2019-2020 eğitim-öğretim yılı bugün başlıyor. Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu tarafından Belediye Çalışanları Sosyal Tesisleri sendika binasında yapılan açıklamada 1 milyon resmi öğretmen ve 18 milyona yakın öğrencinin yeni eğitim yılına çözülmemiş çok sayıda sorunla başlayacağı belirtildi. Eğitim sorununun halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürdüğü ifade edilen açıklamada; “Çocuklarımız eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlilikleri önlemeye yönelik adımlar atılmamaktadır” denildi. Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirildiği ifade edilen açıklamada bu durumun okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditler (ihraç, açığa alma, sürgün vb…), eğitimin niteliğini olumsuz etkilediği belirtildi. Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelenin 2019/2020 eğitim öğretim yılında da kararlılıkla süreceği ifade edilen açıklamada Eğitim Sen olarak MEB`e sunulan 10 temel uyarı sıralandı. Açıklamada; “2019-2020 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül Pazartesi günü başlayacaktır. Resmi ve özel öğretim kurumlarında görev yapan 1 milyonu aşkın öğretmen ve 18 milyona yakın öğrenci her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda sorun eşliğinde yeni eğitim öğretim yılına adım atacaklar. Eğitimin niteliğinde yıllar içinde yaşanan gerileme, ticarileşme ve dinselleşme uygulamaları, okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri, öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yurtlarda taciz ve istismara uğraması, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu ve bunun gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin belli başlı sorunlarındandır” denildi.
“Eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir”
Açıklamada; “Eğitime ilk kez adım atacak olan pek çok öğrenci hangi şartlarda eğitime başlayacağının farkında olmasa da, öğrenci velilerini şimdiden çok sıkıntılı bir telaşın sardığını biliyoruz. Her geçen yıl istikrarlı bir şekilde artan eğitim harcamaları, giderek bozulan gelir dağılımıyla birlikte, öğrenci velilerinin bütçesini ciddi anlamda zorlar hale gelmiştir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler birbirleriyle rekabet eder hale getirilerek eğitim hizmetleri büyük ölçüde piyasa kurallarına teslim edilmiştir. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar yıllardır görmezden gelinmeye çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklarımız eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlilikleri önlemeye yönelik adımlar atılmamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamaktadır. Çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adım atılmazken, ‘çocuk işçiliği’ sorununun sürmesi, okullarda, cemaat yurtlarında ve kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddetin artışı eğitim sisteminde yaşanan sorunlardan ayrı değildir. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim gelmektedir. Cinsiyetçi ve cins ayrımcı uygulamalar okullarda etkili şekilde üretilmeye devam etmekte, geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde çocuklara aktarılmaya çalışılmaktadır. Bu durum ülkemizde giderek artan ‘kadına yönelik şiddetin’ en temel nedenlerinden birisidir” ifadelerine yer verildi.
“Ülke ve eğitim sisteminin geldiği nokta içler acısıdır”
Ülkede eğitim sisteminin geldiği noktanın içler acısı olduğu belirtilen açıklamada; “Türkiye’de milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanmasını engelleyen, eğitimi kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda alt-üst etmek için yıllardır uğraşanların ülkeyi ve eğitim sistemini getirdiği nokta içler acısıdır. Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditler (ihraç, açığa alma, sürgün vb), eğitimin niteliğini olumsuz etkilemektedir. Niteliği kötüleşen bir eğitim sisteminin sağlıklı nesiller yetiştirmesi mümkün değildir. Eğitim Sen olarak her yıl olduğu gibi bu eğitim öğretim yılı başında da uzmanlarca hazırlanmış olan “Eğitimin Durumu” raporumuzda bulunan eğitim sorunlarını ayrıntılı bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bizler eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan bu sorunları 2019/20 eğitim öğretim yılı başlarken bütün ağırlığıyla hissetmekteyiz. Bilinmelidir ki, okulöncesinden üniversiteye kadar bilimin ve bilimsel eğitimin dışlanmaya çalışıldığı eğitim sisteminde, eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemiz 2019/2020 eğitim öğretim yılında da kararlılıkla sürecektir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen varoluş nedenimiz olan Eğitim emekçilerimizin önümüzdeki eğitim öğretim yılında sorunlarının bir nebze de olsa düzelmesini dileriz” denildi.
“Tüm öğrencilere eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ücretsiz eğitim siyasi iktidarın sorumluluğudur”
Eğitim Sen olarak MEB`e 10 temel uyarı sıralanarak; “Tüm öğrencilerimizin eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ücretsiz eğitimden yararlanmasını sağlayacak bütçe planlaması yapmak MEB ve siyasi iktidarın sorumluluğudur. Sorumluluğun gereği yerine getirilmelidir. Tüm öğrencilerimizin eğitim hakkı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Öğrencilerimizin eğitim hakkını tam ve baskı altında kalmadan kullanması gerekir. Öğrencilerimizi çırak olmaya özendiren politikalardan vazgeçilmelidir. Yargı kararları uygulanmalı; Diyanet, dini vakıf ve dernekler ile yapılan protokoller sonlandırılmalıdır. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü` nün `özerk` yapısına son verilmelidir... Anadolu liselerinde ikili eğitimden kaynaklı oluşabilecek güvenlik, sağlık, beslenme gibi sorunlara yönelik MEB önlem ve çözümler üretmelidir. Güvenlik sorununun çözümü için ücretsiz servis başta olmak üzere acil adımlar atılmalıdır. 2019-2020 Eğitim Öğretim yılında LGS sınavına girecek 1. 800 000 öğrencinin mağduriyet yaşamaması için gereken önlemler alınmalıdır. MEB öğrencilerin taleplerini toplamalı, okul gereksinimini belirlemeli ve bu gereksinimi karşılayacak önlemleri ‘Her öğrencinin istediği okulda eğitim alma hakkı vardır.’ ilkesini gözeterek yaşama geçirmelidir. Proje okulları uygulaması sonlandırılmalıdır… Sözleşmeli, ücretli, güvencesiz çalışma biçimlerine; mülakat uygulamalarına son verilmelidir. Öğretmen açığı kadar atama acilen yapılmalıdır. Öğretmenlerin statüsü, çalışma koşulları, hakları, işe alım ve istihdam biçimine kadar her konuda öğretmenlerin söz ve karar hakkı gözetilmelidir. Hukuksuzca ihraç edilen arkadaşlarımız hala MEB çalışanıdır. MEB eğitim emekçilerine sahip çıkmalı, yaşanılan mağduriyetlere ilişkin sorumluluğunun gereğini yerine getirmelidir… Öğretmenleri başarılı, başarısız olarak ayrıştıran, okul müdürlerinin performans denetimine tabi bırakan `2019 Yılı Öğretmenler Günü Genelgesi` geri çekilmelidir” denildi.
(Eren Aşnaz)