Çanakkale’deki ilk ve tek deri işleme atölyesinin Kurucusu Sanat Direktörü Esra Alıcı, tasarımlarının çıkış noktasını ‘doğanın sahibi değil bir parçasıyız’ ilkesi üzerine kurmakla kalmıyor, kendi dünyayı yorumlama şeklini de bu düşünce üzerinde şekillendiriyor. Çanakkale’nin Kepez beldesinde yakın dönemde açtığı Doku Deri Sanat isimli deri işleme atölyesi, onun için sadece bir iş yeri değil, aynı zamanda bir hayal bahçesi. Burada; deriye dokunarak, kendi hikâyelerini işliyor ve doğayla uyumlu, ruhları besleyen, kökleri güçlendiren tasarımlar sunuyor. Deri ile ilgilenen herkesi ağırlamak isteyen kadın girişimci Alıcı, hikâyesini anlatmak isteyenleri bekliyor.
Anneliği, esnaflığı, yaşamı ve diğer tüm var oluşlarının yanında akademik yönünü geliştirmeyi ihmal etmeyen Alıcı, Karatay Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi‘nden Dünya Uluslararası Sertifikasyon Merkezi (İnternational Certification Center Of The World) onaylı Dekoratif El Sanatları Usta Öğreticilik Eğitimi ve Deri İşleme Eğitimi aldı. Kendi deri atölyesinde çalışmalarını sürdüren Alıcı; Ceylin Naz, Ecem Nil, Asya Derin isimli kızları ve sahiplendiği köpeği Şair Lutfuiy ile birlikte hayatını Çanakkale’de sürdürüyor.
Derinin, dünyanın ilk organik ürünlerinden biri olduğunu savunan Alıcı, “İlk insanların deri giymesinden yola çıkabiliriz. Neden deriydi? Çünkü deri hava alır, yazın yakmaz, kışın dondurmaz, rüzgârdan ve diğer olumsuz şartlardan bedeni korur. Ayrıca doğanın bir parçasıdır. Çünkü onu çöpe atsan bile orada dönüşerek, ekolojik dengeye faydası olacaktır. Dolayısıyla sürdürülebilir bir ürün. Ben deri bir ürün yapıyorum ve bunu veriyorum. Sonra onun çocuğu, onun çocuğu derken torundan toruna kadar kalabilecek kalitededir. Eskimez, yıpranmaz, hiçbir şey olmaz.” şeklinde konuştu.
8 senedir atölye açma hayali kurduğunu ifade eden Alıcı şunları kaydetti: “İlk atölyem, ilk hayalim. Çanakkale’nin kadını güçlendiren bir yanı var. Çanakkale’nin kadınları, haklarını, ne yapabileceklerini, birbirlerine destek olabileceklerini biliyorlar. Birçok şehirde yaşadım ama hiçbirinde Çanakkale’deki kadar kadını güçlendiren bir yapıya rastlamadım.”
Deri işlemeye başlama serüvenini anlatan iki üniversite mezunu Alıcı, “O zamanlar ‘deri işleme’ henüz duyulmamıştı. Mutlaka ustalarımız vardır ama halkın tam anlamıyla haberi yoktu. Ankara’da yaşadığım dönem, geleneksel okçuluk için ürünler tasarlayan bir ustaya rastladım. ‘Ben de yapabilir miyim acaba?’ sorusuyla başladım. Merakım ve tutkum sayesinde kısa sürede öğrendim. Artık geleneksel işleme çizgisinden çıkıp Art Nouveau ile birleştirip, takılar, çantalar ve ev dekorasyon ürünleri üretmeye başladım.” dedi.
Derinin pahalı bir uğraş olmasına rağmen ilgilenen çok sayıda insan olduğunu kaydeden Alıcı, o noktada hobi olarak başladığı deri sanatının, kendisini dönüştürmeye başladığını söyledi. Sanatı ile iş hayatını birleştirdiği yerde daha da keyif aldığını ifade eden Alıcı, “Artık çocuklarımı büyüttüm, iş kurmalıyım dedim. Bu mesleği, yeni nesle öğretmeyi çok isterim. En önemli atölye açma sebeplerimden birisi budur. Kişinin kendine dönmesi için durmak şartmış, bunu öğrendim. Ben durmayı, deri işleme sanatıyla öğrendim, onunla başardım. Durdum, anladım, şifa buldum. Belki de bu kadar tutkuyla yapmamın en büyük sebeplerinden biri olabilir. ” ifadelerine yer verdi.
Tüm araştırmalarına rağmen Çanakkale’de deri işleme ile uğraşan kimseye rastlamadığını dile getiren Alıcı, Türkiye’de de sayılarının çok az olduğunu kaydetti. Alıcı, “Deriyle ilgilenen çok insan var ama deri işleyen belki toplasanız 4-5 kişiyizdir. Dünyada ise çok yaygın. Deri işleme bizim atalarımızdan gelen bir sanatımız, o yüzden herkes öğrensin istiyorum. Burada atölyeler düzenliyorum, ilgisi olanlara tüm detaylarıyla öğretmeye çalışıyorum ki benden sonra da bu sanat devam etsin istiyorum. Doku Deri Sanat Deri İşleme Atölyesi, Çanakkale’de tek. Hatta çevre illerde en yakını Bolu’da ve İzmir’de var.” şeklinde konuştu.
Atölyeye gelenlerin yapabilecekleri teknik işlemlerden bahseden Alıcı şu ifadeleri kaydetti: “Deri kesim, tasarımı, işleme, el dikişi, boyama, cilalama, kemer, cüzdan ve çanta yapımı, kalıp alımı, takı yapımı. Yani zanaat kısmının öğrenilebileceği gibi sanatlarını konuşturmayı da öğrenecekler. Tarzınız deriye dokunsun. Hem dokunmak, temas etmek hem de derinin muhteşem dokusunu hissetmek hem de üzerine hikâyenizi işlemek için.”
Sanata ilişkin düşüncelerini paylaşan Alıcı, “Sanat hiç kimse için değildir. Sanat, sanatçının bizzat kendisi içindir. Sanat, ruhu inceltir. Çünkü biz bu dünyaya bence nazik olmayı öğrenmek için geliyoruz. Nazik olmayı öğrendiğimizde insan oluyoruz. Öğrenemediğimizde, o mertebeye ulaşamıyoruz. Ama insan olmak bence bir mertebedir ve oraya da sevgi dolu bir nezaket ile ulaşılır. Nazik olmayı, ruhun incelmesini de sanatın herhangi bir dalı ile ruhumuza işleyebiliriz.” dedi.
(SEVİ GÖZAY UĞURLU)