"Çanakkale Cephesinde 57 bin şehit, depremlerde 50 bine yakın canımızı verdik"

379
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi`nin 108. Yıldönümü konuşmasında "Şafak söküyor, Hakk`ın vadettiği aydınlık günler yakındır! Kim bilir; belki yarın, belki yarından da yakındır! Kıymetli Yurttaşlarım; cumhuriyetimizin önsözünün yazıldığı Çanakkale`nin şanlı zaferinin 108. Yılı ve cumhuriyetimizin ikinci 100 Yılı kutlu olsun" dedi. Gökhan, "Sesimi duyan var mı?" sözlerini hatırlatarak, "Bu acı sözle ilk kez 1999`da Gölcük`te tanıştık, bugün 2023`te de yine enkazların başında içeriden ve dışarıdan hep bu haykırışlarla sarsıldık, bu sözler acının, dramın, yasın, çaresizliğin ifadesi oldu adeta, Çanakkale`de toprağın altında koyun koyuna yatan yiğitler de bugün toprağın üstündekilere belki de böyle haykırıyor; "Sesimi duyan var mı?" 108 yıl önce Çanakkale`de insanın insanla savaşından zaferle çıktık" dedi.
 
"İnsanın doğayla savaşında yine mağlup olduk"
Depremlerde yaşamını yitiren yurttaşları anan Başkan Gökhan, "Lakin, 108 yıl sonra insanın doğayla savaşında yine mağlup olduk. Çanakkale Cephesinde denizde ve karada aylar süren savaşta resmi kayıtlara göre 57 bin şehit verilirken, aynı gün 9 saat arayla gerçekleşen ilki 65 ikincisi 45 saniyelik depremlerde 50 bine yakın canımızı verdik. Onlar birer rakamdan ibaret değildi elbet, hepsi birer yaşamdı, hepsinin birer hikayesi, birer hayali vardı... Şeyh Edebali `İnsanı yaşat ki devlet yaşasın` diyor" diye ifade etti. 
 
"Eğitim ve bilim savaşında cepheler boş"
Başkan Gökhan gençlerin "Sesimi duyan var mı" diye seslendiğini ifade ederek, "Edebali`nin sesini duyan var mı? Deprem 6 Şubat`ta oldu. 108 yıl önce yine bir Şubat ayında Çanakkale bombalandı. Ve kadınlar, cephedekiler için sadece 2 günde, aralarında 1700 kuruş topladı. O kadınlar; yardımları aksatanlara, milletin malıyla hava atanlara, stokçulara belki de şöyle sesleniyor: "Sesimi duyan var mı?" 1915`de Çanakkale Savaşında bir Darülfünun, yani bir üniversite gömüldü.108 yıl sonra bugün üniversitelerde yine öğrenciler yok. Eğitim ve bilim savaşında cepheler boş. Tabyalar misali amfiler ve sınıflar boş. Her biri gerçek bir cephanelik olan kütüphaneler ve laboratuvarlar boş. Cepheler misali kampüsler boş" dedi.
 
"Depremde gördük ki, Türk`ün Türk`ten başta dostları da varmış"
Gökhan afet bölgesinde yaşanan aksaklıkları hatırlatarak sözlerini şu şekilde sürdürdü, "Atatürk, ölüm döşeğinde, canı pahasına direndi. "Hatay benim şahsi meselem" dedi ve Hatay`ı kurtardı. Maalesef biz aynısını yapamadık, kadim şehir, medeniyetler şehri Hatay`a elimizi uzatamadık, Peki, Atatürk`ün "Sesini duyan var mı?" 108 yıl önce Çanakkale`de Kanlıdere`de, Zığındere`de, Kocadere`de canlarımız gitti. Bugün Hatay`da "Hayat Suyu" denen Asi Nehri kenarında hayatlar bitti. İnsan merak ediyor; Neden Hatay`dan akan Asi gibi her şey tersine gidiyor? Neden Diyarbakır`dan geçen Dicle`nin kenarında kaybolan koyunun hesabı sorulmuyor? Medeniyet sesleniyor; 108 yıl önce "Çanakkale Geçilmez" diyenler, canından, cananından vazgeçenler, menfaatinden vazgeçmeyenlere belki de hesap soruyor; "Sesimi duyan var mı?" Depremde gördük ki, Türk`ün Türk`ten başta dostları da varmış. Atatürk ne güzel demiş: "Yurtta barış, cihanda barış" 
 
