Yetkili kurum yaşanan bu çevre sorunu iyi bir şekilde analiz ederek, özellikle Kazdağlarındaki altın madenciliği nedeniyle yaşanabilecek riskler konusundaki bağlantısını kamuoyuna aktarmalıdır.
Bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeli, kafalardaki soru işaretlerini gidermelidir.
Çanakkale Çevre Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant bu bölgede yapmış olduğu çalışmalar sonrasında asit maden drenajının çevreye verdiği ve uzun yıllar geçmesine rağmen engellenemeyen risklerin varlığına işaret etmesi; bir kez daha maden üretimi açısından bu riskin önemi tekrar gündeme geldi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Ali Osman Karababa bakın asit maden drenajı denilen, değerli metal madenleri üretiminde doğal olarak gündeme gelen bu riski nasıl tanımlıyor ;”Madencilik endüstrisinin çevre açısından yarattığı en büyük tehlike olarak kabul edilen asit maden drenajı, pasa adı verilen içinde cevher bulunmayan veya öyle olduğu kabul edilen kayaların içindeki sülfürün, hava ve su ile temas ederek sülfürik aside dönüşmesi sonucu gerçekleşir. Yağmur sularının atık kaya veya liç yığınlarından sızması, uzun yıllar sürekli olarak devam eden asit maden drenajına neden olur. Bu sürecin kimi kaynaklara göre yüzlerce yıl devam edebileceği belirtilmektedir. Her ne kadar asit maden drenajını önleyecek ve çevreyi yeniden düzenleyecek yöntemler geliştirildiği ileri sürülse de drenajın oluşmasını önlemek imkansızı başarmak gibidir,bir kere oluştuktan sonra durdurulabilme olasılığı yok denecek kadar azdır. Asit maden drenajının yarattığı tehlike sadece yüksek düzeydeki asitten kaynaklanmamaktadır; karşılaştığı kayalardan ayrıştırdığı ağır metalleri de içeren bu drenaj sıvıları toprağı, yer yüzeyindeki ve altındaki su havzalarını da kirletmektedir. Yüzlerce yıl sürebilecek bu kirlenmenin yöredeki canlı yaşamını dönüşümü olmayan bir biçimde tahrip edeceği dünyanın farklı bölgelerinde yaşanmış örneklerden anlaşılmaktadır”
Altın madenciliği için onay vereceklerin, şimdi bin kez daha düşünme zamanı.
Küçükçay bu gerçeği bir kez daha ortaya koyuyor.
Kent Konseyi iyi işlere imza atıyor.
Çanakkale Kent Konseyi kent yaşam kalitesinin geliştirilmesi konusunda önemli işlere imza atıyor.
Son seçmen beyannamesi olsun, yat limanı noktasındaki çalışmaları olsun, çevre konusundaki yaptıkları kent yaşamı için önemli çalışmalar.
Aynı zamanda katılımcı yönetim açısından; gelişecek disiplin anlamında katkı sunan bir performans içermekte.
Kent Konseyinin bu çabaları, yerel yönetimin de katılımcılık ve müzakere kültürü ile birleşince ortaya çıkan ürünün kalitesi bazılarını kıskandırabiliyor ve nitekim de öyle oluyor.
Son olarak seyyar mısır satıcılarının taleplerinin makul bir şekilde çözülmüş olması önemlidir.
Basitmiş gibi gözüken bir olay olmasına rağmen, bir toplumsal gündem olarak ele alındığında içersinde önemli toplumsal motifler barındıran bir vaka olmuştur.
Başkan Gökhan, bu konunun gerekliklerini yerine getirirken müzakere kültürü açısından kent için olumlu bir referans vermiştir.
Bu performans Çanakkale Belediye Meclisi’nin performansı içinde geçerlidir.
Her ne kadar “hamburger meydanı” önerilerinde bulunarak eleştiri kültürü konusunda arabeskleşen, park düzenlemeleri için “korkutan heykel “değerlendirmelerini baz alan meclis üyeleri bulunsa da…