Öncelikle tarihe not düşmek adına seçimlerle birlikte oluşan iklimi bir tanımlayalım.
Öncelikle seçimler tamamıyla siyasallaştırılmış bir havada gerçekleştirildi.
Seçilen rektör ve Laçiner özelikle AKP yandaşı olma noktasında adeta yarıştı.
Tabiî ki bu arada siyasi çelişkinin esas yönünü paralel, AKP çatışması oluştururken Sedat Laçiner değişik bir taktikle rakibinin gerçek paralelci olduğu noktasında bir algı operasyonu başlattı.
Bu çabasını aynı zamanda AKP Çanakkale Milletvekili Mehmet Danış’i de hedefine koyarak sürdürdü.
Bu süreçte yönetimi döneminde yakından bildiğimiz bir takım entrikal çabalar ve yöntemler ağırlıklı olarak hayata geçirildi.
Laçiner’in rakibinin de aynı yöntemlere başvurduğunu bu arada unutmayalım. Özelikle yeni görevinde böylesi yöntemler karşısında nasıl bir tutum alacak bunu dikkatle gözleyeceğiz.
Seçim sürecindeki gelişmeler için AKP yandaşlığı boyutuyla, söylenecek tek söz “hepiniz ordaydınız” diyerek şimdi gelecekteki olayların nasıl gelişeceğine bakmamız gerekecek.
Mevcut sistem ve beslendiği zemin açısından yeni rektör ile bilimsel demokratik üniversite noktasında herhangi bir gelişme kaydedilemeyeceği gerçeğine rağmen yeni rektörü izlemeye devam edeceğiz.
Bu arada YÖK sistemi ile üniversitelerin anti demokratik işleyişine bağlı olarak seçimlerde birinci sıraya oturan Sedat Laçiner’in atamasının yapılmamasından sonra Laçiner’den bu konuda hiçbir tepki gelmedi.
Bizzat “üzerimden ağır bir yük kalktı” yaklaşımıyla bu anti demokratik sistem ile ne kadar uyumlu bir vizyona sahip olduğunu bir kez daha gösterdi.
Kendisine oy verenlerde sessizliğe büründü, bir tepki geliştirmediler.
Diğer yandan İstanbul üniversitesinde seçimlerde birinci seçilen Prof. Dr. Raşit Tükel’in atanması adına sürdürülen mücadeleye tanıklık yaptığımız şu günlerde demokratik değerlerin savunulmasının nasıl bir sorumluluk gerektirdiğini izliyoruz.
Yeni rektörün atanmasıyla birlikte doğal olarak bazı beklentilerin oluştuğunu söyleyebilirim.
Öncelikli olarak Laçiner döneminde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi, hak ihlaline uğrayan kesimlerin haklarının iade edilmesi konusunda kamuoyunun gelişmeleri takip edeceği bir gerçektir.
Tam da bu noktaya ilişkin var olan bazı iddiaları değerlendirmek gereğini zamana bırakarak gelişmeleri izlemek gerekecek.
Ancak zaman içersinde yaşanılan mağduriyetler aynen sürdürülürse ortada büyük bir tezgâhın ve komplonun olduğu şimdiden not edilmelidir.
Başından beri “hepiniz ordaydınız” yaklaşımını boşuna gündeme getirmedim,bu durumu ileriye dönük bazı uygulamalar içersinde sıkça dile getirceğiz.
Ancak bir başka gelişmenin de Çanakkale kamuoyunu beklediğini söyleyebilirim.
Bunun işaretlerini rahmetli gazeteci arkadaşımız Mustafa Sezek’in kızının Laçiner ile yapmış olduğu twitter yazışmalarında gördüm.
Laçiner, Sezek’in vefatına neden olan olay ile ilgili olarak “O meselenin sorumlularını öğrendiğinizde çok şaşıracaksınız. Engelleyenin kim olduğunu öğrendiğinizde de “ ifadeleriyle neyi kastetmektedir.
Öncelikle bunu açıklamalıdır.
Öyle anlaşılıyor ki Pandoranın kutusu açılacak; bakalım neler neler çıkacak!
Acaba bu kutunun açılmasını engellemek için kimler hangi tür çabalar gösterecek.
Demokratik bilimsel üniversite için gelinen noktada, tek değişmeyen gerçek mücadele gerçeğidir.
Bunu unutmadan gelişmeleri yakından izlemeyi sürdürelim…