Sarıbaş’tan şartlı destek
ÇTSO üyelerine seslenen CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, ÇTSO’nun yatırımlarının takipçisi olduklarını söyledi. Yat Limanı Projesi’ni desteklediklerini ancak projenin yapılacağı yerin doğru seçilmesinin şart olduğunu belirten Sarıbaş; “Yat Limanı mutlaka turizmin için çok önemlidir. Yat Limanı Projesi’ne sıcak bakıyoruz. Ama iyi ve doğru bir yerde olması lazım” dedi.
“Kazdağları’nı kaybedersek tekrar geriye getiremeyiz”
Kazdağları’nda yaşanan çevre felaketlerine dikkat çeken CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan; “Elimizde böyle bir Kazdağları gibi bir zenginlik var iken, bu zenginliği bir hiç uğruna niye başkalarına verelim. Kazdağları’nı kaybedersek tekrar geriye getiremeyiz. Onun için hepimiz Kazdağları’na sahip çıkmalıyız. Tarlanın elma bahçesi bizim tapulu malımız. Biraz elma atmışlar önümüze bunları yiyoruz. Ama aslında elma bahçesini elimizden almışlar. Biz önümüzdeki elmalar ile uğraşmaktan elma bahçesine bakmıyoruz. Önümüzdeki elmalar bitmeden elma bahçesine sahip çıkalım” dedi.
ÇTSO Yönetim Kurulu ve Meclis üyeleri ile diğer sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan ÇTSO Başkanı Bülend Engin hedeflerinin Çanakkale’den kazanmak değil, Çanakkale’ye kazandırmak olduğunu belirterek, “Bu ilkeler doğrultusunda gelecek bütün önerilere açığız. ÇTSO Yönetim Kurulu olarak, en kötü çözümün çözümsüzlükten çok daha iyi olduğunun bilinciyle, odamız üyelerinin ve Çanakkale ticaretinin gelişimine katkı sunacak projeler geliştirmek ve hedefe ulaştırmak için görevlendirildiğimiz anlayışıyla, sırtımıza küfemizi yüklendik. Bu küfenin içini proje ve hizmet talepleriyle dolduracak olan sizlerin önerilerini bekliyoruz” dedi.
Engin; “Gelişme ticaretin artmasıyla olacaktır”
Çanakkalelilerin bir araya gelerek, küreselleşen dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak Çanakkale’nin gelişimi için somut adımların atılmasına katkı vermeleri gerektiğini söyleyen ÇTSO Başkanı Bülend Engin, dünya ekonomisindeki son gelişmelere ağırlık verdiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir zamanlar dünya ekonomisinin süper gücü olup bunu siyasi süper güce çeviren ABD, 2008 ekonomik krizinin de öncüsü olmuş, yeni başkanı ile ekonomide çıkış noktasını aramaya çalışmıştır. Obama’nın başkan olduktan sonra ilk ziyareti Berlin’e olmuş, Berlin’i Mısır, Fransa, Türkiye gibi ülkeler izlemiştir. Obama, ilk gittiği ülke Almanya ‘da, kendi iç, dış, ekonomik ve siyasi yeni politikalarını anons ettiğinde büyük tepki ve yankı ile karşılaşmış, fakat bu yeni politikalara Fransa ve Kahire ziyaretlerinde hiçbir tepki oluşmamıştır. Bu ziyaretlerden sonra Mısır ile başlayan Arap Baharı ortadadır. Fransa ise ekonomik krizden çıkışı sadece Akdeniz Havzası’na ağırlık vermekte bulmuş fakat neticeleri ortadadır.
Önümüzdeki günlerde fotoğraf daha da netleşecektir. Amerika’nın yeni politikasının yankı bulduğu Almanya ise gelişen değişimi çok iyi algılayarak kriz döneminde gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki tesislerinde üretime daha çok ağırlık vererek bugün Avrupa’nın patronu durumuna gelmiştir. Çünkü ABD kendisini dünya lideri yapan üretim unsuruna 70’li yıllardan sonra gerekli önemi vermemesinin yanlış olduğunu ancak Obama ile anlayabilmiş, sanayi, turizm, tarımsal tüm üretim tesislerinde yeniliğe, teknolojiyi geliştirmeye, üretimi arttırmaya, üretimi teşvik etmeye başlamış ve ancak böylelikle önünü görebilmeyi başarmıştır. Obama’nın yurt dışı ziyaretlerinde verdiği birkaç mesajdan biri de buydu. Üretimden hiç vazgeçmeyen Japonya yaşadığı büyük felakete rağmen Almanya ile birlikte dünya ekonomisinin süper gücü olmuştur.”
