Yatağan, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Ankara hattında gerçekleştirilecek olan yürüyüşte, laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim, iş güvencesi, özelleştirme, bütçe ile ilgili talepler vurgulanacak. Yürüyüş ile ilgili bilgiler veren Eğitim İş Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu`nun açıklamasında; “17 Aralık Türk siyasetinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Türkiye`de siyasi aktörlerin bir kısmının yolsuzlukla nasıl içli dışlı olduğunu gözler önüne seren olayların yaşanmasının üstünden henüz bir yıl geçmiştir. Eğitim-İş bir yıl önce söylediğini bugün tekrar etmektedir: ‘Yolsuzluğunuz, Yoksulluğumuzdur!’ Siyasal iktidarın arsa spekülasyonlarına dahil olduğu, devlet bankası aracılığıyla altın kaçakçılığına karıştığı ve birinci dereceden akrabalık ilişkilerini kullanarak vakıflar yoluyla rüşvet aldığı bir dönemden geçilmiş ve demokratik cambazlıklarla yaşananların üstü örtülmek istenmiştir.4 gün sürecek olan yürüyüşümüz unutturulmak istenen bu kara günü tekrar hatırlatmak amacıyla 17 Aralık’ta başlayacaktır. Enerji santralinin özelleştirilmesine karşı çıkan ve 1,5 yıldır direnişte olan işçilerimizle dayanışmak ve ‘özelleştirmeler vatana ihanettir’ diyen anlayışa sahip çıkmak için yürüyüşümüze Yatağan’dan başlayacağız. Ülkenin en önemli kaynakları, madenler, ormanlarımız, derelerimiz, kar dürtüsüyle hareket eden kapitalist bir ihtirasın ellerine bırakıldı. Yatağan ve Milas’ta bulunan termik santral ve linyit işletmeleri özelleştirildi. Buralarda 4.000 enerji ve maden işçisi çalışıyor. Bu özelleştirmelere karşı işçilerimiz direniyor. Çünkü işçiler özelleştirmenin düşük ücret ve iş güvenliğinden yoksun çalışma olduğunu biliyorlar. Çünkü onlar özelleştirmenin Soma katliamı ve Ermenek faciası olduğunu biliyorlar. Sınıf dayanışmasının gereği olarak Eğitim-İş Yatağan’da özelleştirmeye direnen işçilerin yanında olacaktır. Yatağan’dan Aydın’a, Aydın’dan İzmir’e, İzmir’den Manisa’ya ve oradan da Soma’ya ulaşacak olan yürüyüşümüzde yine siyasal iktidarın kapitalist kumpaslar içinde katledilmesine göz yumduğu emekçilerin hatıraları canlı tutulacak ve iş güvenliğinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilecektir. AKP iktidarında Türkiye’de iş kazalarına bağlı işçi ölümlerinin artması, Soma ve Ermenek’te yaşananlar bir tesadüf değildir. Özelleştirmeler yoluyla işçilerin yedeklendiği, işsiz yığınlar yoluyla çalışanların tehdit edildiği bir dönemden geçiyoruz. Emekçiler asgari ücretle çalışmaya mahkum ediliyorlar, işçiler taşeronlaştırılıyor. İş güvenliği ve kadro güvencesi yok ediliyor. AKP iktidarı emekçilerin çalışma koşullarında yoğun tahribatlar yaratırken diğer taraftan da eğitim sistemimizin laik, bilimsel ve kamusal olma özelliğini ortadan kaldırıyor. Eğitim sistemini kendi siyasal amaçları için düzenleyen AKP, imam hatip okulları aracılığı ile kendisine oy ve seçmen devşireceği bir yapıyı oluşturuyor. Öte yandan eğitim sisteminin tamamına etki eden ve son derece beceriksiz kadrolar eliyle eğitim bürokrasisini eline geçiren siyasal iktidar, iş bilmez yöneticiler vasıtasıyla okulları bir kargaşa ortamının içine sürüklüyor. Öğrencilerin dini inancına göre ayrışmasına fırsat tanıyan yasal düzenlemeler yoluyla toplumsal barışı bozmayı amaçlayan politikalar dayatılmakta ve öğretim birliği açıkça zedelenmektedir. AKP, yandaş sendikası ve yapay yandaş sivil kuruluşlar aracılığıyla şimdi de karma eğitime yönelik tehditler savurmakta amacına ulaşmak için sinsice çalışmaktadır. Eğitim emekçilerinin çalışma koşulları ve ekonomik durumları da her geçen gün gerilemekte, alım gücü düşmekte ve iş güvenceleri tehdit edilmektedir. Rotasyon adı altında öğretmenlerin yaşam ve çalışma koşulları tehdit edilmekte, insanlık dışı uygulamalara kapı aralanmaktadır. Tüm bunların yanında özellikle öğretmenlerin saygınlığı devletin en üst kademesinde bulunanlar eliyle zedelenmekte, öğretmenlere karşı anne-babalar kışkırtılmaktadır. Öğretmenlerin ek ders ücretleri yıllardır yerinde saymakta ve anlamlı hiç bir artış yapılmamakta, bunun yanında ciddi bir kayba neden olan gelir vergisi matrah limitinin dar gelirlilerin aleyhine belirlenmiş olması yaşanan mağduriyeti daha da arttırmaktadır. Eğitim sistemi içerisindeki emek sömürüsünün en önemli göstergesi olan ücretli kölelik uygulamasına devam edilmekte, yüz binlerce öğretmenimiz ise atama beklemektedir. Eğitim-İş olarak, AKP’nin yağma ve talan düzenine karşı; düşük ücret, ağır çalışma koşulları, işçi kıyımları, taşeronlaştırma ve esnek çalışmaya karşı; işten çıkarılmalara ve iş cinayetlerine karşı; sendikasızlaştırma ve kamu emekçilerini güvencesiz bırakma girişimlerine karşı; 4+4+4 yasası ile getirilen ırkçı, bölücü gerici eğitim sistemine karşı; haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak, çocuklarımızın eğitimli ve sağlıklı, güven içinde yaşayabileceği bir ülke için mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz. Siyasi iktidarın politikalarından mağdur olan tüm kesimleri, siyasi partileri, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini, 20 Aralık 2014 Cumartesi günü saat 10.00’da yürüyüşümüzün son durağı Ankara Tandoğan meydanında gerçekleştirileceğimiz kitlesel basın açıklamasına davet ediyoruz. Emeğimizi sömürtmeyecek, emekçilerin ölümünü izlemeyeceğiz. Cumhuriyeti yıkmak isteyenler karşılarında yıkılmaz bir kale olarak eğitim emekçilerini bulacaktır" denildi.