Enerji, maden, inşaat...

İstanbul`da yapılacak Marmara bölge mitingi 28 Aralık tarihinde gerçekleştirilecek. Çanakkale içinde büyük önem taşıyan mitinge kentten de katılım sağlanacak. Miting öncesi yapılan açıklamada, Marmara`daki ve Çanakkale`deki çevre sorunlarına dikkat çekildi. Yapılan açıklamada “Yıllardır Kaz Dağları`ndaki siyanürlü altın belasıyla boğuşan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 20.08.2014 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren, 2040 hedefli 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planıyla hedef tahtasına yerleştirilen Balıkesir-Çanakkale bölgesidir” denildi.

1011
Marmara ve Trakya`da artan çevle sorunlarına, doğayı talan edecek yatırımlara karşı, düzenlenen Marmara Çevre mitingi 28 Aralık`ta gerçekleşiyor. Çanakkale`den de katılım sağlanacak miting nedeni ile yapılan açıklamada, Marmara ve Çanakkale`deki çevre sorunlarına dikkat çekildi; “Türkiye ekonomisinin kronik cari açık sorununa çözüm olarak sunulan `Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Programı` çerçevesinde enerjide yerli kaynağın yüzde 27 olan payının 2018 yılı sonunda yüzde 35’e çıkması hedeflenmektedir” denilen açıklamada “Bu sermaye stratejisi Marmara bölgesinde telafisi imkansız, geri dönüşü olmayan bir süreci tetiklemekte, İstanbul tıpkı 1970’lerde olduğu gibi Marmara bölgesinin kuzeyi ve güneyinde dalga dalga yayılacak yeni bir doğal yıkımın, merkezinde bulunmaktadır. İstanbul finans merkezi, sermayenin oyun parkı, emlak cenneti, bir hizmet kenti olarak yeniden yapılandırılırken, Trakya ve Güney Marmara bölgeleri, bölge kalkınma ajansları tarafından, `çok merkezli ağlar` yaklaşımıyla, `hub kentler` olarak yeniden yapılandırılmak istenmektedir” ifadelerine yer verildi.
 
Hedefte Çanakkale var!
“Bu yeni tehditlerin en önemli hedeflerinden biri, yıllardır Kaz Dağlarındaki siyanürlü altın belasıyla boğuşan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 20.08.2014 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren, 2040 hedefli 1/100 000 ölçekli çevre düzeni planıyla hedef tahtasına yerleştirilen Balıkesir-Çanakkale bölgesidir” denilen açıklamada “Planlama bölge nüfusunu 25 yıllık bir projeksiyon içinde yaklaşık 3 kat artırmakta, artışın büyük bölümü kentsel nüfusta gerçekleşmektedir. Onaylanan plan, Balıkesir ve Çanakkale illeri için kırsal yapının büyük ölçüde terk edilmesini ve kentsel bir gelişmeyi öngörmektedir. Balıkesir ve Çanakkale kent merkezlerinde büyük alanlar gelişme alanları olarak belirlenmekte; merkez yerleşmeler dışındaki gelişme alanları büyük oranda kıyı bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Kıyı bölgelerinde en çok dikkat çeken alanlar, Bozcaada’nın güneyi ile birlikte Çanakkale Boğazının kuzey bölgeleri ile Edremit Körfezinde belirlenen gelişme alanlarıdır. Özellikle Edremit bölgesinde yoğun olarak bulunan zeytinlik alanları ve tarım alanlarının bu şekilde konut alanlarına açılması, nüfusunda kırsal yapıdan kentsel yapıya dönüşeceği öngörüsü ile birlikte düşünüldüğünde; planın kurgusunun tarım alanlarından ve tarımsal üretimden vazgeçilerek, inşaat sektörüne dayalı bir gelişim kurguladığı açıkça görülmektedir. Turizm alanları ve karma kullanım alanları (konut ve turizm) da kıyı bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Bu alanların öne çıktığı bölgeler; Gökçeada’nın güneyi, Çanakkale’nin batı kıyıları ve Saros Körfezidir. Özelikle Gökçeada, henüz yapılaşmanın bulunmadığı güney kıyılarındaki çok büyük turizm alanları ile dikkat çekmektedir. Gelişme alanları ile birlikte düşünüldüğünde, tüm kıyıların oldukça yoğun bir yapılaşma sürecine gireceği açıkça görülmektedir” şeklinde ifadeler kullanıldı.
 
