Motosiklet sevgisi, başka hiçbir tutkuya benzemez. Bir insanı sevme duygusuyla benzerlik taşır; motosikletinize karşı bir bağlılık ve sadakat hissi geliştirirsiniz. Onu anlamak, ruhunu keşfetmek gerekir; size ait olmalı ve sizi hiç yarı yolda bırakmamalıdır. Bu derin bağ kurulduğunda, motosikletiniz sadece bir araç olmaktan öteye geçer, bir dost, bir yol arkadaşı olur.
Görünüşü mü, heyecan verici sesi mi, yoksa iki tekerleğin üzerindeyken hissedilen o muhteşem adrenalin duygusu mu? Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Her sürücü için bu sevginin kaynağı farklı olabilir. Bazıları için motosiklet, özgürlük ve maceranın sembolüdür. Rüzgarın yüzünüze çarpması, dünyanın hızla yanınızdan geçmesi, sürerken hissedilen özgürlük duygusu, motosiklet sevgisinin en önemli besleyicilerindendir.
Çanakkale'nin tanınmış esnaflarından biri olan Faruk İnceyaprak, sadece Faruk Optik’in sahibi değil, aynı zamanda motosiklet tutkunu olarak da bilinir. Sosyal medyada sık sık motosikletiyle yaptığı seyahatleri ve deneyimlerini paylaşır. Motosiklet sevdasına olan tutkusu çocukluk yıllarında Çan sanayisinde başlar. Daha yaşıtları bisiklet sürmeyi bilmezken motosikletle tanışması, onun için ilerleyen yıllarda motosiklet, hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelir ve ona stresi azaltma, içsel gelişimine katkı sağlama ve sağlık sorunlarıyla başa çıkma fırsatı sunar. Yaptığımız bu röportajda, Faruk Bey'in motosiklet tutkusunun kaynağını, motorcular arasındaki dayanışmayı, bu tutkunun yaşamına kattıklarını ve iş hayatına olan etkilerini konuştuk. Ayrıca, motosiklet kullanmak isteyenlere verdiği tavsiyeler ve paylaştığı yolculuk anılarıyla ilgi çekici bir sohbet gerçekleştirdik.
Çanakkaleliler sizi Faruk Optik'in sahibi olarak zaten tanıyor. Ancak sizi sosyal medyadan takip edenler motosikletinize ve yolda olmaya dair tutkunuzu da yakından biliyor. Motosiklet sevdanız ne zaman başladı?
Ben 1978 doğumluyum. 1988 yılında yani 10 yaşındayken babam beni çalışsın diye Çan sanayisinde bir tornacının yanına verdi. Sanayide çalışırken ilk tanıştığım şey daha bisiklet kullanmayı bile bilmeyen bir çocuk olarak çalışırken Simson marka 3 vitesli bir motosikletle oldu. Debriyajlı motor kullanmayı öğrendim o yaşta. Yaşıtlarım birçok şeyi yaparken anne babasından yardım isterken ben tek teker yapıyordum motosikletle. O gün bugündür de motosiklet üzerindeyim. Tabii zamanla sahip olduğum motorların nitelikleri de değişti ve şu an artık uzun yol yapabileceğim bir motorum var. Honda CRF 250 Rally.
Motorcuların kendi aralarında diğer araç kullananlardan çok daha farklı bir iletişimleri olduğu söylenir hep. Doğru mu?
Motorculuk gerçek bir tutku. Çıktığınız yolculuklarda kendinizle aynı tutkuyu paylaşan pek çok motorcu ile tanışıp; konuşuyor, arkadaş oluyorsunuz. Onlar sizin, siz onların hikayelerini dinliyorsunuz ve bu bir dostluğa dönüşüyor. Çünkü araba gibi değil bizim işimiz. Yani iki teker üzerindesiniz. Her zaman bir sorunla karşılaşabilir; hasta olabilirsiniz, kaza yapabilirsiniz, dağın başında lastiğiniz patlayabilir ve bu başka bir motorcunun başına da gelebileceği için hepsi hiç durmadan düşünmeden size gelip yardım ederler.
En çok takdir ettiğim şeylerden bir tanesi de yolda bir motorcu sadece ihtiyaç gidermek ya da soluklanmış için durmuş bile olsa oradan geçen başka bir motorcu muhakkak yanında durup bir ihtiyacı olup olmadığını sorar varsa yardım eder, yoksa yoluna devam eder. Bunu diğer araç kullananlarda göremezsiniz. Bu sadece motor kullananlara has bir duruştur ve en takdir ettiğim yardımlaşma şeklidir.
