Danıştay 'Dur' dedi!

4272

 Bir süredir Çanakkale’nin gündeminde olan altın madeni faaliyetleri yürütmek amacı ile Çanakkale’nin tek içme ve sulama bölgesi olan Atikhisar Havzası’nda yaşanan ağaç katliamları vatandaşların vicdanlarını sızlatmış ve büyük tepkiler toplamıştı. Kanadalı Alamos Gold’un yerli ortağı ‘Doğu Biga Madencilik San. ve Tic. A.Ş.’ tarafından işletilmesi planlanan ‘Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Tesisi Projesi’ ile ilgili olarak ‘ÇED Olumlu’ kararının iptali istemiyle açılan ve ÇED onayını durduran dava kararı, şirket tarafından daha sonra açılan dava ile olumsuz sonuçlanmıştı. ÇED uygundur kararının ardından bölgede tam bir katliam yaşanırken, Çanakkale Belediyesi Avukatı Şebnem Çıtak’ın İdare Mahkemesinin ‘29.03.2017 tarihli, kararının usul ve yasaya uygun olmadığı’ gerekçesini ileri sürerek açtığı davaya olumlu karar verildi. Alınan karar ile mahkeme 9.03.2017 tarihli ‘ÇED olumlu kararının bozulmasının reddi’ kararını bozdu. Mahkeme tarafından alınan karar dosyasında, ÇED olumlu kararı ile günümüze kadar ilerleyen süreç içerisinde alan ve kapasite artışının yaşandığı, artış sonrası gerekli birimlerce inceleme yapılmadığı, ÇED olumlu kararında yeterli bilirkişinin olmaması ve bilirkişilerin yeterli uzmanlıkta olmadığı gerekçeleri yer aldı.

 
“Cevher üretiminin 120 bin tondan 25 milyon 600 bin tona çıkarıldı”
‘ÇED olumlu kararına’ yapılan itiraz davalarına ‘Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Ocağı Projesi’nde yapılan ‘bilirkişi’ raporu baz alınarak karar verildiği. Açılan dava konusu işlem ile 03.07.2012 tarihli ‘Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Ocağı Projesi’ kapasite artışının göz önünde bulundurulmadığı ifade edilerek; “Dava konusu işleme konu "Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Tesisi Projesi" ile 03.07.2012 tarihli "Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Ocağı Projesi" karşılaştırıldığında, proje ömrünün 4,5 aydan 6 yıla, proje ömrü boyunca toplam cevher üretiminin 120 bin tondan 25 milyon 600 bin tona çıkarıldığı. Çevresel etki değerlendirmesi alanının 26,7 hektardan, 613 hektara yükseldiği.  Açık ocak alan büyüklüğünün 0,99 hektardan, 57,68 hektara, E0K depolama alanının 1,75 hektardan, 46,07 hektara, bitkisel  (üst) toprak depolama alanının 1,13 hektardan, 24,37 hektara, ofis /servis alanının 0,10 hektardan 0,51 hektara çıkarıldığı. Cevher stok sahasının ise 1,21 hektarda 0,34 hektara düşürüldüğü. İlk proje sadece cevherin çıkarılmasına ilişkin iken, dava konusu proje ile cevher zenginleştirmenin de faaliyet konusuna eklendiği. Dolayısıyla, ilk proje ile dava konusu projenin çevresel etkiler ve alınacak önlemler bakımından farklı özellikler gösterdiği. Ancak İdare Mahkemesince, bu hususlar dikkate alınmaksızın, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, ilk proje ile ilgili olarak verilen "ÇED Olumlu" kararının iptali istemiyle açılan davalara yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiği görülmektedir” ifadelerine yer verildi. 
 
“Bilirkişi heyeti üniversitelerin uzman kadrosundan olmalı”
Öte yandan ÇED raporunu hazırlayan bilirkişi heyetinin uzmanlık alanları dikkate alındığında alanın niteliğine göre ‘farklı mühendislik alanlarından kişilerin yer alması gerektiği ifade edilerek; “Projenin kapasite artışının yanı sıra, zenginleştirme faaliyetini de içermesi sebebiyle. İdare Mahkemesince, davacının iddiaları ve nihai ÇED raporunu hazırlayanların uzmanlık alanları da dikkate alınma suretiyle.  Dava konusu "ÇED Olumlu" kararına konu faaliyetin, alanın niteliğine göre, tarım alanları, su kaynakları, duyarlı yörelere etkisi ile. Nihai ÇED raporunun ve alınacak önlemlerin teknik ve bilimsel açıdan yeterliliğinin tespiti amacıyla mahallinde keşif ve inceleme yapacak bilirkişi heyetinin, 6 bin 100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 267’inci maddesiyle bilirkişi sayısı konusundaki sınırlamanın kaldırıldığı da dikkate alınarak.  Alanın niteliğine göre farklı uzmanlık alanlarından bilirkişilere de ihtiyaç duyulması halinde bunlar da eklenmek suretiyle, üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek ‘biri çevre mühendisi olmak üzere, kimya mühendisi, maden mühendisi, jeoloji mühendisi, hidrojeoloji mühendisi, orman mühendisi ve ziraat mühendisi gibi uzmanlardan oluşturulması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi. 
 
“03.2017 tarihli kararın bozulmasına karar verildi”
Alınan kararda açıklanan nedenlerle 29.03.2017 tarihli kararın bozulmasına oy birliği ile karar verildiği belirtilerek; Çanakkale İdare Mahkemesinin 9.03.2017 tarihli kararının bozulmasına. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 28.11. 2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi” denildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş