Çanakkale’nin su kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su toplama havzası yakınlarındaki Kirazlı Balaban bölgesine kurulmak istenen altın madeni işletmesine karşı çıkan Çanakkaleliler, geçtiğimiz hafta sonu Kirazlı’da bir araya geldi. Suyuna sahip çıkmak için bir araya gelen Çanakkaleliler, ‘Altın’cı filo, Kirazlı’dan defol’ dediler. Çanakkale’deki doğa yürüyüş gruplarının da katılımıyla 150 kişi, 2 Nisan Pazar günü Çanakkale’nin Kirazlı köyünde toplanarak Balaban Tepesi’ne yürüdü. . Yaklaşık 8 kilometrelik yürüyüşün ardından altın madeni şirketlerinin siyanürle altın arama hazırlığında oldukları Balaban Tepesindeki orman gözetleme kulesine Türk Bayrağı ve ‘Altıncı filo, Çanakkale’den defol’ yazılı pankart asıldı. Orman gözetleme kulesinin tepeden kaldırılmak istenmesine ve altın şirketinin bölgede faaliyete geçme çalışmalarına tepki Çanakkaleliler kulenin üzerinde açıklamalarda bulundu. Bölgeyi tanıyan İda Dayanışma Derneği üyesi emekli öğretmen İbrahim Gül’ün yaptığı açıklamada, şirketlerin Balaban tepesinde altın aramasına ve Atikhisar Barajına siyanür karışmasına asla izin vermeyecekleri ifade edilirken, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan, maden ruhsatlarının iptal edilmesi talep etti. Gül; “Çanakkale’mizin biricik içme suyu kaynağı Atikhisar Barajımızı korumaya, savunmaya geldik. Şu anda Kirazlı - Balaban tepesinde bulunuyoruz. Sağımızda bin pınarlı Kaz Dağları’nın Sarıkız zirvesini görüyoruz, önümüzde bereketli ormanlar, vadiler. Etrafımızda Yumrudağ, Tatar Gediği, Kayalıdağ, Aladağ, Çatalkaya, Kirazlı Tepesi. Bu tepeleri içine alan 3o km’lik çember, Atikhisar Barajımızın en kıymetli su toplama havzasıdır. Buradayız çünkü duyduk ki altın madencileri bu bulunduğumuz tepeyi dinamitlerle patlatıp öğütmek istiyorlar. Siyanür havuzlarıyla işletme yapmak istiyorlar. Biz asla buna izin vermeyeceğiz. Başka içecek suyumuz yok” dedi.
“Dağlarımıza ve suyumuza sahip çıkıyoruz”
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na da seslenen Gül; “Bakanlığın doğal görevi, ormanlarımıza ve sularımıza sahip çıkmaktır. Altın madencilerinin ruhsatları iptal edilsin, milyonlarca ağaç kesilmesin, dağlar patlatılıp öğütülmesin. Bu dağlardan altın çıkaracağız diye on yıllığına gelip buraları katleden şirketler gidince, derelerimize, Atikhisar Barajımıza dolmuş binlerce ton siyanürlü çamur, kurşun, civa, arsenik kalacak Atikhisar Barajımız ‘atık hisar’ barajı, zehir çukuru olacak. Dağlarımıza ve suyumuza sahip çıkıyoruz. Altın madenlerinin ruhsatlarını iptal edin” dedi.
“Bunlar yabancı şirketler”
Basın açıklamasının ardından Kirazlı – Balaban mesire alanına yürünerek, Çanakkale Belediyesi’nin sağladığı araçlarla ve kendi imkanlarıyla gelen vatandaşlar ile buluşuldu. Burada açıklamada bulunan CHP İl Genel Meclisi Üyesi Hicri Nalbant, maden şirketlerinin köyleri dolaşarak yalan söylediğini, Atikhisar Barajı’ndan su almalarına da barajı zehirlemelerinde de izin vermeyeceklerini söyledi. Nalbant; “Altın tekelleri, altın aramak için Kaz Dağlarını delik deşik ediyor. Fırsat bulurlarsa işletmeye de geçecekler. Bunlardan 8 - 9 tane işletme şu anda hazırlık yapıyor. En önemlilerinden biri de Kirazlı işletmesi. Ağı Dağı’nda, Lapseki’nin Şahinli köyünde de hazırlık yapıyorlar, diğerleri de arkadan geliyor. Bu işletmeler suymuş, barajmış, ağaçmış, insanmış hiç birine bakmadan, buradan altın çıkarıp kendi ülkelerine götürmek için çalışıyorlar. Bunlar yabancı şirketler. Ürettikleri altının tamamını yurt dışına çıkaracaklar, hem de çok ucuz fiyatlarla. Biz yine kendi altınlarımızı yurt dışından pahalı fiyatlarla alacağız. 5 yıl önce bu köyde, adı geçen şirket ÇED halkı bilgilendirme toplantısı yapmıştı. Aynı gün Kirazlı köyünde de ÇED halkı bilgilendirme toplantısı vardı. Kirazlıdaki toplantıya şirketin adamlarını soktular, bizi sokmamak istediler. Kızılelma köylüleri ayaklandı ve bizleri köye aldılar. Şirket orada toplantı yapamadı. Ardından burada toplantı vardı, geldiğimizde kolluk güçleri köyün etrafını çevirmişti, 250 kişi köyün dışında bekledik, içeri giremedik” dedi.
“İş birlikçileri de hesap verecek”
Madenci şirketlerinin bölgeyi terk etmesinden başka yolu olmadığını ifade eden Nalbant; “Ellerini, kollarını sallayarak Kirazlı köyüne girecekler ama biz yurt severler, doğaseverler bu topraklara giremeyeceğiz, böyle bir şey var mı? Şimdi yine buralarda dolaşıyorlar. Her şeylerini de yalan üzerine kurmuşlar, yukarı köylerde dolaşırken demişler ki sizin köye bir şey olmayacak, tesisi diğer köye kuracağız, öbür köye de gidip aynısını söylüyorlarmış. Kirazlıya da size bir şey olmayacak, Bayramiç’in köylerine olacak demişler. Bu madenin suyu yok. Suyu olmadığı sürece burada işletme açamazlar. Atikhisar Barajı’ndan da damla su alamazlar. Burası Mustafa Kemal’in toprakları, kahve içtiği yer. Bugünkü kalabalık kartopu gibi katlanarak büyüyecek. Altın tekelleri de bir süre sonra buraları terk edecekler. Ya terk edecekler, ya terk edecekler, başka yolları yok. İş birlikçileriyle beraber gidecekler, iş birlikçileri de hesap verecekler” dedi. Açıklama sonrasında yapılan pilav ikramı ile etkinlik sona erdi.
(Burhan Mert Balcı)