Çanakkale’nin tek içme ve sulama kaynağı Atikhisar Su Havzası’nda Kanadalı altıncı şirket Alamos Gold’un yerli ortağı Doğu Biga Madencilik A.Ş tarafından yapılan doğa katliamına tepkiler sürüyor. Katledilen ormanlık alanın görüntülerinin ardından, 19 Temmuz’da düzenlenecek tepki eylemine çağrılar devam ederken, Çanakkale Barosu tarafından altıncı şirket tarafından yapılan hukuksuzluklar ve bölgede gerçekleşen doğa katliamının ele alındığı basın açıklaması yapıldı. Çanakkale Barosu avukatları olarak bölgede yapılan talana karşı mücadele edildiği belirtilen açıklamada, henüz hukuk yollarının tükenmediği ifade edildi. Maden şirketlerinin rant odaklı şirketler olduğu belirtilen açıklamada; “Amaçları kendi ekonomileridir. Bu şirketler, yabancı olup amaçları kendi ekonomileri uğruna doğamızı hiçe sayarak yok etmektir” denildi. Altıncı şirketin ÇED sürecinde taahhüt ettiği(!) orman kıyımının çok daha fazla bir alanı yok ettiği belirtilen açıklamada, ormanın tamamen rehabilite edilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı ifade edildi. Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu tarafından yürütülen, Kirazlı ve Ağı Dağı ile ilgili olarak 2012 yılında açılmış davalar haricinde, kapasite artırımına ilişkin davalarla birlikte yasal süreçlerin devam ettiği ifade edilen açıklamada; “Çanakkale Barosu Avukatları, Çanakkale ve ülkemizdeki çevre ve yaşam alanları için diğer Meslek Örgütleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarıyla birlikte sonuna kadar mücadele etmeye devam edecektir” denildi. Dün yaptığı basın toplantısında Atikhisar’da yürütülen çevre mücadelesine değinen Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise, tüm Çanakkalelileri 19 Temmuz’da düzenlenecek eyleme çağırarak; “Su kaynağı demek, ‘hayat’ demektir. Bunu üç kuruşluk altın için heba edilmesine gönlümüz razı değil” dedi. Çanakkale Barosu tarafından yapılan açıklamada; “Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu ve Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası başta olmak diğer meslek odalarının destekleri ile 11.09.2012 tarihinde Ağı Dağı ve Kirazlı Altın madenleri ve zenginleştirme tesisi projelerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilmiş ÇED Olumlu kararlarına karşı yürütmeyi durdurma talepli iptal davaları açılmıştı. Projeler; Ağı Dağı, Kirazlı ve Çamyurt madenlerinde binlerce ton siyanür kullanılacağı ve siyanür barajları oluşturacağı ve yer altı suları başta olmak üzere su kaynaklarını ve doğayı kirleteceği ve böylelikle doğal yaşamı ve insan yaşamını doğrudan olumsuz biçimde etkileyeceği açıktır” denildi.
“Henüz hukuk yolları tükenmemiştir”
Çanakkale Barosu avukatları olarak, talana karşı mücadele edilmekte olduğu ifade edilen açıklamada; “Kirazlı Altın Madeni Projesi için yargı sürecinin şekli anlamda kesin hüküm teşkil ettiği söylenebilir. Ancak henüz hukuk yolları da tükenmemiştir. Bizler, hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Çanakkale’nin avukatları olarak, suyumuza, havamıza, toprağımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bizler mücadele ettikçe, açılan davaları Mahkemelerde kazandıkça, söz konusu şirketler katliam projelerini hayata geçirmek, hayatlara son vermek için, yeni ÇED süreçleri başlatarak yeni ÇED raporları almaktadırlar. Bu şirketler, rant odaklıdır. Amaçları kendi ekonomileridir. Bu şirketler, yabancı olup amaçları kendi ekonomileri uğruna doğamızı hiçe sayarak yok etmektir” denildi.
