Özel Haber: Seçkin Sağlam
Kazdağları, Çanakkalelilerin kırmızı çizgisi haline geldi. Milyonlarca yılda oluşan, binlerce yıldır öyküleri, efsaneleri ve bereketli toprakları ile Çanakkale’nin can damarı olan Kazdağları, dünyanın da doğal ekosistemlerinin en önemlilerinden biri. Bugün başta altın olmak üzere metalik madencilik faaliyetlerinin hedefi olan, kendine özgü florası ve faunası ile tehdit altında bulunan Kazdağları için kentin direnişi sürüyor. Bir süredir çeşitli eylemler ve su hakkı nöbeti ile korumaya, Kazdağları’nın sesini duyurmaya çalışan Çanakkaleliler, sosyal medya kampanyaları ile gündem oluşturmaya çalışırken, duyarlı bir yurttaşın, sessiz ama etkili tavrı dikkat çekti. Önceki gün, pazardan aldığı iki selvi fidanını madencinin ağaçları katlettiği alana diken ve “Kazdağları’na sahip çıkalım” notunu bırakın Sabit Boz isimli yurttaş, bu girişimini de sosyal medyadan paylaştı. Kısa sürede çok sayıda beğeni ve destek yorumu alan Sabit Boz, Kazdağları’ndaki ağaç katliamına ve buna karşı geliştirdiği tavrını değerlendirdi. “Biz, çiftçi kökenli bir aileden geliyoruz” diyen Boz, “Ben, mobilya sektöründe çalışıyorum. Çanakkale’nin Halileli Köyündeniz. Bu toprakları işleyerek geçimimizi sağlıyor, geleceğimizi hazırlıyoruz. Bölgenin bir ekolojik sistemi var, bu ekolojik sistemle burada korunan bir doğa var ve bu doğanın bize vermiş olduğu nimetler var. Mesela domates, karpuz, kavun, şeftali gibi ürünleri sağlıklı bir şekilde tüketebilmemizi bu doğaya borçluyuz. İçme ve kullanma suyu kaynağımız var ve hatta o bölgede Balaban’da mide ve böbreklere iyi gelen ekşi su var. Bu doğanın döngüsünde bulunan bir sürü canlılar var. Benim yaptığım, ekolojik sistemin, doğal yaşam kaynaklarının, suların, tabiatın korunması adına bir girişimdi” dedi.
“Sabit” ve “Kevser” isimli selvilere sahip çıkalım!
“O gün annemle birlikte pazardaydık, haberleri okuyoruz” diyen duyarlı yurttaş Sabit Boz, “Haberleri okurken, ağaçların kesildiği alanla ilgili haber gördüm, daha sonra anneme de gösterdim. Annem de tabi bana göre daha tecrübeli, yaşının verdiği bir birikim de var, bu işleri iyi bilir ve bana (İstanbul’u da bu şekilde yok ettiler) dedi. Ben de, ‘Anne bak! Bu durum bizim ürünlerimizi de etkiler’ dedim. Daha sonra annemden de onay aldıktan sonra, 2 selvi aldım. Bir etiket aldım ‘Kazdağları’na sahip çıkalım’, yazdım. Hatta selvilerin adını da ‘Sabit’ ile ‘Kevser’ koydum. Daha sonra yola çıktım. Bölgeye vardığımda, bölgeye çıkış yolunun başında jandarma ekipleri vardı. Bölgeye nasıl gideceğimi sorduğumda, jandarma ekipler güvenli olmayabileceği için gitmemem gerektiğini söylediler ama ben gittim. Tabi alana gitmek için 3-4 kilometre yol geçtim ve yolun etrafındaki ağaçların tamamen kesildiğini gördüm. Alana gittiğim zaman yolun ortasında güvenlik görevlisinin de olduğu bir kapı gördüm. Güvenlik görevlisine içeri girmek istediğimi söyledim, içeriye sivil vatandaşları almadıklarını söylediler. Daha sonra ayrı bir bölge buldum ve oradan gittim. İçeri girdiğim yerde, 20-25 dönümlük bir alanın biçildiğini gördüm. O alanın biraz yukarısında şirket çalışanlarının seslerini duydum ve çok fazla ileriye gitmedim. O tarafa fideleri diktim. Daha sonra fidelerin fotoğraflarını çektim ve sosyal medyada paylaştım. İnsanlar da sosyal medyada bunu görünce yorum atmaya başladılar. Hatta birisi ‘Adam karanlığa küfretmek yerine mum dikmiş’ yazdı ve bu benim çok hoşuma gitti. Benim yaptığım bence çok etkili bir tepki oldu. Kordonboyu’nda yürüyüşler oluyor, tabi o da bir tavırdır. Ancak ben kendi tavrımın daha anlamlı olduğuna inanıyorum. Herkesin ağaçların kesildiği alana aileleri ile birlikte gidip fidan dikmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.