Daha çok sorumluluk almak zamanı

Vali Ahmet Çınar basın karşısına geçerek çeşitli konularda açıklamalarda bulundu.
Kazdağlarındaki altın madenciliği konusundaki kişisel görüşlerinin Kazdağlarının korunmasından yana olduğu noktasındaki mesajı; Kazdağlarını koruma mücadelesi veren vatandaşlar için bir moral olmuştur.
Vali Ahmet Çınar’ın bu konudaki mesajı doğru bir şekilde okunmalı ,bundan böyle Kazdağlarının birtakım çevrelerinin çıkarları için feda edilmesinin önünün alınmasının tamamıyla vatandaş duyarlığına bağlı olduğunun, altı ayrıca çizilmelidir.
Vali Çınar yapmış olduğu bilgilendirmede direkt sonuca giden bir yönetici tipi çizmiştir.
Bu performans kriteri olarak önemli bir artı değerdir; verimlilik, sonuç alma konusunda önümüzdeki günler de olumlu gelişmeler yakalamak açısından bir avantajdır.

629
Kazdağları konusunda yapmış olduğu değerlendirmede Vali Çınar, bir konuda yapmış olduğu tespit açısından fiili durum ile ilgisi olmayan bir değerlendirmede bulunmuştur.
O da, siyanür konusudur.
Altın madeni sondaj aşamasında siyanür ile ilgili bir süreç yoktur.
Sularımıza siyanür karışmıştır iddiası bu süreçte çevre mücadelesi veren kesimler tarafından gündemdeki bir iddia değildir.
Sondaj aşamasında sondaj çamuru ile bulanıklaşarak içilemez hale gelen, kirlenen sular gerçeği söz konusudur.
Sondaj bölgesine yakın köylerde bunun örnekleri çoktur.
Bu konu yetkililer tarafından da bizzat yerinde tespit edilmiştir.
Siyanür sorunu üretim aşamasının sorunudur.
Altın üretimine geçildiği zaman çevreye vereceği zararlardan biride; siyanür liçi yöntemi ile ayrıştırılacak altın prosesinde kullanılacak siyanürün yeraltı suları başta olmak üzere toprağımıza ve havamıza vereceği risktir.
Sondaj çalışması sırasında siyanür konusunda yapılan spekülasyonlar altın madencilerinin spekülasyonudur.
O aşamadaki durumu sürecin tamamına ilişkin bir gerçekmiş gibi sunarak, kafalar karıştırılmak istenmektedir.
Vali Çınar’ın kişisel görüşünün Kazdağlarının korunmasından yana olması her duyarlı insan gibi değerli bir yaklaşımdır.
Fakat  yasal prosedür dahilinde olabilecekleri düşündüğümüzde rehavete kapılmadan her alanda daha çok tepkinin organize edilerek  geliştirilecek duyarlılık için sorumluluk almaktan başka bir alternatif yoktur.
Bu bilincimizi hiçbir zaman karartmamak zorundayız.
 
 
Yerel seçim rüzgarları 
Yerel seçim  zamanı yaklaştıkça bu konudaki heyecandan tutun, bazı operasyonlar için harekete geçmenin verdiği  bir ısınma ile karşı karşıyayız.
Matematiksel olarak oy hesapları şimdiden yapılmaya başladı.
ÇOMÜ öğrencilerini  kendileri için potansiyel gören AKP  bu konuda öğrencilerin adreslerini Çanakkale’ye alması konusunda bir kampanya başlattı.
Biga’da kurulu  bir sanayi kuruluşu çalışanlarının Çanakkale’ye taşınması için bazı girişimlerde olduğu bilgisi bugünlerde daha çok seslendirilmeye başlandı.
Dolayısıyla AKP cephesi yeni bir oy potansiyeli için harekete geçmiş iken, CHP cephesinde her şey aday belirlenmesi sürecine odaklandı.
CHP’nin bu odaklanması; siyasal yaşamın gereklerinden kendilerine kopartan bir düzeye kadar varmış durumda.
İyi ki Ömer Faruk Mutan gibi bir başkanları var da; siyasal gündemi kendi cephesinde belirleyerek bu konudaki sessizliği kırıyor.
Ömer Faruk Mutan her şeyi halkı ile paylaşan, dobra dobra her türlü gelişmeyi kamuoyuna aktaran bir başkan olarak başta Kepez halkının olmak üzere Çanakkalelilerinde  takdirini kazanmış bir başkan.
Yerel seçimler sürecinde siyasal partiler dışında, aktif olarak sürece müdahil olan bazı AKP taşeronu çevreler var ki;  bu yerel seçimler onlarında gelecek ile ilgili bazı planları açısından oldukça önemli.
Çanakkale açısından yerel seçimler bugüne kadar yapılan tüm seçimlerden çok daha farklı bir  nitelik taşıyor.
Bu seçimler Çanakkale’nin geleceği açısından bir dönüm noktası.
Kentin bir bütün olarak  bugüne kadar  oluşturmuş olduğu özgürlük demokrasi ve barıştan yana çağdaş ilerici değerleri açısından şimdi bir dönüm noktası söz konusu.
Kentin bu değerlerini dönüştürmek isteyenlerin,   taşıma ile yeni oy potansiyeli yaratarak bazı girişimler içersinde olmaları nedeniyle; bu konudaki çabalarının üst düzeyde olmasının bir göstergesi olduğunu da ayrıca not etmek gerekir.
Fakat unuttukları bir şey var; bu ülkede gezi ile birlikte gelişen başka bir ruh var.
Günler geçtikçe bu sürecin daha canlı izlerini hep birlikte göreceğiz.
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada bir Kazdağları dostu değerli  sanatçı Tuncel Kurtiz’in yaşamını yitirdiğini öğrendim.
Bu yaz başından itibaren hiç bu kadar yoğun olarak sevdiklerimi, dostlarımı kaybettiğim bir dönem yaşamadım.
Böylesi bir dönem, benim için oldukça anlamlı; bir yandan onların anıları ile geçmişe giderken diğer yandan gelecek için başka gerçekleri hissetmenin duyguları ile acıyı, geçmişin mesajlarının verdiği dinamizmi, umutlu olmayı birlikte yaşarak bir hazan mevsimini yaşıyorum.
Paylaş