2016-2017 Öğretim yılı dün sona erdi. Eğitim Sen ve Eğitim İş Çanakkale Şubeleri yılsonu dönem raporlarını hazırladı. Hazırlanan raporda 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 39 Bin 640 kişinin ihraç edildiği belirtildi. Birçok eğitimcinin haksız yere ihraç edildiği vurgulanan raporda, 4+4+4 sisteminin getirdiği sorunlar ise tek tek sıralandı. Eğitimin piyasalaşması, sınıf yetersizlikleri, laik eğitim anlayışının yerini dini ağırlıklı eğitime bırakması gibi birçok konuda bilgi aktarılan raporda özellikle öğrenciler ve eğitimciler için büyük kayıpların yaşandığı açıklandı.
“Dönem açığa alınma, hukuksuzluk ve sürgünlerle geçti”
Eğitim Sen tarafından hazırlanan raporda hukuksuz ihraçlar vurgusu yapılarak; “9 Haziran Cuma günü sona erecek olan 2016-2017 eğitim-öğretim yılı ne yazık ki öğrencilerimiz ve eğitimcilerimiz için büyük kayıpların yaşandığı bir yıl olmuştur. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında iktidar ve MEB eliyle başlatılan hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, soruşturma ve sürgünlerle bu yıl ağır ve zorlu bir dönem yaşanmıştır. Siyasi iktidarın darbe fırsatçılığı sonrasında, tamamen idari ve siyasi tasarruflarla 39 bin 640 kişi ihraç edilmiş, ihraçların sadece 1.542’si, yüzde 3,9 Eğitim Sen üyesi olmasına rağmen, Eğitim Sen bu süreçte sadece kendi üyelerini değil, eğitimde yaşanan, mağdur edilen ve üyesi oldukları eğitim sendikalarının nerdeyse hiç sahip çıkmadığı on binlerce eğitimcinin hakkını da savunmuştur” denildi.
“Çözüme dayalı politikalar geliştirilemedi”
Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verdiği belirtilen raporda; “Hükümetin özel okulları teşvik politikası nedeni ile dershanelerin özel okullara, temel liselere dönüştürülmesi 2016-2017 eğitim öğretim yılında tarihin en yüksek seviyesine çıkmıştır. Velilerin çocuklarını özel okullara yöneltmesinde devlet okullarının 4+4+4 nedeniyle yaşadığı tahribatın, özellikle devlet okullarında yaygınlaşan yoğun dinselleşme pratiklerinin belirleyici olduğunu belirtmek gerekir. ‘Niteliksiz eğitim hizmeti, zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşul yetersizlikleri, eğitim müfredatına yönelik bilim dışı müdahalelerin artması, okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine yönelik, dini içerikli (yarışmalar, cami gezileri, oruç eğitimi gibi) eğitimler verilmesi, cemaat ve vakıfların yurtlarına yönlendirilmesi, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, yurt yangınlarında yaşamını kaybetmesi, ataması yapılmayan öğretmenlerin intiharları’ gibi birçok konuda yaşanan sorunların çözümsüzlüğü sürmektedir. Hükümet ve MEB eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmiş, öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirememiştir” ifadeleri yer aldı.
“Ticarileştirilme ve dinselleştirilmeye son verilmeli”
Derslik, okul, öğretmen açıklarından, eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim olduğuna açıklamada son olarak; “Eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir. Eğitim Sen olarak öğrencilerimiz ve velilerimizi ülkemizin ve eğitimin geleceği için, işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz için dayanışma içinde olmaya ve önümüzdeki eğitim öğretim yılının sorunlara kalıcı çözüm getirilecek bir yıl olması için birlikte, omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz” açıklaması yapıldı.
