ÇOMÜ`nün skandalları TBMM`de

CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı`na `Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde 2011`de yeni rektör atamasından sonra ortaya atılan iddiaların araştırılması` amacıyla vermiş olduğu Meclis Araştırma Önergesi`nin doğrudan gündeme alınması amacıyla önerge sahibi olarak TBMM Genel Kurulu`nda konuşma yaptı.

1561
TBMM Genel Kurulu`nda konuşan CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Türkiye`nin sayılı üniversitelerinden biri olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi`nde 2011-2015 döneminde görev yapmak üzere atanan rektör ve üniversitede yaşanan sorunlarla ilgili çeşitli iddialar söz konusu olduğunu söyledi. Sarıbaş; “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 1992 yılında kurulmuş olup 2013-2014 eğitim öğretim yılına 13 fakülte, 13 meslek yüksekokulu, 8 yüksekokul ve 4 enstitü olmak üzere 38 eğitim birimi, 3.500`e yakın yüksek lisans ve doktora olmak üzere 40 bine yakın öğrencinin 1.506 akademisyenin ve 3.000 personelin görev yaptığı büyük bir eğitim camiasıdır. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin Sayın Rektörü Çanakkale`mizde göreve atandığı günden beri kendi düşüncesine yakın bir kadrolaşmayı gerçekleştirmek üzere uyguladığı baskı, sindirme, sürgün ve işten çıkarmalarla üniversitenin huzurunun bozulduğu; üniversitede yasa, yönetmelik ve akademik teamüllere uyması, insan hakları ve bilim haklarına uygun davranması, idari ve akademik personelin çalışma şartlarını geliştirerek bilimsel çalışmalar yapması gerekirken işini gücünü bırakıp Çanakkale`de siyaseti belirlemeye, yeniden dizayn etmeye yönelik keyfî uygulamaları ile üniversitemizde çalışma barışının kalmadığı… Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının emperyalizme karşı verdikleri mücadele sonucunda Çanakkale geçilmez zaferiyle alınıp barış ve hoşgörüyle sembolleşen şehrimizin 15 Mart 2011 tarihinden sonra huzurunun kaçırmaya başladığı. Rektörlüğe atanmadan önce yaşanan gelişmelere baktığımızda rektörün, âdeta önceden planlanarak hazırlandığını ve belirli makamlar tarafından görevlendirildiğini düşünmekteyiz” dedi.
 
