ÇED’de yol gösterici Danıştay kararı

Niğde Ulukışla’daki altın madeni için verilen ÇED olumlu raporu iptal edildi. Danıştay, şirket tarafından hazırlanan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunun yetersiz olduğunu belirterek, raporda yer alan bilgileri de ‘şüpheli’ buldu.

623
Danıştay, Niğde Ulukışla yakınlarındaki altın, gümüş madenine verilen “ÇED olumlu” raporu kararını bozdu. Hukukçular, Danıştayın bozma kararının Bergama’dan sonra ilk kez bir altın madeni ile ilgili açılan dava da dosyanın esasına girilerek karar verildiğini bunun çok önemli bir gelişme olduğunu söylüyorlar. Evrensel Gazetesi`nden Özer Akdemir`in haberine göre; TMMOB’ye bağlı bazı odaların Gümüştaş şirketinin işletmek istediği altın, gümüş, çinko ve kurşun madeni için verilen “ÇED olumlu” kararına karşı açtığı davayı, Aksaray İdare Mahkemesi reddetmişti. Bu karara yapılan itiraz sonucu dosyayı inceleyen Danıştay 14. Daire, yerel mahkemenin verdiği bu kararı bozdu. Mahkeme, şirket tarafından hazırlanan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından olur verilen ÇED raporunun yetersiz olduğunu, raporun uzman kişilerin katkısı alınmadan hazırlandığını, bölgede arazi çalışması değil literatür çalışması yapıldığını ifade ederek, yeni bir bilirkişi incelemesine bile gerek duymadan doğrudan “ÇED olumlu” kararı iptali yönünde karar verdi.
 
Diğer davalara yol gösterici nitelikte
Avukat Mehmet Horuş, mahkemenin verdiği bozma kararının, diğerlerinden farklı olduğunu söyleyerek, Danıştayın ÇED raporları ile ilgili içtihat niteliğinde kriterler koyduğunu söyledi. Horuş, “Özellikle flora, fauna ve yer altı sularına ilişkin vurgular diğer ÇED davalarına da yol gösterici nitelikte” dedi. Bu davada bilirkişi raporunun aleyhlerine geldiğini aktaran Horuş, “Bilirkişi keşfinde mahkeme heyeti bizi beklemeden keşif alanına geçmişti. Keşif zaten usulsüz yapılmıştı. Bergama’daki siyanürlü altın madeninin ilk ÇED davasından bu yana, ilk defa aleyhimize bilirkişi raporuna rağmen Danıştaydan teknik gerekçeyle bozma kararı geldi. Mahkemenin ÇED’ler konusunda bir standart oluşturmaya çalıştığını düşünüyorum” dedi.
 
Bergama’dan sonra ilk defa
Ulukışla altın madenine köylüler, ekoloji örgütleri ve bazı odalar adına açılan diğer bir davanın hukukçusu Fevzi Özlüer de, bölgedeki yer altı sularındaki arsenik oranının fazlalığının Danıştayın kararında etkili olduğunu belirterek, önemli bir su şirketinin bu nedenle sessiz sedasız bölgeden çekildiğini kaydetti. Maden alanının tarım arazisi olmasına rağmen, geçtiğimiz ay alanda yeni bir atık depolama izninin verildiğini belirten Özlüer, “Buna karşı da bu hafta dava açıyoruz. Köylüleri şimdi bekleyen bir tehlike de bu alanda turizm adı altında köylülerin meralarının satışına başlanacak olması” dedi. Özlüer Danıştay kararını, “Bergama’dan sonra ilk kez bir altın dosyasında esasa girerek böyle bir iptal kararı görüyorum” sözleriyle değerlendirdi.
 
Danıştay ÇED raporunu ‘şüpheli’ buldu
Danıştay’ın bozma kararında ÇED raporunun ayrıntılı bir şekilde incelendiği görülüyor. Maden alanındaki flora ve fauna bilgileri ile ilgili araştırmanın yetersiz olduğunu, sadece literatür araştırmalarıyla tespit edildiğini ortaya çıkaran Danıştay, arazi çalışmalarının da yeterliliği konusunda kendilerinde şüphe uyandığını dile getiriyor. Arazide tespit edilen türlerle ilgili dosyaya konan görsel sayısının 6 ile sınırlı kalmasının arazi çalışmasındaki yetersizlikle ilgili şüphelerini desteklediğini belirten Danıştay, çalışmaların literatür taraması yerine arazi tespitleriyle yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Danıştay, raporun yeterli sayıda uzman personelin bilgi ve katkısını içermediği, yer altı suları hakkında yeterli incelemenin yapılmadığı...” gibi gerekçelerle “ÇED olumlu” kararının hukuka uygun olmadığına hükmetti.
Paylaş