Eğitim Sen Yönetim Kurulu; "Demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim bekliyoruz..."

910

 31 Mart Yerel Seçimlerinin yaklaşması ile birlikte sendikalar, odalar, STK’lar yerel yönetimlerinden beklentilerini ve nasıl bir yerel yönetim istediklerini paylaşıyorlar. Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu, nasıl bir yerel yönetim beklendiklerini Gazetemiz Çanakkale OLAY’a aktardılar. Çanakkale Eğitim-Sen Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, sendika olarak temel hedeflerinin iş yerleri başta olmak üzere, hayatın her aşaması ve bunlardan hareketle, bütün ülkede demokrasinin bütün kural ve kurumları ile yaşama geçmesi olduğu ifade edildi. Bu nedenle ortak yaşam alanı olan Çanakkale’den başlayarak, bütün ülkede yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiği ile ilgili görüşlerini paylaşma ihtiyacı hissettikleri belirtilen açıklamada; “Genel başlıklar halinde ifade ettiğimiz konuların her biri, bize göre yerel demokrasinin ön şartı olan, üzerinde çok ayrıntılı açıklama yapılabilecek bakış açılarıdır” denildi. Konunun çok geniş olması nedeniyle görüşlerini maddeler halinde ifade etmek istendiği ifade edilen açıklamada; “Karar alma mekanizmalarında, demokratik ve katılımcı yerel yönetim anlayışının hakim olduğu, üretimden tüketime kadar bütün toplumsal süreçlerin adil, eşit ve demokratik işleyişini savunan. Yerellerde yaşayan halkı evrensel kültür ve gelişmelerle buluşturmaya yönelik sosyal ve kültürel katılım projeleri oluşturmayı hedefleyen ve çevre katliamına karşı tepki koyan… bir yerel yönetim anlayışının hayata geçmesinin beklendiği ifade edildi. 

Eğitim-Sen Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada nasıl bir yerel yönetim anlayışı istendiği şu maddelerle sıralandı; “Sendikamız; karar alma ve denetleme mekanizmalarında gerçek katılımcılığı ve şeffaflığı gözeterek, yönetimleri halkın katılımına açan ve ‘geri çağırma’ ilkesini kabul eden. Demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışının öncelikle il genel ve belediye meclislerinde karşılık bulması gerektiğine inanan, gereğini yerine getiren. İnsanların hakları ile insan olabildiği gerçeğini benimseyerek uygulamaya geçiren. Yerel yönetimleri birer şirket olarak değil, halka hizmet veren kurumlar olarak gören ve yerel hizmetlerin verilmesinde kar değil, toplumsal yararı esas alan. Yerel hizmetlerin sunumunda özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı çıkan. Başta bütçe olmak üzere yerel yönetimlerin bütün plan ve uygulamalarını toplum merkezli, eşitlikçi ve demokratik bir biçimde hazırlamayı ve uygulamanın her aşamasında, sokak, mahalle ve kent meclislerine şeffaf bir şekilde hesap vermeyi taahhüt eden. Üretimden tüketime kadar bütün toplumsal süreçlerin adil, eşit ve demokratik işleyişini savunan. Karar süreçlerinin her aşamasında bilimsel veriden hareket eden ve katılımcı bir planlama yapan. Yerel yönetimleri, doğa insan yabancılaşmasının aşılmasının temel alanı olarak kabul edip, her düzeyde “tavizsiz” bir şekilde ekolojik yerel yönetim anlayışını esas alan. Geçmişinde bir çevre katliamı olmayan. Biga Yarımadası, Kaz Dağı, ormanlar, tarım alanları, kıyılar, sular ve bunlar gibi ortamlarda yaşanan çevre sorunlarının çözümü için mücadelenin içinde olan. İnsana ve doğaya saygılı bir siyasi tutumu olan. Yerellerde yaşayan halkı evrensel kültür ve gelişmelerle buluşturmaya yönelik sosyal ve kültürel katılım projeleri oluşturmayı hedefleyen. Özgürlükçü bir yaklaşım üzerinden farklılıkları birer zenginlik olarak görerek birlikte yaşamı temel alan, kamusal hizmetleri herkes tarafından ulaşılabilir, nitelikli, eşit ve parasız sunan. Yurttaşlar arasında sınıfsal konum, kan bağı, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, din veya inanca dayalı hiçbir ayrımcılığa izin vermeyerek; yerelleri eşitlik idealinin yaygınlaşma alanları olarak gören. Yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocukların toplumsal yaşama katılımını artırmaya yönelik ücretsiz sosyal ve kültürel tesisler ile kreşler, bakımevleri ve eğitim merkezleri oluşturmayı hedefleyen. Ulaşım, temiz su, alt yapı, ısınma, çöp vb. hizmetlerin halka doğrudan, sürekli, nitelikli ve ücretsiz ulaştırılmasını birincil görevi olarak gören. Kentsel dönüşüm vb. uygulamaları rant ve talan aracı olarak değil, değişik kültürlerden insanların beraber yaşayabilecekleri bir kent algısı üzerinden ele alan. Kentlerin toplumsal mülkiyeti olan kamusal alanları sermayenin değil, toplum ve halk yararına kullanan. Herhangi bir kişi ya da grubu, inancı, siyasi görüşü ve benzeri tercihlerinden dolayı ötekileştirmeyen. Tüm yönetim düzeylerinde kadınların eşit temsil edilmesini esas alan. Emekçilerin demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarına öncelik vererek çalışanları gözeten. Başta toplu sözleşme ve grev hakkı olmak üzere emekçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini tanıyan. Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz bir biçimde yaşama geçirilmesi gerektiğine inanan, yerel düzeyde bunun gereklerini yerine getiren. Halk ile iletişiminde saygılı olan, ayrım yapmayan, anlayış ve programların taşıyıcısı adaylara oy verilmesini savunmaktadır! Sendika olarak yerel yönetimlerden başlayarak yaşamımızın her alanında sıraladığımız ilkeleri yaşama geçirecek bir yönetim anlayışının iktidar olması isteğimizdir” 
(Eren Aşnaz)
Paylaş