Eğitim İş Çanakkale Şubesi tarafından, "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)" kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan protokole ilişkin basın açıklamasında bulundu. Yapılan açıklamada, ÇEDES Projesi kapsamında; Çanakkale`de bazı ortaokulların, projeye dahil edildiği yönündeki resmi yazılar kurumlarına ulaştığını belirten Eğitim İş; "Bu gerici protokole karşı tüm öğretmen arkadaşlarımıza, okul yöneticilerimize ve velilerimize sesleniyoruz; gelin bu gerici ve tehlikeli protokolü hep birlikte reddedelim" sözlerine yer verdi.
Eğitim-İş; "Bu gerici protokolü hep birlikte reddedelim"
ÇEDES Projesi`nin Eskişehir ve İzmir`de bulunan yaklaşık bin okulun dahil edildiğini belirten açıklamada; "Seçimlerin bitmesinin ardından eğitimi gericileştirme çalışmaları hız kazanarak devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta Valilik onayı ile İstanbul`un farklı ilçelerinde toplam 238 okul Bilal Erdoğan ile çok sayıdaki yandaşın yönetiminde yer aldığı TÜGVA`ya yaz boyunca dini `eğitimler` düzenleme amacıyla tahsis edilmesinin ardından, şimdi de ÇEDES projesi adı altında hazırlanan protokolle, bütün okullar gericiliğin hedefi haline getiriliyor. "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)" kapsamında; Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan protokol üzerine geçtiğimiz hafta Eskişehir ve İzmir`de, yaklaşık bin okul projeye dahil edildi. Ancak biliyoruz ki hedef bu projeyi tüm ülkeye, tüm okullara yaymak. Çanakkale`de de bazı ortaokulların projeye dahil edildiği yönündeki resmi yazılar kurumlarımıza ulaşmış bulunmaktadır. Uygulamanın başladığı tüm illerde ve okullarda tepki çeken bu gerici protokole karşı, tüm öğretmen arkadaşlarımıza, okul yöneticilerimize ve velilerimize sesleniyoruz; gelin bu gerici ve tehlikeli protokolü hep birlikte reddedelim" diye belirtildi.
"Anayasa ile çelişmektedir"
ÇEDES Projesi`nin kanunla belirlenen bir uygulama olmadığını ifade eden açıklamada; " Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Anayasa ile de Milli Eğitim Temel Kanunu ile de çelişmektedir. Anayasa`nın 42.Maddesi "Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz" derken, ÇEDES hem bir kanunla belirlenen bir uygulama olmadığı için hem de laik ve bilimsel eğitimle tezat olduğu için bu kesin hükümle çelişmektedir. Ayrıca protokolün işleyişi de yeni hukuksuzluklara zemin hazırlayacak türdendir. Örneğin öğrencilerin ders sırasında sınıftan çıkarılması ya da almak zorunda oldukları bir ders yerine ders saatinde bu "eğitime" maruz kalmaları, Anayasal güvence altındaki eğitim haklarının gaspları anlamı taşıyacaktır" sözlerine yer verildi.
"Meclis`te verilen soru önergelerine dahi yanıt verilmedi"
Projede, bilimsel eğitim almamış kişilerin, çocukların en güvenilir alan olarak görmeleri gereken okullarda bulunmaması gerektiğine değinilerek; "Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir: Her şeyden önce ilkokulları da kapsamına alan bu projede, pedagojiden bihaber, çocuklara nasıl yaklaşılacağının eğitimini bilimsel olarak almamış yetişkinler, çocukların en güvenli hissettikleri alan olması gereken okullara sokulmaktadır. Özellikle soyut düşünce çağına girmemiş, henüz sayıları bile boncuklarla tane tane öğretebildiğimiz küçük çocuklar için "cennet-cehennem" gibi soyut kavramlara maruz kalmak, travmatik etkileri beraberinde getirebilmektedir. Yine bu okullarda farklı dini inanışa mensup yurttaşlarımızın çocukları, kendilerini tehlike altında hissetme riski de bulunmaktadır. Ayrıca protokolün içeriğinin muğlak olması, içerik konusunda kamuoyuna açıklama yapmak bir yana dursun, Meclis`te verilen soru önergelerine dahi yanıt verilmemesi endişeleri çoğaltmaktadır" ifadelerine yer verildi.
"Okulların "manevi danışmana" değil, öğretmene ihtiyacı vardır"
Öğretmenlere, okul yöneticilerine ve öğrenci velilerine çağrıda bulunan Eğitim-İş; "Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Okulların "manevi danışmana" değil, öğretmene ihtiyacı vardır. Eğitim, sadece ve sadece öğretmenlerin yapabileceği bir uzmanlık işidir. Bugün öğretmenlerin uzmanlığını hiçe sayıp çıkarttıkları meslek kanunu ile tekrar tekrar sınavlara sokanların, eğitim konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan insanları okullara doldurma gayretini kabul etmiyoruz! Mesleğimizi itibarsızlaştırma, eğitimi daha da gericileştirme anlamı taşıyan bu protokolleri reddediyoruz. Tüm öğretmen arkadaşlarımıza, okul yöneticilerimize ve öğrenci velilerine çağrımızdır; bilimsellikten, pedagojiden ve laiklikten uzak bu projeye çocuklarınızı, öğrencilerinizi teslim etmeyin. Bu gerici ve tehlikeli protokolü gelin hep birlikte reddedelim!" diye belirtti.
(Seçkin Sağlam)