Bugünün en anlamlı etkinliği
10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününde Tutuklu Gazete’nin 2. Sayısı çıkıyor. Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle sahte bir çok söylevin ortalıkta olduğu bu günde hapishanedeki gazeteciler tarafından çıkartılan Tutuklu Gazete`nin ikinci sayısı genişleyen yazar kadrosuyla her şeyi net bir şekilde gün yüzüne çıkarıyor. Gazete BirGün, Evrensel, Atılım ve Aydınlık gazetelerinin eki olarak dağıtılacak.
Tutuklu Gazete`nin ilk sayısı Ağustos 2011`de çıkmıştı. Tutuklu gazeteciler tarafından çıkartılan Tutuklu Gazete`nin ikinci sayısı bugün çıkacak. "Terörist değil gazeteciyiz" manşetiyle yayımlanacak olan gazete, BirGün, Evrensel ve Aydınlık gazeteleri ile, Atılım gazetesi ile birlikte 14 Ocak Cumartesi günü okuyucuyla buluşacak.
47 yazar, 16 sayfa
Tutuklu Gazete`nin ikinci sayısı, hapishanedeki 43 gazeteci ile yeni tahliye olan 2 gazeteci ve 2 konuk yazarın yazılarından olmak üzere 16 sayfa olarak hazırlandı. Gazetenin ikinci sayfasında hapishaneden gönderilen karikatürler de yer alacak. Gazetenin ikinci sayısında konuk yazar olarak Nevin Berktaş ve Ece Temelkuran`ın yazılarına yer verildi. Hapishaneden çıkmasının ardından kalp ameliyatı geçiren ve ardından yaşamını yitiren Suzan Zengin`in de anısına gazetede bir köşe ayrıldı.
Genişleyen yazar kadrosu
100 binden fazla basılıp dağıtılacak olan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında “genişleyen yazar kadrosu” şunları yazıyor:
Ragıp Zarakolu: “Dışarıda olmanın yükünü taşıyamazdım artık. Burada daha özgürüm!”
Nevin Berktaş: “Toplumun tüm kesimleriyle savaşa karşı mücadeleyi birleştirme ve özgürlükler için savaşı örgütleme büyük önem kazanmaktadır. Düşünce özgürlüğü için mücadeleyi de bu kapsamın dışında ele alamayız”
Ece Temelkuran: “Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz? Ben buradayım arkadaş! Sen neredesin”
Doğan Yurdakul’dan “otosansürcüye tüyolar”: “Neye dokunmazsak yanmayız? Yolsuzluk, rüşvet, Pensilvanya, fener, deniz, yumurta, Hopa tıraşı, kolon, rektum, …”
Mustafa Balbay: Doğayı yok eden beyaz adamın her yeri “insan kokusuyla” doldurduğunu söyleyen Kızılderili Reis’in sözlerinden yola çıkarak; “Türkiye’de her yer iktidar kokusuyla dolmaktadır…”
Nedim Şener: “Ben özgürsem, sen özgürsen, hepimiz özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak…”
Müyesser Yıldız: Özelleştirilen adaletin 1919, 1960 ve günümüzdeki tiyatro sahnelerinden kesitler sunuyor…
Ahmet Şık: “Muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan “tehcir” uygulanıyor.”
Soner Yalçın; Tecrit altında bile kimsenin görmediği koğuş arkadaşlarıyla sohbetlerindeki sırrı paylaşıyor…
Barış Pehlivan, 100 yıl sonrasının gazetecilerine hitaben yazdığı mektupta esasında 2012’deki meslektaşlarına sesleniyor: “Senin zamanında da meslektaşlarının tutuklanması, özgürlüğünden mahrum kalması için çırpınan; yalanlarla muhbirlik yapan sözde gazeteciler var mı?”
Türkiye’nin “Vahşi Batı” yıllarını yazan Hikmet Çiçek: “ ‘Suçumuzu’ biliyoruz: AKP’nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı olmak.”
Silivri Toplama Kampı’ndan yazan Turhan Özlü: “Tüm meslektaşlarımızı TGS’ye üye olmaya çağırıyoruz.”
Tuncay Özkan: “Ben gazeteci değilmişim iktidara göre! Zırva tevil götürmez.”
Erol Zavar: “Bandrollü yasal kitaplar, dergiler, kapüşonlu gocuk, poşu, plastik bayrak sopası ve daha onlarca şey delil diye dosyalara konuluyor. Silahsız terör örgütü gibi absürt bir tanım yasal literatüre sokuluyor.”
Erdal Süsem: “Hür düşünceli bir gazeteci ve yazar olmanın rüştü, mahkemelerin ve kodesin yolunu arşınlamanıza bağlıdır.
Hüseyin Deniz: “Bizler daha büyük ve derin suskunlukları yaratmak için seçildik.”
Ömer Çelik, gözaltındayken, “sohbet aşkıyla tutuşan ekiplerin ‘bireysel davranmayı düşünür müsünüz?’ diyerek yaptıkları espiyonaj tekliflerini” yazıyor…
Çağdaş Kaplan: “Bu ülkede gerçekleri açığa çıkarmak isteyen gazeteciler ‘örgüt üyesi’ ise gerçek gazeteciler kim?”
Murat İlhan’ın Kürtçe yazısı da Tutuklu Gazete’de…