"Depremlerde çok insanımızı kaybettik, ama insanlığımızı da kaybetmedik"
Gökhan, 108 yıl önce yaşanan dayanışma ve yardımlaşmanın bugün deprem bölgesi içinde gerçekleştirildiğini ifade ederek, "108 yıl önce Çanakkale`nin cephe gerisi gibi Kahramanmaraş`ta büyük bir yıkım ve gözyaşı, Hatay`da mahşere kalan düğünler, Gaziantep`te, Malatya`da defnedilen hayaller var. Adıyaman`da, Diyarbakır`da geride kalan çeyizler, Kilis`te, Adana`da, Şanlıurfa`da yürekte yangınlar, Adıyaman`da, Osmaniye`de gözyaşlarını silen kınalı eller var. Savaşlarda ve depremlerde çok insanımızı kaybettik, ama insanlığımızı da kaybetmedik. 108 yıl önceki gibi, felaketler karşısında yine rahat uyuyamayanlar, cepheye gidercesine, akın akın deprem bölgelerine gidenler var. Cepheye kağnıyla top, tüfek taşıyanların yerinde, tırlarla, kamyonlarla giyecek, yiyecek taşıyanlar var..." dedi.
 
"Kirişleri akıldan, çimentosu dayanışmadan, duvarları çağdaşlıktan bir Cumhuriyet"
Cumhuriyet`in ikinci yüzyılına işaret eden Başkan Gökhan, "Ve tıpkı 1915`lerin Anadolu`su gibi Elini taşın altına, vücudunu enkazın altına koyanlar, derinlerden gelen "sesi duyanlar var." Her ağır fatura; "kader planına" yüklenemez. Başarısızlıklar eleştirilmesin diye "zaman birlik ve beraberlik zamanı" denilemez. Her deprem sonrası "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" denir. Aksine, 108 yıl önceki Çanakkale gibi cesur, 100 yıl önceki Atatürk gibi akıldan ve bilimden yana olmaya ihtiyacımız var. Kıymetli dostlar, şimdi "Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı" başlıyor. Temeli milli egemenlikten, kolonları bilimden bir Cumhuriyet. Kirişleri akıldan, çimentosu dayanışmadan, duvarları çağdaşlıktan bir Cumhuriyet. Mimarı Atatürk olan bir Cumhuriyet. Vatan isimli bir yuva ki, Çanakkale denilen bir ruha sahip, Yine "Kimsesizlerin Kimsesi" olmaya talip. İnanıyorum ki, cumhuriyetin ikinci yüzyılını Koca Seyit gibi sırtlanacaklar Yahya Çavuş gibi koruyacaklar var. Nusrat gibi gecenin karanlığını yırtacaklar var" diye konuştu.
 
"Şafak söküyor, Hakk`ın vadettiği aydınlık günler yakındır"
"100 yıl önce olduğu gibi bugün de milletin istiklâlini, azim ve kararı ile kurtaracaklar var. Bengal`in büyük şairi Nazr ul İslam`ın "Kemal Paşa" şiirinde "Kudretli Kemallere muhtacız biz de." dediği gibi" sözlerine vurgu yapan Gökhan son olarak, "Kemal yerinde göğsünden vurulsa da kurtaracak Kemaller var. Her yerde Mustafa Kemaller var. Şafak söküyor, Hakk`ın vadettiği aydınlık günler yakındır! Kim bilir; belki yarın, belki yarından da yakındır! Kıymetli Yurttaşlarım; cumhuriyetimizin önsözünün yazıldığı Çanakkale`nin şanlı zaferinin 108. Yılı ve cumhuriyetimizin ikinci 100 Yılı kutlu olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu toprakları bize vatan yapan tüm kahramanlarımıza duyduğum şükranla, ülkemizin bölünmez bütünlüğü için canını vermiş tüm şehitlerimizi ve depremde, selde yitirdiğimiz tüm canlarımızı saygıyla anıyorum, ruhları şad olsun" ifadelerine yer verdi.
(Atilla Akın) 
 
Paylaş