Çocuktan katil yaratan zihniyet...
Hrant Dink öldürüldüğünde, eşi Rakel Dink yaptığı konuşmada “Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim…” sözleri Gaziantep’te öldürülen doktor olayında önemini bir kez daha gösterdi.
Öncelik ile şiddet kültürünün geldiği nokta açısından son derece önemli yaşanan bu acı olay.
Baskıların, zulmün bir devlet politikası haline dönüştüğü günümüzde sağlığımız için büyük bir özveri ile çalışan doktorlarımız böylesi uygulamalar ile karşılaştıklarına göre geldiğimiz durumun ne kadar vahim olduğunu düşününüz.
Şiddet adete kanserli hücreler gibi her yanımızı sarmış vaziyette...
Peki ya çözümü?
Bunun çözümü için şiddetin beslendiği her türlü uygulamadan uzak durulması gerekmekte.
Önce siyasal üst yapı politikalarını insan odaklı uygulamak zorunda
Sokaklarda meydanlarda insanlar coplanıp, gaz bombaları tazyikli sular ile şiddete uğruyorlar ise, insanların düşünme ve örgütlenme hakkı yok sayılarak yıllarca cezaevlerinde tutuluyorlarsa, kendi kimlikleri ve kültürlerinin gereğini yerine getirmeleri engelleniyorsa, ırkçı, ötekileştiren, tekçi yaşam felsefesinin gerekleri toplumda temel uygulama alanları haline dönüştürülmüş ise daha çok doktor cinayetlerine tanıklık ederiz.
Çünkü bu şiddetin beslendiği kültür işte yaratılan bu ortamdır.
Bir de buna sağlık sistemindeki olumsuzluklar eklenince yaşanılan bu sorun bundan böyle daha ağır olarak hissedilecektir.
Sağlıkta dönüşüm adı altında gündeme getirilen politikalar temelinde ne yazık ki bu ülkenin sağlık politikalarını belirleyen siyasetçiler sürekli doktorlar başta olmak üzere sağlık çalışanlarını suçlu ilan ettiler.
Bir yandan yaşamımızın her yanını şiddet sarmalı kaplamışken, şiddetin tek çözüm olduğu bir toplumsal hayat yaratılmışken, bunun üzerine bir de sağlıkta yaşanılan sorunların kaynağı olarak doktorlar gösterilince böylesi olaylar ile karşılaşmamak mümkün değil.
Toplum olarak, şiddetin her türlüsüne karşı olmamız demokrasi ve özgürlükleri savunmamız; buna benzer olayların yaşanmaması için önemli bir başlangıç olacaktır.
Doktorların bu acısını paylaşır, aynı zamanda sağlık sisteminin ticarileştirilesi çabaları ile sektörün ağırlaşan sorunlarına karşı hep birlikte mücadele edilmesinin gereğinin altını bir kez daha çizerim.
Bu olay üzerine ne yazık ki gerçeklerin özünü kavramadan, olayı sadece güvenlik önlemleri bazında ele alan anlayışlara da tanıklık etmekteyiz.
Ağaca bakıp ormanı görmeyen miyoplukta başka bir hastalıktır.
Bu kavrayış da son derece zararlı bir yaklaşımdır.
Son tahlilde gerçeklerin gizlenmesi formatlıdır.
Mutan’ı izleyin...
Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan CHP il kongresinde yapacağı konuşmasına ilişkin verdiği ipuçları ile şimdiden dikkatleri üzerinde topladı.
Mutan, artık bu işleri iyi öğrenmiş; kendi halkla ilişkiler çalışmalarını yaparak reytinglerini arttırmanın çabası içersinde.
Sadece bunu yapmakla kalmıyor aynı zamanda CHP içersindeki ilişkilerin nasıl döndüğünü de ortaya çıkararak; esasında partisinin gelişmesine katkı sunacak bir sayfanın aralanmasına da vesile oluyor.
Tabii ne kadar anlaşılır olacak, görmek istemeyenler yine ‘bildiğimiz bildik’ mantığı ile mi hareket edecek?
Hep söyleyerek geldim…
Çanakkale CHP siyasi bir örgüt olmanın gereklerini uzun yıllardır yerine getiremiyor. CHP’de dengeler hep başka kriterler ile oluşuyor, siyasi hedefler, siyasal mücadele sanki unutulmuş durumda.
Bu gerçeğin kodlarını Mutan’ın konuşmasında bulabileceğinizi düşünüyorum.
Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar hepimizin malumu iken; artık sorumlu davranmak, siyasi davranmak, siyasi parti gibi olmak zamanı
Yeter artık; dedikodu kulübü olmaktan kurtulun
Bir şeyi de bu arada merak ediyorum; Mutan bu sürecin bir parçası olarak bir özeleştiri yapacak mı , yoksa kendisine toz kondurmayacak mı?
Merakla bekliyorum…