“Çocuklarımızın geleceği ile oynanmaya devam edildi”
Eğitim İş tarafından yayınlanan raporda ise öncelikle, 2016-2017 eğitim öğretim yılında, eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır birikerek artan sorunlarının daha da ağırlaşmasının yanı sıra, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL uygulamaları nedeniyle geçmiş yıllardan farklı bir durum da söz konusu olduğu vurgulandı. Yayınlanan rapor ile ilgili; “Gerek ülkenin içinde bulunduğu durum, gerekse bundan doğrudan etkilenen eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu çok sayıda sorunun varlığına rağmen eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi niteliksizliğe, düzensizliğe ve kaosa sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamaya devam etmiştir” ifadeleri yer aldı. Eğitimin birçok alanında problemlerin artığı belirtilerek; “Kamu hizmetlerinin piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda dönüşümünün en önemli basamaklarından biri olan eğitimde yeniden yapılandırma ve muhafazakârlaştırma uygulamaları, hem Hükümet hem de MEB tarafından çıkarılan yasa ve yönetmelikler, OHAL’in ardından çıkarılan KHK’ler, eğitimde yaşanan sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olmuştur. MEB tarafından son dönemde yapılan bazı değişiklikler ve uygulamalarla yüz binlerce öğrenci ve veli yine mağdur edilmiştir. Başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmıştır” açıklaması yapıldı.
Eğitim İş Sendikası tarafından 2016-2017 dönemi için hazırlanan raporda eğitimde oluşan sorunlar şu şekilde sıralandı;
“Okulöncesi Eğitim gözden çıkarıldı
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır.
Okullaşma Oranı Düştü
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktadır. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57iken, bu yıl bu oran yüzde 98.13’e düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise geçtiğimiz yıl yüzde 98.90’abu yıl ise yüzde 98.19’agerilemiştir.
Derslik başına düşen öğrenci sayısı yüksektir
MEB’in istatistikleri, derslik başına düşen öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koymuştur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 21, ortaokullarda 25, liselerde ise 22’dir.
Çocuk işçiliğin önü açıldı
MEB istatistikleri, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye genelindeki toplam 10 bin 596 lisenin yaklaşık yarısı yani 4bin 36’sı mesleki ve teknik lisedir.
Eğitim sistemi sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildi
AKP iktidarı döneminde, eğitimde piyasa merkezli işletmeci anlayışı yerleştirilmeye çalışılmış, birçoğu cemaat ve tarikatlara ait özel okullara yönelik doğrudan teşvik uygulamalarında ciddi adımlar atılarak kamusal eğitim alanı daraltılmıştır. AKP, kendi döneminde sayıları iki kat artan dershaneleri “paralelle mücadele” bahanesiyle özel okullara dönüşmeye zorlarken, devlet okullarına vermediği kaynağı, yandaş özel okullara peşkeş çekmiştir.
İmam Hatip Okullarındaki artış sürmektedir
4+4+4 düzenlemesiyle, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eğitimle mesleki yönlendirmeyi erken yaşa çekme gerekçe olarak sunulmuştu. Ancakdört yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacı mesleki yönlendirme değil bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürmektir.
Ortaöğretimde öğrenciler açık liseye yönlendiriliyor
AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması” girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2016-2017istatistikleri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur. İstatistiklere göre, mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1.287.249’dur. Bu sayı 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 940 bin 268’di. 4+4+4 düzenlemesinin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı yüzde 73 oranında artmıştır.
Bütçeden yine eğitime pay yok
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2017 yılı için 85 milyar 49 milyon TL olarak belirlenmiştir. Yıllardır eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden AKP Hükümeti, 2017 yılı için de sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eğitim harcamalarının yükünü yine velilerin sırtına yükleyecektir.
Eğitimin tarikat ve cemaatlere teslim edilmesi ağır sonuçlar doğurdu
Karaman’da yaşanan taciz olayı ve Adana’nın Aladağ ilçesindeki yurt yangını, Bakanlığa bağlı okullarda eğitim gören çocuklarımızın çeşitli dernek, vakıf ve özel kuruluşlara ait yurt, ev ve etüt merkezleri olarak faaliyet gösteren yerlerdeki güvenliğine dikkatlerin çekilmesi gerektiği gerçeğini gün yüzüne çıkarmıştır.”
(Eren Aşnaz)