Eğitim İş Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu tarafından, 11’i öğrenci 12 kişinin yanarak hayatını kaybettiği Adana Aladağ yangını davası ile ilgili açıklama yapıldı. Yargılanan davada hiç tutuklu sanık kalmamasının vicdanları yargılandığı ifade edilen açıklamada; “29 Kasım 2016’da, devletin yoksul öğrencilerine barınacak bir yurt sağlamadığı Adana Aladağ’da, tarikat yurdunda çıkan yangında, 11’i öğrenci toplam 12 kişi yanarak yaşamını yitirdi. Sorumluların yargılanacağı umuduyla kamuoyunun yüzünü döndüğü davada ise aradan geçen iki yıla rağmen, facianın açtığı yaralara tuz basan yargılama süreçleri yaşanmaktadır. 14 kişinin yargılandığı davada tutuklu sanık kalmaması vicdanları yaralamaktadır” denildi.
“Olay, münferit bir hadiseden ibaret değildir”
Her ne kadar belli çıkarlar nedeniyle sanıklar korunmak istense de, yaşanan acı olayın münferit bir hadiseden ibaret olmadığı ifade edilen açıklamada; “Yanlış milli eğitim politikalarının birer sonucu olduğunu ve bu politikalar değişmedikçe bu felaketlerin kaçınılmaz olduğunu söylemeye devam edeceğiz. Bu acı olay, sözüm ona yoksul aile çocuklarına yardım amaçlı kurulduğu iddia edilen; ancak daha çok siyasi ve dini istismar etmek üzere faaliyet gösteren bazı dernek ve vakıfların, öğrencilere yardım adı altında yurtlar açarak, buralarda öğrencileri, kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmek istemelerinin sonucudur” denildi.
“Çocuklar dini cemaat ve vakıflara terk edilemez”
Çocukların dini cemaat ve derneklere terk edilmemesi gerektiği belirtilen açıklamada; “Bu gibi kurumlara Milli Eğitim Bakanlığı’nca açıktan destek verilmesi, hatta bizzat buna benzer vakıf, dernek ve cemaat, tarikat yurtlarına bu çocukların yerleştirilmesi ve oralarda belirli amaçlara hizmet için yetiştirilmelerine göz yumulması; yapılan çalışmalara katkı sunulması artık gizli olmaktan çıkmış, tüm kamuoyunun gözleri önünde cereyan eder duruma gelmiştir. Aladağ’da ve Karaman’da yaşanan acı olaylardan ders almayan başta Mili Eğitim Bakanlığı yetkilileri olmak üzere tüm devlet yetkililerine hatırlatmak istiyoruz. ‘Devlet, 18 milyondan fazla çocuğun eğitiminden, onurlu, düzgün bir yaşam sürmesinden, sağlıklı, huzurlu, dengeli bir yaşam içerisinde çağdaş, insani ve evrensel değerlere bağlı yurttaşlar olarak yetiştirilmesinden sorumludur. Devlet, kendi sorumluluğu altındaki bu çocukların eğitimini, barınmasını, ihtiyaçlarını belirli amaçlara hizmet eden; çoğu dini esaslara göre eğitimi şekillendirmek isteyen, eğitimin laik yapısını yok etmeye çalışan bir kısım tarikatların, Cumhuriyet düşmanı vakıf, dernek veya cemaatlerin eline terk edemez. FETÖ örneği göz önüne getirildiğinde meselenin milli güvenlik sorunu olduğu unutulmamalıdır” denildi.
“Hukuki süreci sonuna kadar takip edeceğiz”
Açıklamada son olarak; “Eğitim-İş olarak Aladağ davasında sorumluların ve ilgili kamu görevlilerinin en ağır şekilde cezalandırılması için hukuki süreci sonuna kadar takip edeceğiz. Çocuklarımızın eğitim hakkı başta olmak üzere en temel haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele etmeye; çocuk istismarını, taciz ve tecavüzü meşrulaştıran yasalara karşı durmaya devam edeceğiz. Daha gencecikken bu acı ölüme itilen yavrularımız, onların yakınları ve bu felaketle vicdanı yaralanan tüm Türkiye için, adalet istiyoruz” ifadelerine yer verildi. (Eren Aşnaz)