Çetin "Turizmdeki potansiyeli, tarımda da yaratmak istiyoruz"

1002

 Türkiye’nin gözbebeği olarak bilinen Gökçeada bakir doğal güzelliklerini korumaya devam ediyor. Her yılda turist sayısında ciddi artış yaşanan Gökçeada bu yılda birçok olumsuz sürece rağmen turistlerin en çok talep ettiği yerlerin başında geliyor. Bakir özelliğini korumaya devam eden Gökçeada’da, Gökçeada Belediyesi tarafından son zamanlarda tarımsal kalkınma projeleri de dikkat çekiyor. Birçok alanda tarımsal kooperatifler kurulurken, Gökçeada’da yetişecek organik tarımsal ürünlerin markalaşarak pazarlanması ve aynı zamanda adanın organik ve sağlıklı beslenme turizmi konusunda çekim merkezi haline gelmesi planlanıyor. Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin,  Gökçeada’da son zamanlarda başlattıkları tarımsal atakları, turizmin gelişmesi konusunda yapılması gerekenleri ve önlerine koydukları projeleri gazetemiz Çanakkale OLAY’a aktardı. Kadın Kooperatifinden, Şahinkaya ve Arıcılar Kooperatifine kadar farklı birlikler oluşturduklarını belirten Çetin, ilk olarak bal ve zeytinyağını Türkiye’de farklı noktalarda tezgahlara sunacaklarını belirtti. Bunların yanında lavanta üretimine başladıklarını ifade eden Çetin, lavanta yağı başta olmak üzere, üretime başlayacaklarını belirterek, aynı zamanda lavanta tarlalarının, turistlerin fotoğraf çektirmek amacı ile ilk uğrak yerlerinden biri olduğunu ifade etti.   Gökçeada’da üretime dayalı turizm ile birlikte yerel tüketimi destekleyen tesisleri tarım alanında yaratmak istediklerini belirten Çetin,  gençleri tarımla yeniden tanıştırmak ve istihdam yaratmak için Tarım Lisesi kurulması amacı ile çalışmaya başlayacaklarını söyledi. Gökçeada’nın turizm potansiyelinin  her geçen gün arttığını ancak ulaşım başta olmak üzere belirli sorunların ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Çetin, “biz adalarımız ile alakalı olarak yakın, orta ve uzak vadede bir projeksiyon ortaya koyup ülkenin gelir kaynağı haline getirmesini halen başaramadık. Bunlar yapılırsa yaşadığımız yer Çanakkale’nin ilçesi Gökçeada gerçekten çok ciddi yok kat edecek” dedi.

“Bal ve zeytin yağını Türkiye’de farklı noktalarda tezgahlarda sunacağız”

Gökçeada’da tarımsal dönüşüm çalışması içerisinde olduklarını belirten Çetin;  “Bununla alakalı olarak bir kadın üreticiler kooperatifi oluşturduk ve Gökçeada’da aynı zamanda zaten Şahinkaya Kooperatifi, Arıcılar Kooperatifi, olmak üzere diğer birliklerimiz var. Bununla alakalı bir ajansla anlaştık ve bu ajansla  üst marka ile onun hikayesini oluşturacağız. Ekim-Kasım ayları gibi de 2 üründe ambalaj dahil olmak üzere bal ve zeytin yağını Türkiye’de farklı noktalarda tezgahlara sunacağız. Bunun yanında Gökçeada’da geleneksel atalık tohumlarla üretmek istediğimiz ürünler var. Bunun yanında Karakılçık Buğdayı ve buna bağlı ürünleri aşama aşama, bunlarında ambalaj tasarımlarını yaparak Türkiye’deki tezgahlarda yerini almalarını istiyoruz” dedi.