“Kesilmesi öngörülen ağaçların 4-5 katı ağaç ve bitkinin talan edildiği görüldü”
Orman alanları kontrol edildiğinde görüleceği üzere, projelerde kesilmesi öngörülen ağaçların 4-5 katı ağaç ve bitkinin talan edildiği belirtilen açıklamada; “Yani şirket ÇED sürecinde taahhüt ettiği (!) orman kıyımının çok daha fazla bir alanı yok etmiş durumdadır. Ormanın tamamen rehabilite edilmesi ise teknik olarak mümkün değildir. Çünkü orman varlığı bir bütün halinde ekosistem oluşturmaktadır. Bu alanı ağaç kesiminden dolayı terk eden veya ölen canlıların bu coğrafyaya tekrar yerleşmeleri belki yüzyılları bulacak, belki de asla mümkün olmayacaktır. Bu ormanlar, Atikhisar barajının ve barajı besleyen akarsuların havzasını oluşturarak tarımsal sulamadan, Çanakkale ve çevre yerleşim alanlarının su ihtiyacının tamamını karşılamaktadır. Siyanürlü Altın Madeni alanının yüzde 98,7’si orman alanında bulmakta ve yalnız bu bölgede 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü yaşamaktadır. Projede önemli bir kısmı katledilen ormanlar, 283 farklı bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Proje alanında tespit edilen türlerin 7’si dünyada sadece Türkiye’de yaşamaktadır. Altını topraktan ayrıştırmakta kullanılan siyanürün ise tamamının bertaraf edilmesi teknik olarak mümkün değildir. Suyumuz, toprağımız ve havamız geri dönüşü mümkün olmamak üzere kirletilmek, yok edilmek istenmektedir. Tespit edileceği üzere, Kirazlı Altın Madeni Projesinde şirketin şimdiden taahhütlerinin dışına çıktığı, taahhüt edilenin 4 katı üzerinde orman katliamı yaptığı tüm kamuoyunun malumudur” denildi.
“Yasal süreçler devam etmekte”
Yürütülen mücadelenin sürdüğü ifade edilen açıklamada; “Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu tarafından yürütülen, Kirazlı ve Ağı Dağı ile ilgili olarak 2012 yılında açılmış ve şekli anlamda kesin hüküm teşkil eden davalar haricinde kapasite artırımına ilişkin davalarla birlikte 4 dava daha mevcut olup yasal süreçler devam etmektedir. Çanakkale’nin her köşesinde 30’u aşkın dava ile yürüttüğümüz çevre mücadelesi; Ağı Dağı, Kirazlı ve Çamyurt için de devam etmektedir. Çanakkale Barosu Avukatları, Çanakkale ve ülkemizdeki çevre ve yaşam alanları için diğer ‘Meslek Örgütleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarıyla’ birlikte sonuna kadar mücadele etmeye devam edecektir. Kamuoyunun dikkatine saygıyla sunarız” denildi.
“Su kaynağı demek, ‘hayat’ demektir”
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 19 Temmuz’da düzenlenecek araştırma gezisi ve İskele Meydanı’nda gerçekleşecek eylemle ilgili; “Cuma günü Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği (EMARCEB) encümen toplantısı Çanakkale’de yapılıyor. Saat 2’de Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Encümen Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri, STK’lar katılımıyla Atikhisar Su Toplama Havzasına ve Kirazlı Balaban’da yapılmakta olan ağaç katliamlarını yerinde inceleyeceğiz. Daha sonra da saat 18:30’da İskele Meydanı’nda konuyla ilgili görüşlerimizi paylaşacağız. Bu konuda AK Parti Milletvekilleri, yöneticileri, diğer siyasi parti temsilcilerimiz, STK temsilcilerimiz ile birlikte Çanakkale’nin su havzasının korunması, Kaz Dağları’nın korunması noktasında mücadele edeceğiz. Tüm Çanakkaleli hemşerilerimizi toplantımıza bekliyoruz. Çünkü su kaynağı demek, ‘hayat’ demektir. Bunun üç kuruşluk altın için heba edilmesine gönlümüz razı değil” dedi. (Eren Aşnaz)