Eğitim-Sen üyeleri hakim karşısına çıktı
Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, “Bizler Eğitim Sen ve KESK üyesi emekçiler olarak; emperyalizmin taşe-ronları zehirli gaz, tazyikli su, cop, TOMA, polis, gözaltı, tutuklama ve başka hangi baskı araçları ile üzerimize gelirse gelsin halkımızı, hakkımızı, geleceğimizi ve değerlerimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi....
Çanakkale`de 4 Eğitim-Sen üyesi, 28-29 Mart 2012 tarihlerinde gerçekleştirilen 4+4+4 eğitim sistemi eylemlikleri ile ilgili olarak Türkiye genelinde haklarında dava açılan 510 Eğitim-Sen`li ile birlikte dün hakim karşısına çıktı. Dün sabah saatlerinde aralarında Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç`un da bulunduğu 4 kişi mahkemeye girdi. Duruşma öncesi açıklamada bulunan Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Koç, “Bu gün ve bu saatte Eğitim Sen’li emekçiler olarak sınıflarımızda olmamız gerekirken yargı karşısındayız” dedi. “Nedir bizleri yargı karşısına getiren ve öğrencilerimiz ile üretme heyecanımızdan uzaklaştıran?” sorusuna bağlı olarak açıklamada bulunan Koç, “Bizler Eğitim-Sen olarak ekonomik ve demokratik haklar konusunda verdiğimiz her mücadeleyi felsefesi ve amaçları ile birlikte sizlerle paylaşıyoruz. Bu kapsamda Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) bütünlüğü içinde gerçekleştirdiğimiz 28-29 Mart 2012 grevi ve Ankara basın açıklaması sürecinde 4+4+4 dayatmasıyla ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istedik. 28-29 Mart 2012 Ankara’da ve Türkiye’nin her tarafında, 4+4+4 dayatması için, özetle ne demiştik: Anaokulunda olması gereken çocukların ilkokula başlatılması yanlıştır. Zorunlu ve en az iki yıl olması gereken okul öncesi eğitim devre dışı kalır. 4+4+4 zorunlu eğitimin süresini 12 yıla çıkarmak değil dört (4) yıla indirmek anlamına gelir. Bu kararlar pedogojik/bilimsel bilgilerden hareketle değil siyasi çıkar hesaplarından hareketle alınmıştır. Eğitim kurumları bu tip bir yapılaşmaya hazır değil. Bu uygulama özellikle kız öğrencilerin örgün eğitimden uzaklaşmasına zemin hazırlar. Bu nedenle zaten eğitimde var olan cinsiyetçi bakış açısını daha da pekiştirir. Eğitim süreci daha da kalitesizleşerek ülkemiz insanının kendisini gerçekleştirme ve dünyada hak ettiği yeri almasını engeller. Eğitim ticarileşir. Eğitim çalışanları norm fazlası olma, sürgün, angarya yapma, karar verme sürecinden dışlanma gibi sorunlar ile karşılaşırlar. Ülkenin eğitimini çökerek sermayenin at oynattığı alan haline getirmek hizmet değil vatana ihanet anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
“Takdir kamuoyunun”
“Bütün bunları söylemek için 28-29 Mart 2012’de Ankara’da basın açıklaması yapmak istemiştik” diyen Koç, “Bütün illerde üyelerimizin Ankara’ya gelerek bu etkinliğe destek vermek için gelmeleri engellendi. Diğer bir ifadeyle sıkıyönetim ilan edildi. Anayasaya aykırı olarak seyahat özgürlüğümüz engellendi. Çıkabilen üyelerimize ilginç ve yasal olmayan yazılar tebliğ edildi. Ankara’nın bütün girişleri tutularak yasadışı bir uygulama gerçekleştirildi. Ankara’da toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması bütün haklar engellendi. Ankara’ya gelmek isteyen üyelerimize saldırıldı ve yaralandılar. Üyelerimizin bulundukları yerlerde yapmak istedikleri etkinliklerin çoğu da saldırıya uğradı. Ankara’ya gelen üyelerimiz saldırıya uğrayarak bir araya gelmeleri engellendi. Bütün bu engellemelere rağmen bir araya gelen üyelerimizin basın açıklaması yapma gibi basit ve temel yasal hakkı saldırıya uğradı. Bu saldırıda onlarca arkadaşımız yaralandı. Bütün bu yapılanların nasıl bir yönetim tarzı olduğunu soruyoruz? Bu konuda; çoğunluğun diktası, faşist, totaliter ve teokratik seçenekleri kamuoyunun takdirine bırakıyoruz” şeklinde konuştu.
“Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz”
Açıklamalarına devam eden Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, KESK ve Eğitim-Sen üyelerinin üretimin ve direnmenin olduğu her yerde olmaya devam edeceklerini ifade ederek, “Üzülerek ifade ediyoruz ki yaşanan süreçte söylediklerimizin hepsi fazlasıyla doğru çıktı. Bu gelişmeleri bütün halkımız izledi. Önce, anaokulunda olması gereken 60 aylık çocuklarını ilkokula göndermeyen halkımıza hakaret ettiler sonrada bu uygulamadan vazgeçtiler. Bu uygulamadan geri adım atmak yetmez. 4+4+4 dayatmasının hepsi yanlıştır. Yapılması gereken tek şey 4+4+4 dayatmasından tamamen vazgeçerek parasız, demokratik, eşitlikçi, laik, bilimsel eğitimi birlikte kurmaktır. İşte bizler bu gün; Eğitim Sen ve KESK üyeleri olarak Türkiye genelinde 510 ve Çanakkale’de dört kişi olarak bu nedenle yargılanıyoruz. Geleceğimiz olan çocuklarımız ve halkımızın çıkarları için söylediğimiz her şey doğru çıktığı için yargı önündeyiz. Şu bilinmelidir ki; Bizler Eğitim Sen ve KESK üyesi emekçiler olarak; emperyalizmin taşeronları zehirli gaz, tazyikli su, cop, TOMA, polis, gözaltı, tutuklama ve başka hangi baskı araçları ile üzerimize gelirse gelsin halkımızı, hakkımızı, geleceğimizi ve değerlerimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bundan önce olduğu gibi bundan sonrada emeğin, tam bağımsızlığın, antiemperyalizmin savunucusu olarak Eğitim Sen ve KESK üyeleri üretim ve direnmenin olduğu her yerde olacaktır” dedi.