“Tarım Lisesi açmayı hedefliyoruz”

Bunların yanında lavanta üretimine başladıklarını belirten Çetin;  “Lavantadan çıkan ürünlerin, mesela lavanta yağı… gibi üretimine başlayacağız. Yine lavanta tarlalarını fotoğrafa açtık. İnsanlar lavanta tarlalarında fotoğraf çektiriyorlar. Gökçeada’da üretime dayalı turizm ile birlikte yerel tüketimi destekleyen tesisleri tarım alanında yaratmak istiyoruz. Çünkü gençlerimizin ciddi bir istihdama ihtiyacı var. Bu konu ile alakalı belediye olarak bir tarım lisesi kurmak istiyoruz Bunun tek örneği Silivri’de var. Önümüzdeki günlerde burayı ziyarete gideceğim ve nasıl bir çalışma sergilediklerini inceleyeceğim.  Gökçeada’nın da büyük oranda hazine mülkiyeti olması dolayısı ile tarım lisesinde okuyan çocuklarımıza devletin imkanları ile bu hazine mülkiyetlerini açabilirsek, bu çocuklara genç yaştan itibaren üretim bilgisi ve istihdam sağlamış oluruz. Umarız bu hedeflerde ilerlemeye çalışırız” dedi.

 

“İnsanlar Gökçeada’yı sağlıklı beslenme adına tercih edecekler”

Çetin; “Akdeniz’den başlayarak Ege sahilleri dahil olmak üzere her yeri tüketerek geldik. Ülke olarak ok çabuk tüketiyoruz. En son Gökçeada kaldı. 250 km. gerçekten bakir ve özel bir coğrafya. Aynı zamanda su kaynakları itibari ile de dünyada 4’üncü sırada. Birçok arazimiz sulanabilir durumda. Dolayısı ile bu kadar bakir, halen daha araçla gidemeyeceğimiz koyların olduğu bir ada Gökçeada. Gökçeada’nın bu bakirliğini koruyarak aynı zamanda da bu doğal güzellikleri ile birlikte üretiminde, iyi ve adil tarımın yapıldığı bir lokasyon oluşturabilirsek, bunan sonraki dönemde insanlar Gökçeada’yı sağlıklı beslenme adına tercih edecekler” dedi.

 “Turizmde en büyük sorun yine ulaşım”

Şu ana kadar Gökçeada’nın artık PR’ına da ihtiyacı kalmadı. Çok ciddi manada bir bilinirliği oldu. Ancak malum yıllardır çözemediğimiz bir ulaşım sorunumuz var. Halen daha insanları kuyruklarda bekletiyoruz. 2020 yılına geldik. Gökçeada bu kadar pik yapmışken, insanlara en çok çile yine ulaşım noktasında. Yine Kabatepe’de gerek Kuzu Limanı’nda gerek gelirken gerek dönüşten insanlar gelirken 4-5 saat öncesinden sıraya gelip, Gökçeada’ya gelmek adına uğraş veriyorlar. Dünyada ki ülkeler bu konuyu çok iyi çözmüş. En yakın komşumuz Yunanistan’ın adalardan elde ettiği turizm geliri neredeyse bizim ülkemizin toplam gelirinden daha fazla. Biz, adalarımız ile alakalı olarak yakın, orta ve uzak vadede bir projeksiyon ortaya koyup, ülkenin gelir kaynağı haline getirmesini halen başaramadık. Bunlar yapılırsa yaşadığımız yer, Çanakkale’nin ilçesi Gökçeada gerçekten çok ciddi yol kat edecek. Şu anda bütün Ege dahil olmak üzere turizm yerleri kan ağlarken, Gökçeada’da Temmuz ayında iyi durumdayız. İnsanlar tercih ediyorlar. Buna da devam edecekler. Tabi Gökçeadalılar olarak bizlerinde esnaf olarak Kaymakamlık olarak,  yerel yönetim olarak eksiklerimiz var.  Mesela çöp sorunumuz var. ÇOMÜ Çevre Mühendisliğindeki akademisyen arkadaşlarla konuştuk. Bize alternatif bir proje ile gelecekler. Gökçeada ciddi bir çöp sorunu var ve bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Zaten tarımla da paralel. Bu dokunuşlarla Gökçeada’mızı çok daha iyi bir yere taşıyabiliriz. Yine geçtiğimiz hafta ada 1+1 çöplüğüne dönmeden bir meclis kararı aldık ve yapılan 1+1’lerde de en az 50 metre koşulu getirdik. Müteahhit firmaların çok düşük bütçelerle 1+1 evler yapıp insanların ikinci konut çöplüğü haline gelmemesi için uğraş veriyoruz. Tabi insanların seyahat özgürlüğü var bunları da engelleyemeyiz” dedi.

(Eren Aşnaz)

Paylaş