Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının katıldığı yürüyüşün ardından yaptığı açıklamasında; “Doğal ve kültürel zenginlikleri ile hem tarım hem de turizm alanında son yıllarda önemli mesafeler kat eden Türkiye’nin organik adası Gökçeada, altın madeni tehdidi altında. Merih Madencilik Şirketi A.Ş tarafından, alınan ruhsata istinaden Gökçeada’da altın ve gümüş madeni aramak için yapılan başvuru neticesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çanakkale il Müdürlüğü tarafından yapılan duyuru ile Yuvalı mevkisindeki maden arama başvurusunun kabul edildiği ve ÇED sürecinin başlatıldığı belirtilmiştir. Bu konu, gerek adamızın doğal kaynakları, gerek turizmi ve en önemlisi de ada halkının sağlığı açısından telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracaktır. Gökçeada, Türkiye`nin en büyük adası olmasının yanı sıra, tatlı su kaynakları dünya üzerinde kendisine yetebilen 4 adadan biri olma özelliğini taşır. Adamız, bakir doğasında göz alabildiğince uzanan kumsalları, pırıl pırıl denizi, yeşille maviyi birleştiren kendine has dokusu ile geçmişle bugünün birlikte yaşandığı harika bir doğa güzelliğidir. 2011 yılında almış olduğu Cittaslow (sakin şehir) unvanı ile dünyanın ilk ve tek sakin adası seçilmiştir. Turizmin, organik tarımın, serbest dolaşma sistemiyle yapılan hayvancılığın ve balıkçılığın bir arada yapılabildiği çok özel coğrafyalardan biridir. Maden arama süreciyle ilgili gelişen bu son durum, bizleri derin bir hayal kırıklığı ve endişeye sevk etmiştir” dedi.
Gökçeada’nın “organik tarım adası” ilan edilmesi beklenirken!
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ‘2017 yılı ikinci Altı Aylık Eylem Planı’ kapsamında; Gökçeada ve Bozcaada`nın ‘Organik Tarım Adası’ ilan edilmesi çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan Çetin, “Adamızda hali hazırda devam eden organik tarımın yaygınlaştırılarak adanın organik tarım bölgesi ilan edilmesinin planlandığı belirtilmiştir. Zira bu kapsamda önemli grup ve şirketlerin adamızdaki tarım yatırımları hız kazanmış, turizmle birlikte tarım ada halkının önemli geçim kaynaklarının başında gelmeye başlamıştır. Türk ekonomisinin her geçen gün tarım ve hayvancılığa ne kadar hayati önemde ihtiyacının görüldüğü şu günlerde Gökçeada’da maden arama faaliyetine yol vermek tam anlamıyla çarpıklık, aymazlık hatta ekonomik bir cinayettir” dedi.
Sondaj çalışmaları bile yer altı sularını etkiledi
Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, “Gökçeada`mızda yapılması olası bir maden arama faaliyetinin çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri telafi edilemez düzeyde olacaktır. Daha önceki yıllarda tetkik için yapılan sondaj çalışmaları dahi yer altı su kaynaklarımızın yönünü değiştirmeye yetmiştir. Adamızda altın ve gümüş madeninin işletilmeye başlanması durumunda bölgenin turizm açısından önemli plajlarına ve temel Su kaynaklarına çok yakın olan güney bölgesinde sondaj çalışmaları, yapılacağı, bu faaliyetler sırasında, bu alanda ağaçların tıraşlanarak kesileceği bunun erozyon başta olmak üzere pek çok zarara yol açacağı bölgedeki doğal tepelerin kazılarak yok edileceği, bu çalışmaların yasal sınırları aşan bir hava kirliliği yaratacağı, kullanılacak kimyasal maddeler nedene ile yer altı ve yer üstü su kaynaklarının geri dönüşü olmayacak şekilde, kirleneceği emsal projelerden görülmektedir” dedi.
“Plansızlık, tutarsızlık, öngörüsüzlük”
Gökçeada Belediye Başkanı Çetin, iki bakanlık arasındaki çelişkiye de dikkat çekerek, “Proje tanıtım dosyasındaki verilere göre adanın güney kesiminde 44 noktada, toplam bin 100 metre sondaj gerçekleştirilecek. Toplam 229 bin TL’lik projenin arama aşamasında 423 ton kazı toprağı ortaya çıkacaktır, işletme ruhsatı alındığında ise çok daha fazla toprağın kazılacağı, tahmin edilebilmektedir. Gökçeada`da tarım bölgelerine, deniz kıyısına, derelere, Su Altı Milli Parkı’na, Tuz Gölü`ne yakın olan altın madeni projesi 279 kilometrekare ile sınırlı bir yüzölçümü olan adanın ekolojik yapısı üzerinde yıkıcı bir etki yaratacaktır. Bu nedenle biz tüm Gökçeada halkı olarak, Gökçeada`yı seven dostlarımız ve Gökçeada`yı korumaya gönül vermiş sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, adamızda her türlü maden faaliyetine karşı mücadele etmeye hazırız. Adamızı hep birlikte koruyacak ve madencilik faaliyetlerine asla izin vermeyeceğiz. Tüm yetkilileri bu konuda sağduyulu olmaya çağırıyor ve bu yanlıştan bir an önce dönmek için gerekenlerin yapılacağını umuyoruz. Adada söz konusu girişim için başvuran şirketi de çevre için bu geri dönülmez yola girmekten dönmeye davet ediyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gökçeada`yı ‘Organik Tarım Adası` olarak ilan etmek üzereyken Çevre ve Şehircilik Bakanlığının adada zehirli kimyasallarla altın ve gümüş aranmasına geçit vermesi tutarsızlık, plansızlık hatta telafisi imkansız akıl almaz ekonomik kayıplar doğuracak bir öngörüsüzlüktür” ifadeleri ile açıklamasını sonlandırdı.
(Eren Aşnaz - Seçkin Sağlam)