Milli eğitimin bu uygulamaları tesadüfî uygulamalar değildir.
Dalyan Köy okulunun durumu 4+4+4 eğitim yasasının iflasının bir göstergesidir.
Yasanın başından beri çekincelerini koyan kesimler bir kez daha haklı çıkmışlardır.
En son bu konuya ilişkin Halkevleri n Eğitim Hakkı Meclisi’nin yayınlamış olduğu bir raporu sizler ile paylaşmak istiyorum.
72 ay öncesi çocukların durumuna ilişkin ortaya çıkan sonuçlar:
· Kaslarının yeterli gelişmemiş olmasından kaynaklı el becerilerinin yetersiz olması. Kalem tutmada başarısız olma gibi sorunlar yaşanmaktadır.
· Derse adapte olamama, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü, çabuk sıkılma ve bunun yanında dikkat süresinin kısa olması.
· Şimdiye kadar 72 ay öncesine okulda oyun oynatılırken, okuma-yazmaya geçilince çocukların sıkıldığı gözlemlendi. Buna bağlı olarak altına kaçırma, ağlama, anneyi isteme gibi davranışlar ortaya çıktı.
· Öğretmenlerin birçoğu 72 ay öncesi çocukların okuma-yazmaya geçemeyeceklerini söylüyor.
Fiziki koşullar:
· Okulların %20 sinde kütüphane ve laboratuvar bulunmamakta ya da hiç kullanılmamaktadır.
· Okulların %70’inde spor salonu bulunmamakta
· Okullarda sağlık odası ve sağlık görevlisi bulunmamaktadır.
· Okulların %40’ı engelli çocuklara uygun değil.
· Kantinlerin %22’sinde denetim yok; veliler %54’ünü pahalı; %37’sini sağlıksız bulmuş.
· Kırsal kesimlere doğru gidildikçe ısınma ciddi bir sorun olarak yaşanmaktadır.
Öğretmenler:
· Okulların bölünmesinden ve okul değişikliğinden kaynaklı 5. sınıf öğretmenleri öğrencilerin uyum probleminden kaynaklı zorlanmaktadırlar.
· Öğretmenler bazı okullarda her türlü işle ilgilenmek zorunda bırakılmaktadır. Yeterli memur olmamasından kaynaklı evrak işleriyle öğretmenler ilgilenmek zorunda bırakılmaktadır.
· Bazı okullarda öğretmenler birleşerek temizlikçi maaşını ödemektedir. Çeşitli okullarda öğretmenler arlarında topladıkları paralarla çay servisi gibi kantin hizmetlerinin karşılanması için hizmetli tutmaktadır.
· Öğretmenler dünya görüşlerinden kaynaklı birçok okulda okul yönetimlerinin baskısına maruz kalmaktadır. Derslerde anlatılan bazı konular (örneğin felsefe) öğretmenlerin baskı görmesine neden olmaktadır.
66-72 ay aralığındaki çocuklar derslere geçemiyor. İlköğretim süresi şimdiden 3,5 yıla düşmüş durumda. Duruma bakılırsa okul fobisi, ders fobisi gibi nedenlerle okuma yazmaya geçmeleri yılsonuna kadar sürecek. Yani birinci sınıf anasınıfı programı uygulamak zorunda kaldığından ilköğretim 4 yıl değil 3 yıla şimdiden düşmüş durumda. 3 aydan fazla bir zaman geçtikten sonra çocuklarını okuldan almak isteyen veliler ne yapacaklarını şaşırmış durumda.
Seçmeli derslerin durumu:
· Bazı okullarda İngilizce, drama, teknoloji, yaşayan diller lehçeler dersi talep edilmesine rağmen yeterli başvuru yok denilerek açılmamıştır.
· Din dersleri seçmeyen bazı veliler yönetimler tarafından seçmeleri yönünde ikna edilmeye çalışılmış hatta bir okulda bizzat müfettiş veliyi bu konuda ikna etmeye çalışmıştır.
· Seçmeli din derslerinde birçok okulda öğretmen olmayanlar girmektedir.
Baskı ve ayrımcılık:
· Okulların %10’unda cinsiyetçi yaklaşımlar görülmüştür.
· % 10’nda ırkçı yaklaşımlara rastlanmıştır.
· %14’ünde mezhepçilik görülmüştür.
· Din dersleri başta olma üzere Türkçe, sosyal derslerinde müfredatın da içeriğinden kaynaklı din, mezhep, milliyet ve cinsiyet ayrımcılığı yapılmaktadır.
· Bazı örneklerde ortaya çıkan sonuçlara göre toplanan paraları getirmeyen öğrenciler “sınavlara alınmayacaksınız” gibi tehditlere maruz kalmaktadırlar.
Aidat:
· Okulların yüzde 99’unda çeşitli gerekçelerle para toplanmaya devam etmektedir. Kış ayları geldikçe toplanan para miktarı artmaktadır. Okulların temel giderlerinin büyük bölümü velilerin sırtına yıkılmaktadır.
· Birçok okulda velileri bilgilendirmek için kullanılan SMS sisteminin parası bile velilerden alınmaktadır.
İşte 4+4+ 4 eğitim yasası ile eğitim noktasında vardığımız boyut böyle.
Bu mantalitenin hakim olduğu bir eğitim stratejinde doğal olarak insan unsuru da unutulur.
Öğretmen evinde bir salonun kapatılarak oradaki koşulların olumsuzlaştırılmasının ardındaki neden tam da budur.
Gazetemizde özellik ile emekli öğretmenlerin bu konudaki tepkilerini okumuşsunuzdur.
Onların yaşam koşullarını sosyal hayatlarını, iyileştirme konusunda çabası olmayan bu yönetim mantığının vardığı nokta budur.
Ne yapalım; dindar bir gençlik yetiştirmek için her şeyimizi seferber ettik varsın olsun !...