Bizler bir yere gitmek için motora binmeyiz, motora binmek için bir yere gideriz. Bakın bu çok farklı bir şeydir. Aslında biz sadece motora binmek için bir yerlere gideriz. Çevre illerden arkadaş edindiğim motorcu arkadaşlarım var. Bu arkadaşlarım bulundukları illerde gözlerinde sorun varsa muayene olurlar. Biz motorcular bir yere gitmek için motora binmiyoruz ya motora binmek için bir yere gidiyoruz. Hadi Çanakkale’ye gidelim gözlüğümüzü arkadaşımdan alalım diyorlar. Motorlarına atlayıp Çanakkale'ye, benim dükkanıma geliyorlar. Buda beni mutlu ediyor.
Motorculuğun iş yaşamınıza engel olduğu durumlar yaşandı mı? Bu tutkunuzun size kaybettirdikleri oldu mu?
Motosiklet tutkum iş yaşamıma hiçbir zaman engel olmadı. Hatta bu sayede tanıştığım pek çok dostum oldu. Motosiklet bana bir şey kaybettirdi mi diye sordunuz. Evet, motosiklet bana çok şey kaybettirdi ama iyi yönde kaybettirdi. Öncelikle stresimi, asabiyeti aldı benden. İçe dönük yalnızlığı seven yapımı değiştirip, içsel gelişimimi geliştirdi. Şekerim ve tansiyonum yüksekti onlardan kurtulmamı sağladı. İnsanlar ata binince mutlu oluyorlar. Biz motorcuların demir atları var bizlerde ona binince mutlu oluyoruz. Ben demir atların ruhu olduğuna inanan bir kişiyim. O bizim dostumuz, o bizim dertdaşımız, kilometrelerce uzanan yolda yalnızca siz ve motorunuz oluyor. Bütün o yolu çok sevdiğiniz dostunuz, sırdaşınızla paylaşmış oluyorsunuz. O yüzden onlar sizin sırdaşınız ve en iyi arkadaşınızdır.
Uzun zamandır sizi sosyal medyadan takip ediyorum. Yolculuklarınıza dair anılarınızı da paylaşıyorsunuz. Bize biraz da paylaşımlarınızdan bahseder misiniz?
En son Çanakkale-Gürcistan arasında 5000 kilometrelik bir yolculuktan döndüm. Şimdi bu 5000 kilometrede tanıdıklarımıza da uğruyoruz muhakkak. Örneğin o yolculukta Çanakkale'deki müşterilerimden İbrahim Domaç'ın Tirebolu'daki evine de uğradım. Annesi Sebahat teyzemiz Çanakkale'ye geldiğinde gözlüklerini ben vermiştim. O zaman bir gün onlara uğrayacağımı söylemiştim. Bu seyahatimde yolum da Tirebolu'ya düşünce gidip elini öptüm, çayını kahvesini içtim. Hem o hem ben çok mutlu olduk.
Motorculuk yolda başınıza geleceklerle tek başına mücadele etme sanatıdır. Önlem almayı bilme sanatıdır. Motosiklet kullanmayı "Eğitim" alan herkese tavsiye ediyorum ancak buradaki Eğitim kelimesinin altını ayrıca çizmek istiyorum. Her motorcunun ileri ve güvenli sürüş eğitimi almasını kesinlikle öneririm. Bu sadece ehliyet alarak yapılacak bir şey değil. Ehliyetinizi aldıktan sonra muhakkak güvenli ve ileri sürüş eğitimi almalısınız. Önünüze her an bir hayvan çıkabileceğini, son saniye sizinle aynı yöne dönmeye karar veren sürücülerin ani manevralar yapabileceğini, öngörebilmelisiniz. Eğer bunları göremiyorsanız bir gün muhakkak kaza yapacaksınız. Yani yolunuza bir kedi çıkıyorsa bu kedinin arkasından bir köpeğin geleceğini veya yola bir top fırlıyorsa bu topun arkasından bir çocuğun çıkabileceğini, çocuğun arkasından bir annenin "Dur oğlum, yapma!" diyerek yola çıkabileceğini hesaplayabilmelisiniz. Çünkü yol, bize sürekli sorular sorar. Kendinizden emin olmanız, iyi bir sürücü olmanız yetmez. Riskleri hesaplayabilmeli doğru noktada hızınızı düşürebilmelisiniz. O yüzden diyorum, motosikleti herkesin kullanmasını öneririm, ama eğitim aldıktan sonra. Motosiklet kullanmak bir meditasyondur insanları dinlendirir, sakinleştirir, mutlu yapar o yüzden diyorum herkes motosiklet kullansın.
Haberin fotoğraf galerisi için lütfen tıklayınız
(ERHAN TAYLAN)