Bu konu kent halkı için bilinmeyenler ile dolu muammadan başka bir anlam taşımamaktadır. Bu konudaki uzmanların özellik ile kentimiz açısından deprem riskinin altını çizmelerine rağmen kent yöneticilerinin suskunluğu anlaşılır gibi değil.
Artık şu suskunluğunuzu bozun. Yerel yönetim mi, merkezi yönetim mi kim sorumlu ise çıksın ortaya kamuoyunu bilgilendirsin. Vatandaş bu konuda önünü görmek istiyor. Kader deyip çaresizlik içinde bir felaketi beklemektense alabileceği önlemler var ise bunları yaşama geçirmek istiyor.
Kent yöneticilerine bu konuda sorumluluk düşmektedir.
Yaşadığımız evler , yarın mezarımız olmasın!...
Bu konuda yapılan onca spekülasyonun artık gündemden kalkması lazım.
Bir çok kentte bu konuda atılmış ileri adımlar olmasına rağmen Çanakkale’nin hala belirsizlikler içersinde korkuları ile yaşayan bir kent olması bize yakışmamaktadır.
Bu duygular içersinde iken 10 Ocak nedeniyle kutlama mesajı yağdı. Bir yandan mail, fax yolu ile diğer yandan telefonlarımız vasıtasıyla ulaşanlar bizleri unutmadılar. Onlara her şeyden önce teşekkür ediyorum. Fakat şu gerçeğin de bilinmesini ve ortak bir doğrumuz olduğunun bilinci ile hareket edilmesini öneriyorum.
Bu kutlamalar, aynen deprem gerçeğinde olduğu gibi sığ , özünden uzak bir yaklaşım ile sadece geçmiş olsun duygularını paylaşmaktan çok farklı değil. Bugün basın emekçilerin içersinde bulunduğu durum hepimizin malumu. Tek bir kriter bile çok şey ifade ediyor. Ülkemiz tutuklu gazeteciler sıralamasında dünya birincisi.
Bugünkü gazetemizde Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin “Kutlamıyoruz” başlıklı açıklamasında ayrıntılı olarak içinde bulunduğumuz gerçekler kamuoyu ile paylaşılmış durumda.
Hepimize düşen görev artık göstermelik işler ile ilgilenmekten ziyade işin özüne ilişkin noktalarda emek harcamamız gereğidir. Bu konuda en çok da basın çalışanlarına sorumluluk düşmektedir. Meslektaşlarımızın bu konudaki yaklaşımlarını gözden geçirmelerini öneriyorum.
Gazetecilik mesleğini paravan olarak kullanarak gazetecilik ilkelerinin dışında faaliyette bulunanlar,özellik ile yaygın medyadaki uygulamaları kendilerine örnek alarak yandaşlık ve özel çıkarlar üzerine kurdukları ilişkiler son tahlilde basın mesleğine zarar vermektedir.
Bir diğer konu da mesleğimize karşı küçük düşürücü yok sayıcı tavır ve davranışlar içersinde olanlara karşı topyekun tavır alınması gerektiğidir. Yıllardır bu konularda Çanakkale’de olumlu gelişme sağlanamadığından dolayı böylesi yöntemselliklerin getirmiş olduğu olumsuzluklar dönüp dolaşıp yine bizleri vurmaktadır. Bundan dolayı daha ilkeli duruşlar için harekete geçmeliyiz, göstermelik ve mesleğimizin gelişimini engelleyecek bütün girişimlere karşı tek vucut olmak zamanıdır. Ben gazetecilik kisvesi altında gemimi yürütürüm diyen kaptanların yolu açık olsun. Bunlarla işimiz olmaz.
Bir başka sorunumuz da haber kaynaklarımızın objektif davranmayarak manipüle etme girişimleridir.
Bunun çözümü de gazetecilerin ilkeli duruşlarından geçer. Son günlerde Çanakkale’de çeşitli çıkar gruplarının bu kapsamda geliştirdiği cıvık cıvık bazı ilişkiler de ayrı bir gerçek.
Özet ile; Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayabilmek için önümüzde çok önemli görevler vardır. Öyle göstermelik törenler, yemekler ile bu işler olmaz. Çalışan Gazeteciler Günü gazetecilerin faaliyetlerinden dolayı baskı görmedikleri, cezaevlerine atılmadıkları ekonomik koşulları itibarıyla insanca yaşayabilecek düzeye geldikleri zaman bir anlam taşıyacaktır. Bunun için de tek bir yol vardır; sorumlu gazetecilik bilinci ile var olan engellerin kaldırılması için mücadele etmek.