hükümetinin son zamanlarda yaşadığı sorunlar böyle olmasına neden olmuştu.
Son günlerdeki toplumsal algının düzeyi, partisinin iktidar olmasının üstünlüklerini yerel propaganda açısından bir avantaja dönüştürme konusunda elini kolunu bağlıyordu.
Bu arada kentte çeşitli düzeylerde ortaya çıkan tepkiler, AKP’nin motivasyonunu ciddi bir şekilde etkilemeye başlamıştı.
Deve güreşlerindeki tepkiyle başlayan, esnaf ziyaretlerinde gördüğü tepki ve protestolara son olarak Pir Sultan Abdal Derneğindeki tepkiler eklenince ortaya çıkan tablonun görüntüsü çok parlak değildi
Yine AKP teşkilatlarının muhtelif çalışmaları da kentte çeşitli protestolar ile karşılaşıyor, bu durum halk desteği konusunda beklentileri boşa çıkarıyordu.
Yerel yönetim kavramı çok farklı bir algı dünyasını kendi içinde barındırır.
Özellikle uzun yıllardır yerel yönetimde olan CHP’nin bu temelde önemli avantajları var.
Yerel yönetim, yerelleşme üzerinden attığı adımlar üzerinden bir şekilde kent insanına dokunur.
Böylesi bir durumda yerel yönetime muhalefet edebilmek farklı bir şeydir.
Hele birde siyasal konum itibarıyla mevcut siyasal düzenin bir parçasıysanız; Daniş’ın yaptığı gibi temeli olmayan bazı eleştirilerle kentliyi etkileme şansınız söz konusu olmaz.
Çok açık ve net bir şekilde şunu söyleyebilirim;bugün Ülgür Gökhan’ın performansını olumsuz etkileyebilecek propagandanın tek adresi vardır.
Bu da mevcut düzen ile bağlarını koparmış, alternatif bir düzen kodları ile halkın karşısına çıkacak sosyalist ideolojidir.
Tamda bu noktada bir değerlendirme yaptığımızda Ülgür Gökhan’ın sosyal demokrat ideolojinin temellerine ilişkin vurgusunun yoğunluğu kendisine ayrıca bir değer katmaktadır.
Bunların başında özgürlük vurgusu gelmektedir ki ; her geçen gün bu alanda geriye doğru yol aldığımız, gericiliğin kazanımlarının geliştirilmeye çalışıldığı bir dönemde oldukça önemlidir.
AKP iktidarın uygulamalarının arka planında bugüne kadar vatandaşların yaşam tarzına müdahale hep olmuştur.
Hükümet, bu konuda ‘bizim kimsenin yaşam tarzı ile sorunumuz yok’ dese de bu sadece bir ajitasyondur, gerçek; yaşamsal değerlerin dini referanslar üzeriden şekillendirilmek istendiği bir toplumsal sistemin kurgulanması üzerinedir.
12 yıllık yönetimleri sürecinde bir çok konuda buna ilişkin düzenlemeler yapılmış, toplumun tepki verdiği noktada geri çekilerek yeni taktiklerle ile süreç ilerletilmeye çalışılmıştır.
Bu arada bu konuda çeşitli düzenlemelerin yapıldığını da unutmamak gerekir.
Dindar nesil yetiştirmek böyle bir şeydir zaten, 4+4+4 eğitim tartışmalarını, kızlı erkekli eğitim ve evler tartışmalarını alkol yasakları konusundaki düzenlemeleri, şöyle bir düşünün.
Özelikle son günlerde yaşanılan olumsuzlukları örtbas etmek adına devreye sokulmaya çalışılan, başta internette sansür olmak üzere yargıya yapılacak müdahalelerle yaratılmak istenen dikensiz gül bahçesi çabaları önümüzde özgürlükler alanında önemli sıkıntıların yaşanabileceğinin göstergesidir.
Böylesi koşullarda özgürlüklere sahip çıkmak konusundaki bir yaklaşım değerli bir yaklaşımdır.
Ülgür Gökhan’ı bu temelde eleştiren, sözde Çanakkale’nin özgür olduğunu, özgürlük propagandası yapılacağına, park sorununa yol, kanalizasyon sorununa bakılması gerektiğini belirten bazıları, tam da bu konudaki tehlikenin karartılması operasyonuna can simidi olmaktadırlar.
Su sorunu, park sorunu, kanalizasyon sorunu bunlar zaten bir yerel yönetimin olmazsa olmaz olarak gündeminde olan konulardır.
İşte AKP’nin kavrayamadığı konu budur.
Bu konularda her zaman bazı eleştiriler yapılabilir, devam eden yaşam bazı ihtiyaçları gündeme getirebilir, bazı aksaklıklar yaşanabilir.
Dolayısıyla bu kulvardan yapılan eleştiriler gelişen koşullara bağlı olarak her geçen gün farklı bir anlam taşıyacaktır.
Zaten bu alanlarda yerel yönetim muhakkak bir şeyler yapmıştır, yapacaktır.
Esas olan, kent insanlarının özgürce yaşabileceği kendilerini ifade edebileceği kendileri olabileceği, iradelerine müdahale edilmediği, özgürlük ve haklar konusundaki konumudur.
Gökhan’ın özgürlük vurgusundan fena halde rahatsız olmuş olanlar, vurgunun geçersizliğine hükmeden öyle gerekçeler sunmaktadırlar ki; yaşadıklarımız bu eleştirilerin ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koymaktadır.
Daha dün internette sansüre hayır diyenler yine sokak ortasında gazlandı ve şiddete uğradı.
Tıpkı gezi mücadelesinde olduğu gibi.
Hal böyle iken nasıl olurda özgürlük vurgusuna önem veren Ülgür Gökhan’ın bu yaklaşımını değersizleştirmeye çalışabilirsiniz?
Özelikle sözde bir gazetecinin böylesi bir yaklaşımı için kendisine söylenebilecek tek bir şey vardır.
Daha 1 ay önce bu kentte bir gazeteci arkadaşımız saldırıya uğradı, failleri hala bulunamadı
Onun mantığı ile özgürlük; park sorunu, içme suyu sorunu, kanalizasyon sorunu gibi hizmetler üzerinden tercihte bulunmak ise, gazeteci arkadaşımıza yapılan saldırıyı nasıl açıklayacağız ?
Ülgür Gökhan’ın özgürlük vurgusu son derece yerindedir ve yerel yönetimler kentlerin demokrasi ve özgürlüklerine yapacağı katkı boyutunda değer kazanırlar.
Ülgür Gökhan’da böyle yapmaktadır ve Çanakkale halkının takdirini almaktadır.
Bunu karalamaya çalışmak özgürlüklerden rahatsız olan karanlık güçlerle aynı kulvarda olmak demektir.
İşte bu bakımdan yerel yönetim seçimleri aynı zamanda demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.
12 yıllık iktidarları döneminde halklara eziyet yapan, her türlü şiddet ve baskıyı reva gören bu hükümet ile hesaplaşmanın bir aracı olacaktır, yerel seçimler.
Bunu kimse engelleyemez…
Özgürlükleri tartıştığımız şu günlerde ekmeğe yapılan zamlarda çok anlamlı oldu.
Dar gelirli vatandaşlarımızın boğazlarından bir lokma daha çalındı.
Boşuna bağırmıyor vatandaş; “hırsız var” diye
“İş ekmek yoksa, barış da yok” bunu da unutmayalım.