Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen, Tevfikiye Köyü’nün arkeoköy olmasıyla ilgili açıklama yaptı. Tevfikiye Köyü’nün Troya dönemini yaşatan arkeoköye dönüştürülmesini örnek veren Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen, aynı uygulamanın Denizli’nin önemli turizm merkezleri olan Pamukkale ve Karahayıt’ta da uygulanmasını önerdi. Şen, Tevfikiye’nin nasıl arkeoköy olduğuyla ilgili yaptığı açıklamada; “2018 yılı Troya yılı ilan edilirken Çanakkale Valisi Sayın Orhan Tavlı Opet’in sponsorluğunu talep ediyor. Firma da gidip bakıyor, siz alt yapıyı yapın, biz profesyonel olarak buraya destek vereceğiz. Tevfikiye’ye önce ekiplerini gönderiyorlar. Mimari çalışma yapıyorlar. Bölgenin okulundan kahvesine, el sanatlarına, satılacağı yerlere kadar düzenleme yapıyorlar. Köyden 10 kişilik bir heyet seçiyorlar bunun içine öğretmeni imamı da dahil ediyorlar. Bu kişilere köyün nasıl gelişeceğini, nasıl bunlardan para kazanabileceklerini anlatıyorlar. Bunlar da köylülere anlatıyorlar, çalışmalar başlıyor. Köydeki okul bir konaklama tesisi haline dönüşüyor. Kafeler açılıyor, evler boyanıyor, evler restore ediliyor. Troya’dan Amerika’ya kaçırılan eserler talep ediliyor. Oradan da gelen yanıtta da ‘sizin bu eserleri sergileyecek müzeniz’ yok diyorlar. ‘Müze yapılıyor artık eserlerimizi geri verin’ deniyor. Amerika’dan eserler geliyor, orada sergileniyor. Truva filminin de çok ilgi görmesi, bölgeye ilgiyi çok daha çoğaltıyor. Orada satılacak olan hediyelik eşyalara kadar bunların eğitimleri veriliyor. Şu anda köy tamamen turizmle yaşayan bir köy haline geliyor. Aynı şey Karahayıt Bölgesi’nde, Pamukkale Bölgesi’nde de yapılabilir. Karahayıt Bölgesi’nde çarşımız var. Bir sponsor bulunabilir. Mimarlar Odası’ndan destek alınabilir. Bu destekten sonra hangi evin ne renk olacağı, penceresinin ne renk olacağı kararlaştırılır. Profesyonel satış elemanları gelir, orada hangi ürünlerin satılacağına dair bilgilendirme yapar. Yerli veya yabancı insanlar o çarşıya girdiklerinde alacak bir şeyler bulur. Çünkü seyahat eden insanların en büyük beklentisi şu, yöresel bir şey, orayla ilgili hatıra alayım, o yöreye özgü bir yiyecek tadayım. Her yerde yiyebileceği yiyecek, hediyelik satmaya kalkarsanız satamazsınız. O bölgeye ait olmalı. Sergilenen bir sürü antik eser var bunların küçük replikaları olabilir. Hikaye oluşturmak lazım. Bir hikaye oluşturursanız o zaman insanlar buraya gelir” dedi.