Dünyada ekonomik hayatın ancak ticaret ile var olabileceğini, ticaretin insanoğlunun varoluşu ile başladığını, tüm evrimlerin ve çağ atlamaların, ticaretin gelişimiyle gerçekleşebildiğini ifade eden Bülend Engin, “Ekonomik gelişim, refah ve istihdam ancak ticaretin artmasıyla sağlanabilir. Ayrıca zenginliğin paylaşılması için ticaretin geliştirilmesi, serbestleştirilmesi, kolaylaştırılması, alternatif ticaret yollarının hazırlanması gerekir” dedi.
Sarıbaş; “Yat Limanı Projesi’ni destekliyoruz. Ancak proje yeri doğru seçilmeli”
ÇTSO üyelerine seslenen CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, ÇTSO’nun yatırımlarının takipçisi olduklarını söyledi. Yat Limanı Projesi’ni desteklediklerini ancak projenin yapılacağı yerin doğru seçilmesinin şart olduğunu belirten Sarıbaş; “Yatırım, sanayi turizm, ticaret mutlaka kentlerin ve illerin gelişmesi için çok önemli. CHP projelendirmede yatırımda öncelikle çevre değerleriyle birlikte yeni iş sahalarının açılmasından yana olduğunu belirtmek istiyorum. Türkiye’nin kalkınması açısından bu çok önemli. ÇTSO’nun Çanakkale ili için başlattığı yatırımların takipçisiyiz. Şu anda yapılanlar gerçekten bizi memnun etti. Çanakkale’nin bir öz yapısını çizmek lazım. Çanakkale Türkiye’nin ender illerinden bir tanesidir. Çanakkale ve Türkiye’nin planlaması bir önce bitirilmeli. Yat Limanı konusuna turizmciler ile birlikte destekçiyiz. Yat Limanı mutlaka turizmin için çok önemlidir. Ama Yat Limanı Projesi kimin olursa olsun doğru yaklaşmak lazım. Ancak teknik açıdan ve çevre ile olan ilişkileri düzenlemediğiniz zaman turizme de zarar verir. Yat Limanı Projesi’ne sıcak bakıyoruz. Ama iyi ve doğru bir yerde olması lazım. Turizm için doğru bir planlama yapmazsanız uzun bir sürdürebilirlik ortadan kalkar” diye konuştu.
Sarıbaş; “Herkesin gözü Çanakkale`de”
Son yıllarda yatırımcıların gözünün Çanakkale’de olduğuna dikkat çeken Sarıbaş; “Çanakkale için havaalanı da çok önemli. Kentimizde iki havaalanı var ama ikisi de çalışmıyor. Bu konunun takipçiyiz ve mutlaka turizm için olmalı. Tren yolu konusunda hiçbir gelişme yok. Projelendirme de yok. Sürdürebilir ve doğru olan yerlerde yatırımların yanındayız. Çanakkale bir bütündür ve değerlerinin korunması gereken iller içerisindedir. Herkesin gözü Çanakkale’de. Rant ekonomi çok çabuk gelişiyor. Burada tedbirlerin alınması gerekiyor. CHP, halkla birlikte olan projelerin içerisinde yanında olacak” dedi.
