Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Abdullah Akın 20 Şubat tarihinde ÇOMÜ TV`de, 1924 yılında Çanakkale ve Bursa’daki bazı camilerin genelev olarak kullanıldığı yönündeki açıklamasına bir tepki de Kepez Belediye Meclisinden geldi. Kepez Belediye Meclisi yayınladığı deklarasyonda Türkiye Cumhuriyetinin tarihine ve halkına iftira atanların üniversitelerde, bilim yuvalarında ve okullarda çalıştırılmamaları gerektiği belirtildi. Yapılan açıklama, M. K. Atatürk’ün; ‘Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok uzaktır. Bu gibi oyuncular (din oyunu aktörleri) varsa kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar’ sözüyle desteklendi. Abdullah Akın ve onun gibi düşünenlerin öğretmen kimliği taşımadıkları, aksine bu gibi iftiralarla toplumu yaraladıklarına inandıkları belirtilen açıklamada; “Bizler, Kepez Belediye Meclisi üyeleri olarak 20 Şubat günü ÇOMÜ TV`de ‘1924 yılında Çanakkale ve Bursa`daki bazı camilerin genelev olarak kullanıldığı’ iddiasında bulunan ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr Abdullah Akın’ı şiddetle kınıyoruz. Dinin gerçek anlamda öğrenilmesini ve öğretilmesini istiyor, gencecik beyinlere toplumu bölecek, ayrıştıracak gerçek dışı zararlı tohumların, bilgilerin ekilmesini istemiyoruz. Sadece Çanakkale ve Bursa’da değil, Kurtuluş Savaşı Destanının yazıldığı güzel vatanımızın her toprağında böyle çirkin suçlamalara karşıyız, karşı durmaya devam edeceğiz” denildi.
“Akın ve onun gibiler, bu gibi iftiralarla toplumu yaralıyorlar”
Üniversitelerde, Abdullah Akın’ın dile getirdiği çirkinliğe izin verilmesinin asla söz konusu olmadığı vurgulanan deklarasyonda; “Abdullah Akın ve o düşüncede olanların öğretmen kimliğini taşımadığına, toplumun kalkınmasına hiçbir olumlu katkı sunmadığına, aksine yalan ve iftiralarla toplumu yaraladığına inanıyoruz. Oysa üniversitelerde, aklın ve bilimin önderliğinde din eğitimi verilmesi gerekmektedir. 07 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir Paşa Camiinde minberde, ‘Allah birdir, şanı büyüktür. Hz. Muhammed O’nun kulu ve elçisidir’ diyerek hutbe veren ve cemaatle namaz kılan Anafartalar Kahramanı Atatürk’ün Çanakkale’sinde halkın, kutsal topraklar dediğimiz Şehitler Diyarında Abdullah Akın’ın söylediği çirkinliğe izin vermesi asla ve asla söz konusu olamaz” denildi.
“Akın, Kurtuluş Savaşını ve sonrasını bir vatansever gibi anlatmalıdır”
Deklarasyonda; “Abdullah Akın’ın, Kurtuluş Savaşında Yunan postalının bastığı yerde camilere doldurularak tecavüz edilen kadınların, çocuk-kadın-erkek camilerde yakılan halkın karşılaştığı zorbalıkları bir vatansever olarak anlatmasını beklerken, tam tersi bir davranış, söylem, duruş, üzücü ve düşündürücüdür. Kurtuluş Savaşında Yunanlılarca yakılan, birçok cami Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra onarılmış, kullanılamayacak duruma gelenler yeniden yaptırılmıştır. Tarihi gerçekler, arşivlerde yer almaktadır” ifadeleri kullanıldı.
“Tarihe ve halka iftira atanlar, bilim yuvalarında çalıştırılmamalıdır”
Kepez Belediye Meclisi tarafından yayınlanan deklarasyon, M. K. Atatürk’ün sözüyle desteklenirken; “Camiler, itaat ve ibadetle birlikte din ve dünya için neler yapılmasının gerekli olduğunu düşünmek, yani konuşma, tartışmak ve danışmak için yapılmıştır. Akıl ve ilim rehberliğinde uygarlaşırken hurafelerden arındırılmış İslam dininin ilerlemeye engel olmayacağını…’ ifade eden Atatürk’ün Laik Türkiye Cumhuriyetinde tarihine ve halkına iftira atanlar Ülkenin aydınlık geleceğinin mimarlarını yetiştiren üniversitemizde, bilim yuvalarımızda, okullarımızda çalıştırılmamalıdır” denildi. (Eren Aşnaz)