EFSANE BİTTİ....
Gazetemizin Kurucusu - Mimarı Turhan Narler’in ölümünün 8. yılı anısına gazetemiz editörü Yusuf Sonkurt’un 03 Şubat 2007 tarihinde yayınlamış olduğu yazısını tekrar yayınlıyoruz.
EDİTÖRÜN KALEMİNDEN - YUSUF SONKURT (3 ŞUBAT 2007)
Evet.. Turhan Narler’i kaybettik... Onunla geçirdiğim tam 13 yılın ardından pekte kolay olmadı ebedi yolculuğa uğurlamak. Belki kendisi artık yaşamıyor ama fikir ve düşünceleri örnek olacak meslektaşlarına bundan sonraki süreçte...
Geçmişe bir yolculuk yapacak olursak... Sene 1994’ün ortaları ben Olay Gazetesi’nden içeriye adımımı atıyorum ve görüşmelerim sonucu yeni bir mesleğe ve asla vazgeçemeyeceğim bir göreve doğru yelken açıyorum. İlk iş günümde Turhan Narler’le görüşme ve hatta ileri de “BABA” diye hitap edebileceğim bir efsane ile tanışıyordum. Tabii ben müthiş bir heyecan ile girdim odasına; karşımda bıyıklarının kenarları sararmış, sigarayı pöfürdete pöfürdete içen, daktilosuna adeta gömülmüş biri duruyordu. Benim geldiğimin bile farkına varmamıştı. Çünkü o anda belki de Çanakkale’nin en önemli sorunlarını dile getiriyordu kaleminde... Kafasını kaldırdı ve hafif bir gülümseme ile “Hoşgeldin evlat, buyur şöyle” dedi. Ben oturmuş hayranlıkla onu izliyordum. Bir yandan daktilosu ile bişeyler yazarken, diğer yandanda telsizdeki olayları adeta yaşarcasına takip ediyor, devamlı notlar alıyordu. Belli bir süre böyle geçtikten sonra “Evet, evlat aramıza hoşgeldin. Umarım başarılı olursun. Gözlerin parlıyor, sen bu işi götüreceksin galiba” dedi ve ayaklandı birden beni sanki yıllardır tanıyormuşcasına koluma girerek içerdeki arkadaşlarla tanıştırdı. Ben bu mesleğimde belli bir yere gelmiş isem Turhan Narler’in mutlak bir payı vardır.
Turhan Narler disiplini seven ve bir o kadar da sinirli biriydi. Ama en sinirli olduğu anda bile söylediklerinden hiçkimse kırılmaz, üzülmezdi. Çünkü bilirdik ki o bize bağırıyorsa mutlaka haklıdır ve birşeyler öğretmeye çalışıyordur. Yetiştirdiği gazetecinin yanı sıra insanlığı da öğretirdirdi meslektaşlarına... Ama önemli olan acaba onun değerini anlayabildik mi? O bütün insanları eşit çerçevede görür ayrım yapmazdı. Haberlerinde kişiselliğini kullanmaz doğruyu ve dürüstlüğünü ortaya koyardı. Turhan Narler öyle bir değerdi ki; belli bir kesim, belli bir siyasi otorite, belli bir güç ona yakın değildi, o herkese aynı ölçüde yakınlık gösterirdi. Hayat, acı olduğu kadar, yürekli insanların azlığı ile de yaşanıyor. Önemli olan bu değerleri kaybetmeden anlayabilmek, yaşatabilmek..
Baba inan son yolculuğuna uğurlamak bizleri çok üzdü ve yordu... Kolay olmadı... Ama şu unutulmamalı ki; TURHAN NARLER’i yaşatmak bir görevse benim olsun, TURHAN NARLER’i düşünmek bir ilke ise bu ilke benim olsun, TURHAN NARLER’i hatırlamak bir anı ise bu anı da benim olsun...