Üniversitede yaşanan sorunlar TBMM`nin güdeminde
Üniversitede yaşanan bazı sorunları da dile getirerek TBMM`nin gündemine taşıyan Sarıbaş; “Şöyle ki: Sayın rektör, 2 Şubat 2011 de profesörlüğe atanıyor, bir gün sonra 3 Şubat 2011`de rektörlük adaylığını açıklıyor. Rektörlük seçimleri ise on beş gün sonra 18 Şubat 2011`de yapılıyor. Rektör, neden aday olduğu açıklamalarında da adeta itiraf ediyor, yaptığı adaylık bildirisinde adaylığının, kendi seçiminin ötesinde, üniversitede radikal değişimlerin gerçekleştirilmesi amacı ile geliştiğini belirtiyor. Ayrıcı kendi ifadelerinde `Hedefimiz için tecrübemiz var, ön çalışmamız da. Tüm projelerimiz için ön görüşmeler yapıldı bile` diyerek önceden hazırlıkların yapıldığını itiraf etmiş oluyor. Sayın rektör `Gerekli tecrübemiz de var.` diyor. Tecrübe edinebilmesi için uzun süre üniversitede çalışmış, dekanlık ya da en azından bölüm başkanlığı yapmış olması gerekmez mi? Oysa Sayın Rektör, çalışma hayatının büyük bölümünü üniversite dışında geçirmiş. Sormak gerekir: Gerekli tecrübeyi nereden edinmiştir? Çünkü rektör adaylığını açıkladığı günden iki gün önce profesörlüğe dahi atanacağı belli olmazken, hangi yetki ve sıfatla, seçimlerden önce kimlerle, neyin ön görüşmelerini yapmışlardır? Cumhurbaşkanı tarafından atandıktan sonra, özellikle idari personelin çalışma hayatına ilişkin özlük haklarının ellerinden alınmaya başlandığı, akademik personelin çalışanların ve öğrencilerin üzerinde baskı ve yıldırma politikaları uygulanmaya başlandığı, uzursuzluğun sadece üniversiteyle sınırlı kalmayıp tüm kente dalga-dalga yayıldığı, 83 profesör, 63 doçent, 61 yardımcı doçent kadrosu boş olmasına karşın, keyfî olarak, 18 profesör, 33 doçent ve 41 yardımcı doçent kadrolarının verilmediği, bezdirmek ve yıldırmak amacıyla imzasız mektup ve asılsız ihbarlarla soruşturma açılarak cezalar verildiği, 36 işçinin sendikalı olmaları sebebiyle işten çıkarıldığı, işten çıkarılanların yerine ise hemen 40 işçinin işe alındığı, Yenice Meslek Okulunda görevli Yardımcı Doçent Doktor Güran Yahyaoğlu kemik iliği kanseri olması dolayısıyla hastanede tedavisi devam ederken mazeretsiz işe gelmediği gerekçesiyle işine son verildiği -ve bu arada da bu öğretim görevlisinin hayatını kaybettiğinden dolayı da kendisine tekrar rahmet diliyorum- ölümünden sonra da hâlâ mahkemesinin devam ettiği ve bu mahkemelerin sürecine de tüm Çanakkale halkının iştirak ettiği, eşi işten atılan Gazeteci Mustafa Sezek`in kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği, göreve gelir gelmez genel sekreter yardımcısının kadrosu elinden alınarak aynı göreve önce vekâleten, bir süre sonra vekâlet kaldırılarak Spor Daire Başkanlığında görevlendirildiği, genel sekreteri önce genel sekreter yardımcılığına, sonra akademik personeli ve öğrenci bulunmayan fakültelere sekreter olarak gönderip yerine dışardan genel sekreter atadığı, Üniversitede bir tek genel sekreterlik kadrosu olmasına karşın fiilen 2 kişinin aynı kadroda görev yaptığı -enteresandır, 1 kadroda 2 kişi görev yapıyor, çok dikkat çekici. Uzun yıllar kadro bekleyen, hak ettiği terfi ve özlük hakkını alamayan öğretim elamanları varken tepeden inme atamalarla eş, dost ve yandaşlarını atandığı, en çarpıcısı da kendisinin bundan önce üniversitede bulunmamasına rağmen kendi eşini, kardeşini ve kardeşinin eşini atadığı iddia ediliyor ve hatta kardeşini iki tane yetkili yerde görevlendirdiği, personel alım ilanlarında âdeta adrese teslim tariflerin yapıldığı, dekanlığa gönderilip YÖK tarafından yüz kızartıcı suçu gerekçe gösterilerek reddedilen kişinin rektör yardımcılığına getirildiği, El Kaide terör örgütü üyesi olduğu ve hapis yattığı iddia edilen bir şahsın yasalara uyulmayarak öğretim görevlisi olarak atandığı, siyasi ve dinî görüşleri dikkate alınarak uzman alanları olmayan bölümlere dışarıdan öğretim üyesi ithal edildiği ve bu bölümlere öğrenci alımının YÖK tarafından kabul görmediği, idareci ve çalıştırılan öğretim elamanlarının siyasi ve dinî yapılarına baktığı, son iki yıl içerisinde onlarca akademisyenin ya istifa ettiği ya da başka okullara geçmek zorunda kaldığı, onlarca akademisyenin üniversite veya rektörle mahkemelik olduğu, üniversite eğitim kalitesinin düştüğü, barışın yok edilerek huzursuzluk ve tedirginliğin hâkim olduğu, öğretim üyeleri, çalışanlar ve öğrenciler üzerinde baskı ve tehditlerin yoğunlaştığı, mahkeme kararlarının uygulanmadığı, eğitim kalitesinin dünya üniversiteler sırasında çok gerilere düştüğü gibi pek çok iddiaları sıralayabiliriz” diye konuştu.
 
 “Üniversitedeki iddialar araştırılsın”
Üniversite için yer alan iddiaların araştırılmasını isteyen Sarıbaş şu şekilde konuştu: “Türkiye`de ilk defa bir ilde aralarında DİSK, TMMOB ve diğer sivil toplum kuruluşlarının Çanakkale`de halkın katılımıyla "Rektör istifa-istifa!" diye yürüyüşün yapıldığı ve birçok sivil toplum örgütüyle Çanakkale kentinde kavgalı olan bir rektörden bahsediyorum. Uluslararası Üniversiteler Birliği, Avrupa Üniversiteler Birliği ve Trakya Üniversiteler Berliği üyesi olan ÇOMÜ geçmiş yıllarda ülkemizin ilk 50 üniversitesi arasında yer alırken, bugün ilk 50 üniversite arasına giremediği gibi pek çok iddiaların yer aldığı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesindeki bu iddiaların araştırılması amacı ile vermiş olduğumuz önergenin kabul edilerek bir komisyonun kurulmasını istiyoruz” dedi.
Paylaş