Dr. Çoban "Kadınlar toplumda olduğu gibi medyada da yok sayılıyor"

872

 Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi Müdürlüğü ile ÇOMÜ Kadın Araştırmaları Merkezi ortaklığında ‘Şiddet ve Medya Dili’ konulu panel gerçekleştirildi. ÇOMÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Serhat Çoban’ın sunumu ile gerçekleşen panelde, Çoban, tolumdaki cinsiyetçi kalıplar, toplumsal yağının medyayı etkilemesi, haberlerde kadınlara verilen oran, medyada kadınlara yönelik kullanılan dil, medya sektöründe kadının yeri, çalışma şartları… gibi birçok alt başlıkta bilgilendirmede bulundu. Kapitalist toplum içerisinde ataerkilliğin önemli bir yeri olduğunu ve sistemle bir biçimde ataerkilliğin eklemlendiğini belirten Çoban; “Ataerkillik ne yapıyor? Kadınları ikinci plana atıyor ve daha görülmez kılıyor. Bunun da medya sektörüne yansımasında farklı bir durum görmüyoruz. Kadınların geri planda, yok sayılmış ve birazda hakaret içerikli bir yapı olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Yapılan araştırmalarda kadın ve erkek nüfus oranının eşit olmasına rağmen, kadınların medyada görünürlüğünün günümüzde yüzde 24’lere çıkabildiğini ifade eden Çoban, bu durumun önemini ise; “Bir cinsiyeti yok sayıyorsunuz ve görmüyorsunuz. Dünyadaki durum bu. Kadınlar aslında yok sayılıyor ve gösterilmiyor. Erkeğin yüzde 80’lik bir baskınlığından söz ediyoruz” sözleriyle belirtti. Türkiye’de de durumun pek farklı olmadığını belirten Çoban, kadınları medya sektöründeki istihdamının kadını yönelik medya dilini ve içeriğini değiştirebileceğini söyledi. Çoban sunumda;  “İlk etapta toplumdaki cinsiyetçi kalıplar nelerdir. Bunu okuyacağız. Toplumsal yapı bir çok alanı etkilediği gibi medyayı da etkiliyor, değiştiriyor, müdahale ediyor. Diğer taraftan gazete haberlerinde kadınlara ne oranda yer verildiğine bakıyoruz. Kadınlar ne kadar görünür? Medya sektörü içerisinde özellikle Türkiye’de çalışan kadınların oranları ve ne şartlarda çalışıyorlar. Haber dilinde kadının yerine bakacağız. Oldukça sorulu haber başlıkları olduğunu görüyoruz” dedi.

  
“Toplum ne ise medyada odur”
Çoban; “Bir toplumsal yapı var. Bu toplumsal yapının medyayı biçimlendirmesi dönüştürmesi yine toplumla bağlantılı oluyor. Toplum ne ise medyada odur. Toplumdaki kadın ilişkisine bakarsak ataerkil bir yapı görüyoruz. Yani erkeğin egemen olduğu, aktif olduğu ve kadını baskıladığı, ötekileştirdiği bir sistemin adı olarak ataerkil adı ifade ediliyor. Bu günümüz toplumunda ortaya çıkan bir şey değil. Tarihsel köklerine baktığımızda çok eskiye dayandığını görüyoruz. Günümüzde de, Kapitalist toplum içerisinde ataerkilliğin önemli bir yeri olduğunu ve sistemle bir biçimde ataerkilliğin eklemlendiğini söyleyebiliriz.  Ataerkillik ne yapıyor? Kadınları ikinci plana atıyor ve daha görülmez kılıyor. Bunun da medya sektörüne yansımasına farklı bir durum görmüyoruz. Kadınların geri planda, yok sayılmış ve birazda hakaret içerikli bir yapı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
 
 “Bir cinsiyeti yok sayıyorsunuz ve görmüyorsunuz”
Nüfus oranlarının eşit olmasına rağmen, kadınların görünürlük oranının çok daha düşük olduğunu belirten Çoban; “Temel argümanlardan bir tanesi kadın ve erkek oranlarının yüzde 50, yüzde 50 diyebiliriz. Yapılan araştırmalarda medyada görünürlük açısından bakıldığında, küresel medya gözlem projesine göre küresel çapta 1995 yılında kadın görünürlük oranı yüzde 16’imiş,  2015 yılında bu oran yüzde 26’ya çıkmış. 20 yılda yüzde 10’luk bir artışın oldukça az bir artış olduğunu görüyoruz. Bu neden önemli? Çünkü, siz bir gurubu yok sayıyorsunuz. Bir cinsiyeti yok sayıyorsunuz ve görmüyorsunuz. Dünyadaki durum bu. Kadınlar aslında yok sayılıyor ve gösterilmiyor. Erkeğin yüzde 80’lik bir baskınlığından söz ediyoruz” dedi.
 
“Kadına yönelik şiddet dili değişebilir”
Türkiye’deki duruma bakıldığında farklı bir tablo oluşmadığını ifade eden Çoban; “TÜİK’in resmi rakamlarına göre ciddi bir erkek egemenliğini görüyoruz. TÜİK 2016’daki verilerine göre yayın bölümünde çalışanların yüzde 65’inin erkek, yüzde 34’ünün kadın olduğunu görüyoruz. Demek ki burada da bir dengesizlik durumu var. Burada da kadın ötekileştiriliyor ve geriye itiliyor. Bunun kültürel olduğu gibi, ekonomik ve politik nedenleri olabilir. Baskı ve dağıtım işinde çalışanların ise yüzde 93’ü erkek, burada da baskınlığı daha rahat görüyoruz. Kadınların medya sektöründe istihdam edilmesi neden önemli diye sorabiliriz? Bu neyi sağlayacaktır. Bu durumda haber dili değişebilir. Kadını geri plana atma ve ötekileştirmeler biraz daha geride kalabilir. Kadına yönelik şiddet dili değişebilir. Bunun ana faktörlerinden bir tanesi de medyadaki kadın sayısının artması, kadının bu alana girerek görünür olmasından geçiyor” dedi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş