Eğitimde neler oluyor?

Gün geçmiyor ki eğitimin gericileştirilmesi noktasında bir adım atılmamış olsun.
Eğitim alanında siyasal iktidarın dindar ve kindar nesil yaratma çabaları fütursuzca sürerken, çağdaş değerler de, muhafazakârlaştırılmak adına ortaçağ karanlığına sürükleniyor.
Son olarak gazetemiz haber merkezinin Anadolu Öğretmen Lisesi öğrenci yurdunda yangın merdivenini kullanarak yurda giriş yapan erkek öğrenciler haberiyle, dikkatler bir kez daha eğitimde gericileştirme girişimlerine çevrildi.
Daha evvel bir çok yurtta gündeme gelen bu uygulama, Trabzon’da milli eğitimin müdürünün bu konudaki görüşleri, yaşanan bu olayın münferit bir olay olmadığını göstermektedir.
Yaşanılan bu durum, aynı zamanda milli eğitimdeki kadrolaşmanın da hangi düzeyde olduğunun tipik bir göstergesidir.

625
‘Aynı merdiven’ sendromunun getirdiği gerici yaklaşım; bu kararı veren yöneticilerin aynı zamanda hastalıklı ruh halinin ifadesidir.
Trabzon Milli Eğitim Müdürünün bu konudaki söyledikleri tam bir trajediydi.
Adamcağız meğerse kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı merdivenden yurtlarına girmeleri nedeniyle 2 yıldır neler çekiyormuş, bakın nasıl ifade etmiş;” Erkek öğrenciler ile kız öğrenciler aynı binada altlı üstlü kalıyor. Aynı merdivenleri kullanarak uyumaya gitmeleri inanın beni iki yıldır rahatsız ediyor ve diken üstünde oturmama sebep oluyor”
Bizim yöneticilerimiz bakalım ne diyecekler.
4+4+4 eğitim sistemi ile gerici saldırıların en üst düzeyden sürdürüldüğü koşullarda gerek müfredat içeriğindeki gericileşme, zorunlu din dersleri ile özellikle alevi vatandaşlarımızı  yok sayma anlayışı sonrasında  laik ve bilimsel eğitimin almış olduğu yara, bir de yaşam tarzlarına karşı sürdürülen saldırılarla birleşince eğitim sisteminin gericilik adına kat etmiş olduğu mesafe son derece rahatsız edici düzeye ulaştı.
Son olarak ÇOMÜ’de Türkçe öğretmenliği bölümünde topluma hizmet uygulamaları dersinde bir grup öğrencinin cami temizliğinde görevlendirilmesi ile anlaşılıyor ki; eğitimin dinselleştirilmesi ve laik eğitim sisteminin bertaraf edilmesi amacıyla bütünlüklü bir saldırı planlı olarak gündemdedir.
Bilimsel, laik, özgürleştirici eğitim için; ötekileştirmenin yok edildiği, dinsel simgelerin yerine bilimsel kriterlerin esas alındığı insanların yaşam tarzlarına saygı gösterildiği, cinsiyet ayrımcılığının yapılmadığı ,devletin her türlü inanç sistemine eşit mesafede olduğu  bir vizyon gereklidir.
Fakat bugün eğitim alanındaki gelişmeler bunların tamamen dışındaki uygulamalar olup, ülkenin geleceğine, gericilik adına ipotek koyacak karakterdedir.
 
Yaftalamanın yeni adı; “Gezici”
Bugüne kadar sözde bilim adamı kılıklı bazılarının üstlenmiş olduğu taşeronluğun tetikçiliğini yapan, kim olduklarını gizleyen, yapmış oldukları haberler için sorumluluk almadıklarını deklere ederek  provokatif haberciliğin adresi olan internet sitesi yapmış olduğu özel bir haberle; şimdi de ötekileştirme, yok sayma adına yeni bir tertip içersine girmiş durumda.
 “2015 Koordinasyon Merkezi’ne ‘Gezici’ Genel Koordinatör mü Getirildi?” başlığı ile yazılan haberin amacı kendileri gibi düşünmeyen insanlara yaşam hakkı tanımayan, gezi mücadelesini desteklemiş herhangi bir kişinin toplumda dışlanması için açılmış bir  ötekileştirme çabasıdır.
Bir nevi nefret söylemini de içeren bu yaklaşım haber kurgusu altında şunu demektedir;
Gezi mücadelesine destek veren kişilerin toplumda yaşam hakkı yoktur, onlar kamusal alanda görev alamazlar,
Bu haberin kurgusunun altındaki gerçek budur.
Kendilerinden olmayan herkesin ötekileştirildiği ve imha edildiği bir yaklaşım bu haberde kendisini açık bir şeklide göstermektedir.
Bir kez daha bu gerici güruh kendilerinden olmayan herkesin en temel haklarına dahi tahammülsüz olduklarını göstermişlerdir.
Bu değerlendirmeyi kişilerin durumundan bağımsız olarak yapıyorum.
Özel haber olarak sunulan bu yaklaşımın özünde tam bir imha çalışması olduğunu bir nevi nefret söylevini içerdiğini, haberde bahsi geçen kişinin kimliğinin dışında değerlendiriyorum.
Bahsi geçen kişinin kim olması beni hiç ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren; insanların düşüncelerinden dolayı linç edilmesi girişiminin yeni bir örneği olarak  “Gezici” kavramı ile gezi mücadelesinin bir başka şekilde itibarsızlaştırma çabasına karşı gösterilmesi gerekli tepki olduğu kadar, temel insan haklarına sahip çıkma konusundaki sorumluluktur.
Bu tetikçiler ne yazık ki; her geçen gün toplumda yeni çatışmaları körükleyen bir kışkırtma içersindeler.
Çanakkale halkı, böylesi ötekileştirici, insanların temel haklarına yapılan saldırılarla,  bu tetikçi sitelerin yaptığı yayınlar sonrasında tanıştı.
İnsanların düşüncelerinden dolayı hiçbir şekilde ötekileştirilmediği, zarar görmediği demokratik olgunluğun esas olduğu yaşam tarzı,  tüm olumsuzluklara rağmen bu kentin temel karakteri olmaya devam edecektir.
Çanakkale’nin toplumsal dokusunu provoke ederek; kendi amaçlarına ulaşmak için organize olmuş kesimler bu emellerini gerçekleştiremeyecekleridir.
Çanakkale’nin çağdaş yapısı, bu tertipleri boşa çıkaracak deneyim ve olgunluktadır.
Paylaş