Gazlarınız bitmeyecek mi?

Halkını yok sayan, bu denli yoğun şiddet uygulayan bir sistem için, yapılacak tanımlamaya siz karar verin.
Siz karar verin ki; Gezi parkı direnişi nedeniyle oluşan duyarlılığın, itirazın yeni bir halkası olun.
Gezi parkı direnişinin haklı zemini, meşruluğu sonrasında gelişen aynı zamanda bir demokrasi deneyimi olarak değerli bir kazanım olan, çok çeşitli kesimlerin bir araya gelerek tartışıp, Gezi parkındaki çadırları kaldırma kararı, sembolik bir çadırda taleplerinin takipçisi olacaklarını açıklamalarına rağmen rövanşist mitingler ile halkı birbirine düşürmekten öte bir anlam taşımayan Sincan meydanından gelen mesaj bir anda tüm ülkede yeniden şiddet uygulamalarının nedeni oldu.
"Meydan boşaldı boşaldı, yoksa boşaltmasını biliriz" şeklindeki emir ile Gezi Parkı`nda başlayan saldırı sonrasında bir kez daha ancak savaş koşullarında yaşanabilecek görüntülere tanıklık ettik.
Halkına savaş açan bir siyasal irade meşruluğunu yitirmiştir.

512
Taksime gidenin "terörist" Kazlıçeşmeye gidenin "kahraman" ilan edildiği bir düşünce yapısı her şeyi en iyi şekilde göstermektedir.
 
Bu kafa, çok doğal olarak saldırılar sonrasında yaralanan insanları tedavi eden doktorları da gözaltına alır, Beşiktaş Çarşı Grubu`nu terörist de ilan eder.
 
Saldırılardan yaralanan insanların tedavisi için kurulmuş revir haline getirilmiş çeşitli alanlara gaz bombası da atar, sonuçta halka karşı her türlü zulmü yapar.
 
Dezenfermasyon için camileri propaganda aracı haline getiren bu anlayış, söz konusu halkın cenazesi olunca azgınca saldırmaktadır.
 
Halkına saldırarak onları yok sayan bu anlayış halkı birbirine düşürmek için düzenlemiş olduğu mitingleri sözde yerel seçim startı olarak yansıtmış, oysa yapılan sadece düşmanlık tohumlarının ekilmesi olmuştur.
 
Gezi parkı mücadelesini karalamaktan başka hiçbir gündemi olmayan bu rövanşist mitingler aynı zamanda halkın gelişen tepkisinden padişah özentili bazılarının da korkusunun işareti olmuştur.
 
Çadırlar yıkılmıştır, yapılan bu saldırıya karşı tüm ülkede vatandaşlar tepkilerini göstermişler, bu tepkiler şiddet ile bastırılmaya çalışılmıştır.
 
Diğer yandan büyük bir dezenformasyon ve yalan üzerine kurulan bir propaganda yürütülmektedir.
Öncelikle halka karşı uygulanan bu şiddete derhal son verilmelidir.
 
Diyalog yolları açılamalı, halkın talepleri karşısında duyarlı davranılmalıdır.
 
Bu talepler karşında şimdiye kadar izlendiği gibi padişah özlemi içinde bulunanların makul davranacağını beklemenin; iyimserlikten öte bir şey ifade etmeyeceğini de ayrıca göz önünde bulundurmak zorundayız.
 
Bunun için demokrasi ve özgürlükler adına emekçilerin üretimden gelen güçlerini kullanarak verecekleri mesajın önemi çok değerlidir, grev kararı alan tüm emek örgütlerini selamlıyorum.
 
Emek örgütlerinin bu mücadele de daha çok inisiyatif alması zorunluluğu hissedilmektedir.
 
Ayrıca Gezi Parkı mücadelesi ile ülkede yeni bir döneme imza atan başta gençler olmak üzere destek sunan, katkı veren yeni Türkiye`nin umudu olan herkes yaratıcı zekâları ile bu mücadeleye yeni bir boyut katmalıdırlar.
 
Bu tartışılmalıdır, yaratıcı mücadele biçimleri ile halkın demokrasi ve özgürlükler adına kazanımları geliştirilmelidir.
 
Kendilerine destek vermeyen herkesi düşmanlaştıran, bugüne kadar azgın şiddet uygulayarak dört kişinin ölümüne binlerce insanın yaralanmasına neden olan anlayış, yeni bir cadı avı ile kitlesel soruşturmalar ve tutuklamalarla bu süreci çok daha olumsuz bir noktaya taşıyabilir.
 
Halkın demokratik barışçı talepleri için sürdükleri protesto haklarına saygı göstermek demokrasinin gereğidir.
 
Bunun gerekleri yerine getirilmeli, gerginlik politikaları ve şiddet uygulamalarından uzak durulmalıdır.
Paylaş