"Cerattepe'de Adaletsizlik büyüdü"

540

 Cerattepe`de madencilik faaliyetlerinin durdurulması istemiyle açılan çevre davasında Rize İdare Mahkemesi`nin, “Madencilik yapılabilir” yönündeki kararının Danıştay tarafından onaylanması, Çanakkaleli çevreciler tarafından protesto edildi. İDA Dayanışma Derneği tarafından İskele Meydanı’ndan yapılan açıklamaya çok sayıda STK ve sendika temsilcisi ve çevre gönüllüsü destek verdi. İDA Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ekrem Akgül tarafından yapılan açıklamada, daha önce iptal edilen ÇED raporunun yeni atanan mahkeme heyeti tarafından uzmanların madenin çevreye vereceği zararları anlatmasına rağmen ‘ÇED raporu olumlu’ kararı verildiği belirtildi. Cerattepelilerin, 9 aydır Danıştay 14. Dairesinden hukuk, adalet ve yaşam hakkı için bir karar beklediklerini belirten Akgül;  “Bununla birlikte sonraki dönem ülkemize adalet ve özgürlük, doğaya yaşam hakkı getirmemiş, olağanüstü hal koşulları yaşamın her alanına yayılarak adaletsizlikler daha da büyütülmüştür. Kararnamelerle yönetilen ve bu yönetim şeklinden büyük keyif alınan, her türlü muhalefetin tarumar edildiği bir anlayışın adalet arayışının yerini aldığı bu dönemde çevre mücadelelerinin de önü kapatılmış, sağlıklı çevrede yaşama hakkı ile doğanın hakları da yok sayılmıştır” dedi.

“Küresel saldırının en acımasızı Cerattepe’de yaşanıyor”

Küresel saldırının en acımasız biçiminin Cerattepe’de yaşandığını ifade eden Akgül; “Bilindiği üzere Cerattepe mücadelesinin üçüncü dönemi olan Mehmet Cengiz döneminde, Rize İdare Mahkemesi bir hukuk kurumu iken ilk ÇED Olumlu kararının iptali için açılan davada mahkeme 7 bilim insanının raporuna dayalı olarak ‘Cerattepe’de madencilik yapılamayacağına, bu alanda madencilik ile bir kent yaşamının bir arada olamayacağına, suların kaçınılmaz ve engel olunamaz şekilde kirlenmesinin mutlak olduğuna, heyelanların kent yaşamı için büyük riskler yaratacağına bu sebeple ÇED Olumlu kararının iptaline’ karar vermişti. Mahkeme kararında daha onlarca sebep vardır, madencilik yapılamayacağına dair. Rize İdare Mahkemesinin bu kararı maden şirketi tarafından temyiz edilmiş ve Danıştay 14. Dairesi tarafından bu kararın onanmasına karar verilmişti. Kazanmıştık.

“Görevlendirilmiş mahkeme heyeti atandı”
Yani atanan mahkeme heyetinin sorunları çözmek için görevlendirilmiş atandığını iddia eden Akgül; “Bu kararın daha temyiz incelemesi tamamlanmadan maden şirketi hukuka ve vicdana aykırı bir genelgeye dayanarak, ÇED Raporundaki eksiklikleri tamamladığı iddiası ile yeni bir ÇED Raporu hazırlamış ve yeniden ÇED Olumlu kararı almıştı. Bu ikinci ÇED Raporu ile ilgili davamızı biliyorsunuz ülkemizin en büyük çevre davası olarak 751 kişi ile açmıştık. Ancak bu arada ilk davamızı kabul eden Rize İdare Mahkemesi heyetinin iki hakimi tenzili rütbe ile sürülmüş, mahkemeye yeni bir heyet atanmıştı. Sonraki dönemde Doğu Karadeniz’de yoğunlaşan maden ve HES projeleri nedeniyle açılan davalarda verilen kararlara bakıldığında yeni heyetin bu sorunları çözmek üzere atanmış, görevlendirilmiş bir mahkeme olduğu anlaşılmaktaydı” dedi.  
 
“Verilen karar ile Adaletsizlikler büyütüldü” 
Verilen karar ile Adaletsizliklerin devam ettiğinin altını çizen Akgül; “Bununla birlikte sonraki dönem ülkemize adalet ve özgürlük, doğaya yaşam hakkı getirmemiş, olağanüstü hal koşulları yaşamın her alanına yayılarak adaletsizlikler daha da büyütülmüştür.   Kararnamelerle yönetilen ve bu yönetim şeklinden büyük keyif alınan, her türlü muhalefetin tarumar edildiği bir anlayışın adalet arayışının yerini aldığı bu dönemde çevre mücadelelerinin de önü kapatılmış, sağlıklı çevrede yaşama hakkı ile doğanın hakları da yok sayılmıştır. Referandum sürecinde demokrasinin güvencesi olan güçler ayrılığı da terk edilerek yargı bağımsızlığı yok edilmiş, hukukun üstünlüğünden söz edilmez olmuştur. Bu koşullarda 2.ÇED Olumlu kararının iptali için açmış olduğumuz davada görevlendirilmiş mahkeme heyeti yine meşrebine göre bir bilirkişi heyeti bulmuş, bu heyete Cerattepe’de madencilik yapılamayacağı ayrıntılarıyla bilim adamları tarafından anlatılmış olmasına rağmen bir sakınca olmadığına dair rapor vermişlerdir. Danıştay 14. Dairesinden 9 aydır hukuk, adalet ve yaşam hakkı için bir karar beklerken çıka çıka bir ucube çıkmıştır” dedi.  
(Eren Aşnaz)
Paylaş