Eğitim-İş, "Yaşasın 1 Mayıs"
Eğitim-İş Çanakkale Şubesi, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününe çağrı yaptı. Yapılan açıklamada, "Bugün 1 Mayıs, bayram olmaya her zamankinden daha uzaktır. Yanlış ekonomi politikalarıyla, hepimizin hakkı olan kaynakların iktidar yandaşlarına peşkeş çekilmesiyle, emekçi ve üretim düşmanı yönetim anlayışıyla gelinen noktada, Türkiye Cumhuriyeti halkının yüzde 90`ı Saray ve şürekâsını doyurmak için canla başla çalışmaktadır" sözlerine yer verildi.
"Fakir ile zengin arasındaki uçurum derinleşmişti"
Açıklamada fakir ve zengin arasındaki uçurumun derinleştiği ifade edilerek, "Hızla yoksullaşan ülkemizde orta sınıf kavramı yok olmuş ve fakir ile zengin arasındaki uçurum derinleşmiştir. Nüfusun en düşük gelir grubunu oluşturan yüzde 20`lik diliminin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5,9; buna karşın nüfusun en yüksek gelire sahip yüzde 20`lik grubunun toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 47,5`dir" denildi.
"İktidar öğretmenin evine başı dik girebilme hakkını da çalmıştır"
Eğitim-İş açıklamada, "Bizler için bir bayramdan çok yaşadığımız cehennemi haykırmanın ve bize yaşatılan bu kabusa karşı sessiz kalmayacağımızı göstermenin günüdür. Eğip bükmeye gerek yok; eğitim emekçisinin hali ortadadır; Sendikamızın araştırması ortaya koymuştur ki eğitim emekçilerinin yüzde 95`i ailesinin gıda masraflarını dahi karşılamakta zorlanırken, yüzde 65`i belli aralıklarla ailesinden borç almak durumunda kalmaktadır. Yani bu iktidar öğretmenin evine başı dik girebilme hakkını da çalmıştır. Kredi ve kredi kartına batmış olmayan, daha aybaşında ay sonunu kara kara düşünmeyen tek bir eğitim emekçisi yoktur. OECD ülkeleri arasında öğretmene en az maaşın verildiği 6. ülke olan Türkiye`de bizlerin alım gücü, dizginlenemeyen enflasyon karşısında gün be gün erimektedir. Güvenceli çalışma, kadrolu istihdam bir hak olmasına rağmen öğretmenler ücretli, sözleşmeli, kadrolu adı altında kategorize edilerek, ayrıştırılarak sömürülmektedir. Hükümet aynı zihniyetle yıllardır kadrolu yardımcı personel, hizmetli ve memur ataması yapmayıp, çalışanlar üzerindeki iş yükünü arttırmış ve taşeron işçilerle, İŞKUR üzerinden sağlanan geçici çalışanlarla bu hizmetleri düşük ücret vererek sağlamaya çalışmıştır" dedi.
(Atilla Akın)