Eğitim Sen Şube Başkanı Yasin Hacımusalar Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamayı yayınladı. Ders aracı olarak belirlenmemiş araçların öğretmenler tarafından uzaktan eğitimde kullanılmasını doğru olmadığı belirtilen açıklamada; “Öğretmenleri bu türden eğitim araçlarını kullanmaya zorlayan eğitim yöneticileri ile ilgili gerekli yasal haklarını kullanılacağını bir kez daha ifade eder. Resmi olmayan yazılımların kullanılmasından doğabilecek her türden olumsuzluğun sorumluluğunun eğitim yöneticilerinde olacağını kamuoyuna bildiririz” denildi. MEB ile kimi vakıf, dernek ve cemaatler arasında yapılan işbirliklerine dönük eleştirilerin uzunca bir süredir paylaşıldığı belirtilen açıklamada, “Salgın döneminde de bu işbirliklerinin devam ediyor olması bizler açısından kabul edilebilir bir durum değildir” denildi. Eğitim Sen Merkez Yürütme kurulu tarafından yapılan açıklamada; “Salgın günlerinde dayanışmayı büyütmek ve kimsenin geride kalmaması için yoğun çaba harcamamız gereken bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Kriz derinleştiğinde, işverenin ilk tercihi işten çıkarmak olduğu için, yine benzer bir durum yaşanıyor. Yaşamını sürdürmekte güçlük çeken sosyal kesimleri destekleyecek, sosyal devlet uygulamaları da mevcut değilse, krizin emekçiler, işsizler, kadınlar, yoksullar üzerindeki etkisi çok daha ağır hissedilmektedir. Bu nedenle, yürüteceğimiz mücadelenin iki boyutlu sürmesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu, bir taraftan devletin sosyal sorumluluklarını yerine getirmesi için mücadele ederken, diğer taraftan da ezilenlerin en iyi bildiği işi, dayanışmayı büyütmenin en önemli sorumluluğumuz olduğunu düşünmektedir. Siyasi iktidar, salgın döneminde dahi farklı görüşlere, eleştiri ve önerilere kapalı siyaset tarzını sürdürmektedir. Eşitlik ve adalet açısından sorunlu olduğunu düşündüğümüz; bu haliyle yeni sorunlar yaratacak “infaz yasa tasarısı” TBMM Genel Kurulunda bugün(07.04.2020) görüşülecek. Aladağ’da yaşanan katliamın hükümlüleri başta olmak üzere, kişilere karşı pek çok suçun faillerinin yararlanacağı bir infaz yasası kamu vicdanını derinden yaralayacaktır. Kişiye karşı işlenen suçlarda infaz indiriminin bu şekilde yapılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Diğer taraftan, düşüncesinden, siyasi görüşünden veya yaptığı haberden dolayı cezaevinde olanları kapsam içerisine almayan bir infaz yasasının eksik olacağı açıktır. MYK’mız siyasi iktidarı infaz yasa tasarısı ile ilgili görüş ve önerileri dikkate almaya çağırmaktadır” denildi.
Açıklamada, “Bugünün gündemi, uzaktan eğitimle ilgili tartışma devam etmekte, sorunu çözmek durumunda olan MEB ise tartışmayı sonlandırmak yerine, yaptığı muğlak açıklamalarla belirsizliğin sürmesine neden olmaktadır. Eğitim Sen olarak, bu konu ile ilgili tartışmaya yer olmadığını ifade etmek isteriz. Öğretmenlerin örgün veya uzaktan eğitimde kullanacakları ders araçlarının ne olduğu ilgili mevzuatla belirlenmiştir. Gerekli inceleme ve değerlendirme süreçlerinden geçmeyen, yetkili kurumlarca onaylanmamış araçları eğitim ortamında (örgün-uzaktan) kullanmanın hukuki sonuçları olabileceği gibi, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin kişisel bilgilerinin izinsiz kullanımına dönük olumsuz sonuçlar üretme riskini de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Eğitim yöneticileri tarafından, öğretmenlerin kullanmaya zorlandığı EBA dışındaki canlı yazılım uygulamaları, bu anlamda her hangi bir inceleme ve değerlendirmeden geçmemiştir. MEB tarafından, söz konusu uygulamalarla ilgili tartışmaların basına yansımasının ardından, yapılan açıklama, Eğitim Sen’in bu konu ile ilgili ifade ettiği görüşleri teyit etmekle beraber, sorunlu yanları da bulunmaktadır. Bunlardan ilki, açıklamanın giriş bölümünde bulunan “Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin kendi