havadurum

Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Gazeteciler Hapiste

Emek Partisi Çanakkale İl Örgütü 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yazılı bir basın açıklaması yaparak “Basının büyük tekeller tarafından ele geçirildiği, kapitalist sistemin kutsanmasına endekslendiği günümüzde dünya ölçeğinde bir basın özgürlüğünden söz edemeyiz” değerlendirmesi yaptı.

1498
Türkiye’de düşünce ve örgütlenme alanında olduğu gibi basın özgürlüğü alanında da ancak diktatörlüklerde görülebilen bir tabloyla karşı karşıya olunduğu belirtilen açıklamada “Türkiye’de bizler, bu günü basın özgürlüğünü kazanmak için değerlendireceğiz. Mücadelenin yükseltilmesi, basın emekçileri ile dayanışmanın daha da yükseltilmesi gereken bir gün olarak kutlayacağız” ifadelerine yer verildi.. Basının raptı-zapt altına alındığı, hapislerde onlarca gazetecinin bulunduğu, gazetecilerin Başbakan ve Hükümetin üyelerinin hedefi haline geldiği bir dönemde, basın özgürlüğüne ilişkin edilen sözlerin hiçbir kıymetinin olmadığını belirten EMEP İl Örgütü açıklamasını şöyle sürdürdü: “62 gazetecinin uyduruk gerekçelerle hala hapiste bulunduğu bir ülkede basın özgürlüğünden söz etmek, gerçekleri çarpıtmaktır. Öldürülen gazeteciler, basılan matbaalar, bombalanan gazetelerin hesabının verilmediği, gerçeklerin açığa çıkarılmadığı bir ülkede basın özgürlüğünden söz edilemez. Gazetecilerin yazdıklarından dolayı hedefe konulduğu, terörist sayıldığı, tutuklandığı, son olarak Hasan Cemal olayında olduğu gibi işten atıldığı bir dönemde, AKP Hükümetinin basın özgürlüğüne ilişkin söylediklerinin hiçbir kıymeti yoktur”.
 
Basın özgürlüğü için daha güçlü mücadele
“Basının yandaş hale getirilerek, hükümetin politikalarını desteklemek için kullanıldığı, kalemlerin eğilip büküldüğü bir ülkede basın özgürlüğü yoktur. Yandaş medyanın Hükümetin ağzına baktığı tablonun bize sunduğu gerçek, basın özgürlüğü için daha güçlü bir işçi ve emekçi mücadelesine ihtiyaç olduğudur. Sermayenin ve hükümetin hesaplarına ve çıkarlarına endekslenmiş basının, ezilenlerin, işçi sınıfın, mazlumların ve mağdurların sesi olması da beklenemez. İstanbul’da 1 Mayıs’ta olduğu gibi, tüm gelişmelerde gerçekleri çarpıtan, bilinçleri dumura uğratan (sahibinin sesi) basın karşısında, emeği, barışı ve özgürlüğü savunan basını daha çok desteklemek ve dayanışma içinde olmak gerek”.
Paylaş