"Deprem, gelecekte daha fazla insanı etkileyebilecek bir olaydır"
Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB)’a bağlı Çanakkale Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), meslek hayatında 25’inci ve 40’ıncı yılını dolduran üyelere plaket takdimi yapıldı. Jeoloji Mühendisi Halil Özcan, Adil Afat, Salih Zeki Tutkun ve Feyzi Ayok, 40’ıcı yıl plaketine layık görülürken, Jeoloji Mühendisi Ercüment Furuncu da 25’inci yıl plaketi verilmesine layık görüldü. Plaketleri, toplantının konuğu olan Güney Marmara Jeoloji Mühendisleri Şube Başkanı Engin Er ve JMO Çanakkale İl Temsilcisi Prof. Dr. Erdinç Başyiğit takdim etti. Güney Marmara Jeoloji Mühendisleri Şube Başkanı Engin Er, gazetemiz Çanakkale OLAY’a yaptığı değerlendirmede önemli noktalara değindi. Er, Çanakkale’nin birinci derece deprem bölgesi olduğunu söyledi. Yaklaşık olarak 250 yıllık birikmiş deprem olduğunu söyleyen Er, ‘Deprem ne zaman, nasıl olacak?’ sorusunun yanı sıra bir an önce hazırlık yapılması gerektiğini belirtti. Depremin geçmişte olduğu gibi yine olacağını ve gelecek depremlerin etkisinin büyük olacağını ifade eden Er; “Biz, Çanakkale’nin birinci derece deprem bölgesi olduğunu biliyoruz. Burada geçmişte insanlığı ve medeniyeti ilgilendirecek kadar önemli depremler olmuş ve bundan sonra da olmaya devam edecek. Kuzey Anadolu diye bir fay hattımız var. Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünyada bilinen San Andreas Fay Hattı’ndan sonra en aktif fay hatlarından bir tanesidir. Bu fay hattında bir hareket olduğu zaman bu hareket, Çanakkale’yi de etkileyecektir” dedi.
“Deprem hazırlıkları, bugüne kadar tam anlamıyla yapılamadı”
Şuana kadar olan depremlerden önce hiçbir hazırlığın yapılamadığını belirten Güney Marmara Jeoloji Mühendisleri Şube Başkanı Engin Er; “Marmara denizi içerisinde iki tane bölge vardır. Bunlardan bir tanesi Tekirdağ’ın karşısındaki boşluktur. Bu bölge aktiftir ve burada 250 yıllık periyotlarla deprem olduğunu düşündüğümüz zaman şuan bu tekrarlanma periyodu gelmiştir. Dolayısıyla ‘bundan sonra deprem ne zaman olacak?’ sorusuna Çanakkale ve bölgemiz için çok doğru bir soru değildir. Biziz, sanki deprem yarın olacakmış gibi hazırlık yapmamız lazım. Bu hazırlıklar, bugüne kadar tam anlamıyla yapılamadı. Türkiye genelinde maalesef bir unutkanlık var. Bir deprem olduğu zaman bütün dünyamız yıkılıyor. Zamanında çadırlarda yattık, kalktık. Ancak, bir yıl sonra eski ve hasarlı binalara yerleşmeye başladık. Daha sonra her türlü bina, bizim için yaşam alanı oldu. Bugün yine, deprem öncesinde olduğu gibi depremsellik anlamında değerlendirme değil de binaların dış görünüşüne önem vermeye başladık. İnsanlarımız her ne kadar bu tutumu sergilese de yerel idarecilerimizin bu konuda daha dikkatli davranmaları lazım” ifadelerini kullandı.
“Jeolojik ve jeoteknik bilime önem veren belediyelere ihtiyacımız var”
Depremlerin geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacağını ve daha büyük şekilde meydana geleceği söyleyen Er; “Belediyeler, imar ruhsatı veren kurumlardır ve denetleme yetkisi de belediyelerdedir. Bir vatandaş bir bina yaptığı zaman o binayı, her türlü yapı yönetim kontrolünden, belediye kontrolünden geçmiş bir bina olarak değerlendiriyor. Fakat bu, bugün için tam anlamıyla uygulanmış değildir. Yapılan zemin etütlerini denetleyemeyecek jeoloji mühendisi olan belediyelerimiz var. Bir tane jeoloji mühendisi ilçenin depremsellik anlamında değerlendirmesini yapamaz, yapar ise eksik yapmış olur. Dolayısıyla belediyeleri, jeolojik ve jeoteknik anlamında güçlendirmemiz lazım. Jeolojik ve jeoteknik bilime önem veren veya bunu rapor olarak hazırlayan ve hazırladığı raporu uygulayan belediyelere ihtiyacımız var. Biz buradan belediye başkanlarını uyarıyoruz. Deprem, sadece geçmişte olan tarihsel bir olay değildir, gelecekte daha fazla insanı etkileyebilecek bir olaydır” dedi.
(Baykal Sağlam)