Dünyada her yıl 15 yaşın altındaki 350 bin çocuk, Türkiye’de ise yaklaşık 3.500-4000 çocuk kanser tanısı alarak tedavi görüyor. Çocukluk çağı kanserleri tüm kanserlerin % 1’ini oluşturuyor. Dünyada her yıl oluşan kanserlerin %2-4 kadarı 19 yaş altı çocuk yaş grubunda gelişiyor ve giderek daha sık görülüyor. Erken tanı ve tedavi alanındaki teknolojik gelişmeler çocukluk çağı kanserlerinin tedavi başarısını artırıyor.
Günümüzde gelişmiş ülkelerde her 900 erişkinden biri çocukluk çağı kanseri geçirmiş ve iyileşmiş/ kurtulmuş durumdadır. Çocukluk çağında erişkinlerden farklı olarak daha çok embriyonel tipte kanserler görülmektedir. Çocukluk çağı kanser tanısı alan olguların yaklaşık %5’inde kanser oluşması/gelişmesinde genetik nedenler rol oynamaktadır. Bu kalıtsal hastalıklar arasında Down sendromu, nörofibromatozis (vücutta sütlü kahve lekeleri ile karakterize), tüberoskleroz, kromozom kırık sendromları (Fanconi anemisi, Bloom sendromu, Ataxi-Telenjiektazi vb.) ve vücudun bir yarısının diğer yarısına göre daha büyük olması (hemihipertrofi) sayılabilir. Ancak çoğu çocukluk çağı kanserinin nedeni belirlenememektedir. Bu yüzden çocukluk çağı kanserleri için bir tarama programı yoktur.
Halk arasında kan kanseri olarak bilinen lösemiler en sık görülen çocukluk çağı kanserleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Türkiye ve dünyada çocukluk çağında görülen kanserlerin %30’unu lösemiler oluşturmaktadır. Beyin tümörleri ikinci sırada ve lenfoma adı verilen lenf bezi kanserleri (Hodgkin ve Hodgkin dışı lenfoma) ise üçüncü sırada yer almaktadır. Onu sırası ile nöroblastom (böbrek üstü bezinden köken alan bir tümör), Wilms tümörü (böbrek tümörü), yumuşak doku sarkomları (Rabdomiyosarkom ve Ewing sarkoma) izlemektedir. Kemik kanseri (osteosarcoma), cilt kanseri (malign melanoma), göz kanseri (retinoblastoma), karaciğer kanserleri (hepatoblastoma ve hepatoselüler karsinoma) ise daha az sıklıkta görülen diğer çocukluk çağı kanserleri arasında sayılabilir. Çocukluk çağı kanserleri her yaşta görülebilmesine rağmen özellikle embriyo dönemindeki kalıntılardan köken alan embriyonel kanserler hayatın ilk beş yılı içerisinde daha sık görülmektedirler.
Çocukluk çağı kanserlerinde kanser tipine göre kemoterapi, radyoterapi, cerrahi tedaviler, kök hücre nakilleri ve bunların değişik kombinasyonları kullanılmaktadır. Erken tanı konulması, son yıllarda tanı ve tedavi alanındaki teknolojik gelişmeler, takip olanakları, destek tedavilerdeki gelişmelerle birlikte standart riskli lösemiler ve lenfomalarda iyileşme oranları %90 ve solid tümörde iyileşme oranları %70’lere ulaşmıştır. Bu başarılı sonuçları sağlayabilmek için önemli basamaklardan biri çocukluk çağı kanserlerindeki farkındalığı artırarak erken tanının sağlanmasıdır.
Kanser bulaşıcı bir hastalık değildir. Fakat hem hastalığın kendisi hem de uygulanan tedavilerin bağışıklık sistemini etkilemesi nedeniyle hastalar enfeksiyonlara daha yatkın hale gelmektedir. Bu nedenle kanser tedavisi gören çocukların tedavi süresince maske takmaları ve hijyen tedbirlerine uymaları enfeksiyonlardan kaçınmak için önem taşımaktadır.
Çocukluk çağı kanserlerinde kesin bir korunma yolu yoktur. Ancak kansere karşı koruyucu olabilecek önlemler aşağıdaki gibi sıralanabilir;
Özetle; tüm çocukların düzenli doktor kontrolünde olmaları önemlidir. Ailelerin herhangi bir kanser şüphesi durumunda tam teşekküllü bir sağlık kurumuna başvurmaları gerekmektedir. Çocukluk çağı kanserleri günümüzde tedavi başarısı yüksek hastalıklardır. Bu başarı ancak erken tanı ile mümkündür.