imkanlarıyla eriştiği bazı yazılımlar üzerinden...” ifadesidir. Öğretmenler bu uygulamaları bireysel tercihleri ve kararları ile değil, eğitim yöneticilerinin kendilerini zorlaması ve yönlendirmesi ile uygulamak durumunda kalmışlardır. Bu nedenle, bu uygulamaların kullanımından doğabilecek hukuki ve ekonomik sonuçların sorumluluğunun, öğretmenleri bu uygulamaları kullanmaya zorlayan eğitim yöneticilerinde olacağını belirtiriz. Açıklamanın ilerleyen bölümlerinde EBA aracılığıyla canlı ders yapılmasının, öğrencilerin kişisel verilerinin başka platformlara taşınmasına engel olacağının ifade edilmesinin, Eğitim Sen tarafından belirtilen kaygıların haklılığını ortaya koyduğunu düşünmekteyiz. Bu ifade, ders aracı olarak belirlenmemiş canlı yazılım uygulamalarının kullanımının yaratabileceği olumsuz sonuçların MEB tarafından kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Sonuç olarak Eğitim Sen, ders aracı olarak belirlenmemiş araçların öğretmenler tarafından uzaktan eğitimde kullanılmasını doğru bulmadığını belirtir; öğretmenleri bu türden eğitim araçlarını kullanmaya zorlayan eğitim yöneticileri ile ilgili gerekli yasal haklarını kullanılacağını bir kez daha ifade eder. Resmi olmayan yazılımların kullanılmasından doğabilecek her türden olumsuzluğun sorumluluğunun eğitim yöneticilerinde olacağını kamuoyuna bildiririz” denildi.
KESK bünyesinde Merkezi Salgın İzleme Kurulu oluşturulduğu belirtilen açıklamada; “Bu kurulla koordinasyon içerisinde çalışmak amacıyla İl Salgın İzleme Kurullarının oluşturulması ve bu kurulların 15 günlük raporlarını konfederasyonumuzun kesk@kesk.org.tr adresine göndermeleri istenmişti. Bilimsel veri olmaksızın ve alandan yaşanan gerçek durumun bilgisine sahip olmadan öneri ve uyarılarımızı geliştirmemiz mümkün olmayacaktır. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu, tüm şubelerimizin bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğini düşünmektedir. Konfederasyonumuz KESK’e bağlı sağlık ve sosyal hizmet alanında örgütlü sendikamız SES, (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) salgına karşı en ön safta mücadele eden sağlık emekçilerinin talepleri için bir imza kampanyası başlattı. Söz konusu imza kampanyasına https://ses.org.tr/ adresinden ulaşmak mümkün. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu olarak, şubelerimizin, sağlık emekçilerinin haklı taleplerini sahiplenerek, imza kampanyasını eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, ulaşabileceğimiz tüm kesimlere yaygınlaştıracağına olan inancımızı ifade etmek isteriz. Salgına karşı en etkili mücadele yönteminin fiziksel izolasyon olmasından dolayı, çalışanların ücretli idari izin hakkını kullanması gerektiğini ifade etmekteyiz. Bu konu ile ilgili çıkarılan genelgeler, kamu çalışanlarının dönüşümlü çalışma, idari izin, evden çalışma gibi farklı biçimlerle kendilerini izole etmelerini hedeflemekteydi. Ancak, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, çalışanlar arasında koronavirüs pozitif tanısı konulan personel olmasına rağmen, çalışanların izin hakkını kullanmasına müsaade etmemektedir. MYK’mız, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğünü çalışanların sağlığı ile ilgili önlem almaya; emekçilerin izin hakkını kullanmasına engel olmamaya çağırmaktadır” denildi.
Açıklamada son olarak; “MEB ile kimi vakıf, dernek ve cemaatler arasında yapılan işbirliklerine dönük eleştirilerimizi uzunca bir süredir paylaşmaktayız. Salgın döneminde de bu işbirliklerinin devam ediyor olması bizler açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Bazı ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin yardım için aileleri bazı vakıflara yönlendirdiğine dair haberler basında yer almaktadır. MYK’mız MEB’in bu iddiaları hızla incelemesi, gerekiyorsa da soruşturma açması gerektiğini düşünmektedir” ifadelerine yer verildi.
(Eren Aşnaz)