Gaz bombalarının dumanları arasından gözükenler

1 Mayıs Günü İstanbul?da tam bir rezalet yaşandı.
Gaz bombaları altında demokrasi boğuldu.
Bugünlere, emekçiler kendilerine yasaklanan Taksim Meydanı?nda 37 canı yitirerek geldi.
1980 darbesi ile yasaklanan 1 Mayıs ve Taksim, emekçilerin mücadelesi sonrasında yeniden kazanılmasına rağmen bir kez daha gördük ki kapitalist sistem, emekçilerin her türlü kazanımlarından rahatsız oluyor.

648
En küçük bir fırsat bulduğunda bu kazanımları yok etmek için saldırılarını sürdürüyor.
Bu yıl da, Taksimde süren inşaatı bahane ederek, emekçiler açısından son derece anlamlı olan Taksim Meydanı?nı yasaklayarak adeta sıkıyönetim şartlarında terörize ettikleri koşullarda demokrasi adına kabul edilemeyecek saldırılarını gerçekleştirdiler.
Çanakkale?de ise yoğun bir katılım ile coşkulu bir şekilde kutlanan 1 Mayıs kutlamalarına tanıklık ettik.
Memur Sen adlı konfederasyonun ise Çanakkale kutlamaları son derece sönük geçti.
Bu yıl bu saldırılar çözüm süreci ile birlikte gündeme geldi.
Adeta sıkıyönetim ilan edildi, en temel demokratik haklar askıya alındı.
Ardından demokratik haklarına sahip çıkan emekçiler azgınca saldırıya uğradılar.
Bu tablo barış adına demokratik çözüm adına önemli kaygılar yaratmaktadır.
Zaten, kapitalist sistem demokrasi ile bir araya gelme noktasında temelde sorunu olan bir yapıdır.
1 Mayıs?ta İstanbul?da emekçilerle barışamayan, onların en temel taleplerine karşılık şiddete baskıya başvuran bir anlayış barış adına iyi işaretler vermemektedir.
Bu yıl yaşanan bu olaylar bu anlamda önemli bir mesajlar vermektedir.
Türkiye?de bundan böyle demokrasi, barış ve özgürlükler adına yaşanacak gelişmeler son derce çetin olacaktır.
1 Mayıs 2013, tarihe yeni bir başlangıç olarak geçecektir.
Siyasal iktidarın göstermelik ve popülizmden öteye gitmeyen uygulamaları atılan gaz bombalarının dumanları arasından bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Anlaşılacağı gibi ülkemizde her şey bir bedel ödemeyi gerektirmektedir.
Demokrasi ve hukukun işletilmediği adeta padişahın iki dudağı arasında olan böylesi uygulamalar karşısında; demokrasi ve barış kazanımları için alınacak çok mesafe, yenilecek çok gaz bombası, doldurulacak çok alan vardır.
Bu böyle biline.
Mevcut bu durum daha çok birlik ve dayanışma gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Sınıfın mücadelesinin içindeki Truva atları gelişen bu süreçte bir bir ortaya çıkmaktadırlar.
Onlar bu 1 Mayıs?ta olduğu gibi kendi tecrit süreçlerini kendileri zaten yaratacaklardır.
Çanakkale?ye gelip sözde ?Çanakkale ruhu? ile 1 Mayıs kutlamaya kalkanlar kendilerini teşhir etmişlerdir.
Sol görünüm altında bazı kesimler var ki; bunlar sınıfın gerçek çıkarları ile sürdürecekleri mücadeleyi milliyetçi ırkçı kriterler ile bir başka potada eriterek sınıfa ihanet etmektedirler.
Bunları işçi sınıfı elinin tersi ile itecektir.
Tüm bunların dışında emek dostlarının daha bir dayanışma içersinde olması, grupçu olmanın ötesinde bir arada mücadele hatlarını örmesi bu gelişmeler sonrasında kaçınılmazdır.
Farklı meydanlarda kendi kürsülerini yaratma tavırlarından hemen vazgeçilmeli tüm güçler omuz omuza olmalıdır.
Önümüzdeki günler bunu gerektirmektedir.
Değil mi ki, bu yıl bir inşaat bahane edilerek emekçilerin en temel hakları yok sayılarak sıkıyönetim koşullarında emekçiler saldırılara maruz kalmışsa; artık dayanışma, bir arada olma kaçınılmaz bir hal almıştır.
En küçük bir demokratik hakka bile tahammül edemeyen hükümetin bu tavrı, demokrasi ve barış güçlerini daha güçlü bir dayanışmaya zorluyor.
Kısa ve orta dönemdeki beklentiler yaşanan bu olaydan sonra farklılaşmıştır.
Halkların dayanışması ile örülecek mücadelenin dışında hiçbir alternatif barış ve demokrasi getiremez.
Bu 1 Mayıs?ta gaz bombalarının dumanları arasından gözüken budur.
Çanakkale ?de çoşku vardı.
Çanakkale?de bir araya gelen emekçiler ve emek dostları büyük bir coşku ile yoğun bir katılım sağlayarak 1 Mayıs?ı kutladılar.
Bugüne kadar kutlanan en coşkulu ve katılımı yüksek 1 Mayıs olması Çanakkale?de sevinç yarattı.
Emekçiler adeta meydanlara sığmadılar.
Emek hareketinin içindeki Truva atı rolüne soyunmuş iktidar yanlısı sendikanın Çanakkale?deki sönük 1 Mayıs kutlamaları bir anlamda emek dostlarını kamçıladı.
Bunun dışında Çanakkalelilerin 1 Mayısa göstermiş olduğu ilginin arka planını da iyi okumak gerekmektedir.
Çanakkale, hükümetin emek düşmanı uygulamalarına karşı tepki anlamında da önemli bir potansiyele ulaşmış durumdadır.
Ne yandaş sendikaların Çanakkale üzerinden planları ne de AKP hükümetinin maskeli destekçilerinin çabaları halkın tepkisini engelleyememektedir, engelleyemeyecektir.
Maskeli temsilcilerinin kimler olduğunu söylemeye gerek yok herhalde.
Her fırsatta kendileri gibi düşünmeyenleri karalamak için harekete geçen, kendi kurumlarında da soruşturmalar ile baskılayan sözde bilim adına yola çıkmış birileri var ki; her gün daha çok teşhir olmaktadırlar.
Çanakkale halkı bu nafile çaba içersinde olanlara en güzel cevabı alanlara sığmayan coşkusu ile göstermiştir.
Bu yıl Çanakkale?de 1 Mayıs kortejinin en renkli grupları; Halkın Takımı Beşiktaş Taraftar grubu ile önümüzdeki günlerde termik santralcilerin saldırısı ile yaşamsal haklarının önemli saldırılara maruz kalacağı Karabiga Çevre Platformu olarak örgütlenmiş termik santrallere hayır diyen Karabiga Halkı ve Çanakkale Barosu idi.
1 Mayıs?ın bu coşkusu önümüzdeki günlerde, Karabiga halkı ile birlikte termik santrallere karşıda tek bir yürek olarak atacaktır.
Çanakkale Barosu?nun da emekçiler ile birlikte alanlarda olması hukuk sistemimizin önemli bir parçası avukatlar üzerinden bir güven duygusu yaratmıştır.
Bu coşku hep devam etsin, büyüsün, yaşamımızın tüm alanlarına hakim olsun.
Emeğin kazanımların gerçekleşeceği, demokratik ve özgür bir ülke özlemi her geçen gün daha çok büyüyor; Çanakkale 1 Mayısı bunu gösterdi.
 
Paylaş