Soydan; “Çanakkale’nin havaalanı görüşümü sahiplenmesi gerekiyor”
Daha sonra söz alan CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan ise, Kazdağları’nın yanı sıra havaalanının da önemine dikkat çekti. Havaalanının kent dışına taşınmasının Çanakkale için faydalı olduğu görüşünü yineleyen Soydan; “Sivil toplum örgütlerinin kentin sorunlarının çözümünde katkıda bulunması çok önemlidir. Türkiye’deki tüm kesimleri ilgilendiren Eğitim Yasası ile ilgili TÜSİAD görüşünü bildirdi. Ancak sivil toplum örgütleri görüş bildiremez oldular. Çanakkale’nin sorunları belli. Bu sorunları her platformda parti olarak dile getirmişizdir. Havaalanı Çanakkale için çok büyük bir yatırımdır. Ama havaalanı ile ilgili plan var. Mevcut pistin sökülüp tekrar yeniden pist yapılacak. Bende bununla ilgili bir görüş bildirdim. Havaalanı tam şehrin ortasında. Çanakkale’nin önünü tıkıyor. Bu yüzden havaalanını kentin dışına taşıyalım dedim. Eğer havaalanının arazini satarsak bu parayla 5 tane havaalanı yaparız. Çanakkale’nin bu görüşü sahiplenmesi lazım. Bu şekilde olursa iktidar partisinin bundan kaçması zor olur. Onun için Çanakkale’de bunları tartışırsak kentimiz kazanır. İktidarlar gelip geçicidir. Ancak bunu başarabilirsek bu işte bizim de tuzumuz olur diye düşünüyorum” dedi.
“Kazdağları’nı kaybedersek tekrar geriye getiremeyiz”
Kazdağları’nda yaşanan çevre felaketlerine de değinen Soydan; “Kazdağları ile ilgili ciddi sıkıntılar var. Kazdağları, oksijen kaynağımızdır. Ömrümüzün ne kadar olacağına biz karar veremeyiz. Ama dünyanın ne kadar yaşayacağı bizim elimizde. Eğer dünyanın var olmasını gerektiren nedenleri ortadan kaldırırsak, dünyanın ömrü uzun olmaz. Doğal güzellikleri ve su kaynaklarıyla kazdağları çok önemli. Küresel ısınmadan dolayı artık önümüzdeki yıllarda hızlı bir trend baş gösterecek ve en büyük ihtiyacımız da su olacak. Şu anda Türkiye su zengini bir ülke değildir. Zaten su kaynaklarımız çok kısıtlı. O anlamda suyumuza sahip çıkmak zorundayız. Havamıza sahip çıkmak zorundayız. Kazdağları sadece bize oksijen sağlamıyor. Su kaynaklarımız Bandırma’dan Ayvalık ile Gökçeada’ya kadar bu bölgelerin su kaynakları Kazdağlarımızdan sağlıyoruz. Elimizde böyle bir zenginlik var iken, bu zenginliği bir hiç uğruna niye başkalarına verelim. 338 ton civarında altın olduğu söyleniyor. Bu altının ülkeye getireceği para 15 milyar dolar civarında. Zaten Kazdağları’nda her yıl sadece tarım ve hayvancılıkta 8 milyar dolar para kazanıyoruz. Su kaynaklarımız gidecek. Bir ton altını çıkarmak için 1 milyon 750 bin ton zehirli atık çıkaracaklar. 4 sene sonra Çanakkale su bulabilecek miyiz? Çevre meselesi siyasi bir mesele değildir. Bu bir insanlık meselesidir. Kazdağları’nı kaybedersek tekrar geriye getiremeyiz. Onun için hepimiz Kazdağları’na sahip çıkmalıyız” dedi.
Konuşmasının devamında AKP hükümetini eleştiren Soydan şu şekilde konuştu: “Bir hükümet eğer bir yasa çıkaracaksa, toplumun belirli bir kesimi için bu yasa çıkarılmaz. Bu ülkede yaşayan herkes için çıkarılır. O anlamda gece yarıları zorla, dayakla ve baskıyla bir şeyler çıkarmak bu ülkeye hiçbir şey getirmez. Bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz, aksine bu ülkeyi böler ve karanlığa götürür. Sayın başbakan bir sokak kabadayısı ağzıyla konuşursa, işte o ülkenin başbakanına yakışmaz. Uzun süre cezaevlerinde yatanları yargı affettiği zaman, bu karar için ülkemize hayırlı olsun derse bir ülkenin başbakanı, bu ülkede kargaşa çıkar. Ülkenin başbakanı herkesin başbakanıdır. Tarlanın elma bahçesi bizim tapulu malımız. Biraz elma atmışlar önümüze bunları yiyoruz. Ama aslında elma bahçesini elimizden almışlar. Biz önümüzdeki elmalar ile uğraşmaktan elma bahçesine bakmıyoruz. Önümüzdeki elmalar bitmeden elma bahçesine sahip çıkalım.”