Bozcaada ve Gökçeada
Adalara da değinilen açıklamada, Bozcaada ve Gökçeada`nın imara açılması konusu da değerlendirildi. Yapılan açıklamada “Bozcaada; tamamı sit alanları ile kaplı, tarihi ve kültürel mirası, özgün mimarisi ve çok değerli tarım alanları (üzüm bağları, şarapçılık) ile öne çıkmış bir ada olup, ada genelinde yapılaşmanın oldukça kısıtlı olduğu, günümüze kadar büyük oranda korunabilmiş önemli bir alandır. Gökçeada ise, önemli tarihi alanları ve tarım toprakları (zeytin) ile öne çıkan, merkez yerleşmesi ve kuzey bölgeleri dışında yapılaşmanın neredeyse hiç olmadığı, oldukça hassas bir alandır. Plan genelindeki inşaat rantı odaklı yaklaşımın bu adalarda da kendisini hayli baskın olarak gösterdiği görülmektedir. Bozcaada’nın güney kıyıları gelişme konut alanı olarak imara açılmakta iken, tarım alanlarındaki yapılaşma şartları ile tüm tarım alanları bağ evi adı altında ikinci konut yapımına uygun hale getirilmekte olduğu görülmektedir. Bu durum tamamı sit alanı olan ve önemli ölçüde üzüm üretilen adanın tamamen tarımsal üretimden koparılıp turizm ve inşaat sektörüne ve yapılaşmaya teslim edilmesi anlamına gelmektedir. Gökçeada kıyıları ise turizm alanları olarak planlanmış ve neredeyse tamamında hiçbir yapılaşmanın bulunmadığı bu alan turizm amaçlı yapılaşmaya açılmıştır. Diğer yandan Gökçeada’da parsel ölçeğinde olsa dahi ulusal medyada da geniş olarak yer bulan ve mahkeme kararları ile yasallığı ortadan kalkan Bademli Köyündeki otel alanının çok küçük bir leke olarak plana işlenmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu durum bile tek başına planın nasıl rant odaklı olduğunu gözler önüne sermektedir” denildi.
 
“Doğal alanlara ve tarım alanlarına kirli sanayi ve maden ocakları”
“Doğal açıdan hassas alanlar (Kaz Dağları), tarım alanları, orman alanları ve sit alanlarının oldukça yoğun olduğu bölge için çok önemli sanayi, enerji ve maden alanları kararları verilmiştir” denilen açıklamada “Bandırma ilçesi sınırlarında önerilen sanayi alanı özel olarak dikkat çekmektedir. Bandırma ilçesinin batısında, çevre yolu ile kıyı kesimi arasında yaklaşık 4 bin 800 hektarlık bir sanayi alanı önerilmiş olup, bu büyüklükte bir sanayi alanı ülke genelinde eşine az rastlanır bir durumdur ve Erdek Körfezi, Kapıdağı Yarımadası’nda Bandırma-Biga arasındaki bütün bölgeyi bitirecek, sadece Bandırma ilçesini değil, tüm bölgeyi birçok açıdan değiştirebilecek niteliktedir. Başta bölgenin doğal alanları üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler olmak üzere, nüfus baskısı ve ulaşım bağlantıları ile birlikte tüm bölgenin çehresini değiştirecektir. Önerilen sanayi alanı, halihazırda tarımsal üretimin ve sulamanın yapıldığı bir bölgede olup; planın tarımsal üretimi tamamen gözden çıkardığının da en önemli göstergelerinden biridir. Çanakkale il sınırlarının kuzey kıyıları da enerji üretim tesisleri için ayrılmıştır. 2 adet termik santralin bulunduğu alanda, onlarca santral daha yapılmasının önünü açan bu karar; Kaz Dağları başta olmak üzere tüm bölgeyi olumsuz etkileyecek, tarım alanlarından yerleşme alanlarına kadar çok büyük çevre sorunlarına yol açacaktır. Plan genelinde kömüre dayalı termik santrallerin bakanlıkça değerlendirileceği belirtilerek, aslında tüm alanda termik santrallerin yapılabileceği de karar altına alınmıştır. Maden alanlarına ilişkin plan hükümleri oldukça esnek olarak kurgulanmıştır. Hiçbir doğal alan maden açısından sakıncalı ilan edilmeyerek, maden sanayi için yalnızca kurum görüşünü yeterli kılarak tüm planlama alanı madencilik için bir potansiyel olarak belirlenmiştir. Sadece Çanakkale bölgesine 13 yeni termik santralin kurulması planlanmaktadır” denildi.
Paylaş